Böyle mazeretsiz bir cümle yazabilmek ve onu haklı çıkarabilmek için devam etmek... Kafka'nın yapıtı, çağdaş edebiyatın bir başyapıtı oldu. | TED | كتابة عبارة مثل تلك غير مبررة والاستمرار بحيث يستطيع تبريرها، عمل كافكا أصبح تحفة في الأدب المعاصر. |
Bu edebiyatın yüzünde, iltihaplanmış bir sivilce gibi korkutucu. | Open Subtitles | مسرحيّةٌ رهيبة,دُمّلة متقرحة على وجه الأدب |
edebiyatın tartışılacağı yer televizyon değil. | Open Subtitles | التلفاز ليس مكاناً مناسباً لمناقشة الأدب |
Sanırım, edebiyatın, sanatların ve demokrasinin büyük bölümlerinin yok olduğu bir dünya göreceğiz. | Open Subtitles | أعتقد أننا سنرى عالماً دون أدب أو فنون أو ديمقراطية كل ذلك سيختفي بشكل كبير |
Şimdi ona "gizemli edebiyatın kraliçesi" diyorlar. | Open Subtitles | الآن يدعونها "ملكة أدب اللغز" |
Kitap kulübünü bahane olarak kullanıp devrimci edebiyatın eserlerini okudular. | Open Subtitles | وخلافاً للإدعاء بنادي الكتاب, درسَ المتهمين الأعمال الأدبية التخريبيّة. |
Konuyu değiştirmek için değil ama akıl almaz derecede çok bilgili bu da bize büyük ihtimalle yalnızlık içinde büyüdüğünü edebiyatın onun tek kaçış yolu olduğunu gösterir. | Open Subtitles | ليس بهدف تغيير الموضوع لكنه مثقف بشكل كبير مما يشير لنا الى انه نشأ في عزلة و كون الأدب هو مهربه الوحيد |
Yazarların politik görüşleri olabilir, hatta iyi politik romanlar da yazılabilir ama edebiyatın dili ile siyasetin dili aynı şey değildir. | TED | يرتبط الكُتَّاب بآرائهم السياسية, ويوجد روايات سياسية جيدة في الساحة الأدبية, إلا أن لغة الأدب الروائي ليست كلغة السياسة الراهنة, |
edebiyatın bizi daha da öteye taşıması lazım. | TED | على الأدب أن ينقلنا الى الجانب الآخر. |
edebiyatın dalları. Dalın anlamı nedir? | Open Subtitles | "أوراق الأدب" ماذا تعني كلمة أوراق حرفيا؟ |
Bunlar kelimelere hizmet edebilir: edebiyatın en kötüsü... | Open Subtitles | ماذا تفيد الكلمات إذا كان الأدب سيئاً؟ |
edebiyatın en büyük kahramanlarının yaptığı gibi, zipline yaparak. | Open Subtitles | في طريقة الأدب أعظم أبطال ... بالانزلاق بالحبل |
Hayır. Şimdi edebiyatın olayı şu... | Open Subtitles | لا, أنظروا, ذلك الشئ عن الأدب |
Mesela, içinde yetiştiğim İngilizce edebiyatın birçoğuna baktığım zaman, dünyanın sunduğu zenginliklere kıyasla ne kadar sınırlı olduğunu görmeye başladım. | TED | عندما نظرت إلى الكثير من الأعمال الأدبية باللغة الإنجليزية التي نشأت معها، على سبيل المثال، بدأت ألاحظ مدى ضيق أفاق بعضها، مقارنة بالوفرة التي يقدّمها العالم. |
edebiyatın Jerry Lewis'iyim. | Open Subtitles | أنا (جيري لويس) الأدبية |