Ve ben de Şükran Günü'nü ailem, şu alternatif müzik grubu ve en sevdiğim barmenle geçirdiğim için mutluyum. | Open Subtitles | و أنا شاكر لأنّي سوف أقضي عيد الشكر مع عائلتي و مغنّي الروك هؤلاء، و مع السّاقي المفضّل لدي |
Bu en sevdiğim etkinlik: Yağa bulanmış sağır adamı yakala. | Open Subtitles | هذا هو الحدث المفضل لدي القبض على الرجل المدهون بالزيت |
Size sadece adımı, rütbemi ve en sevdiğim yemeği söylerim. | Open Subtitles | كل ما استطيع قولة هو اسمي, وظيفتي, والحبوب المفضلة لدي |
en sevdiğim intörnümün bu sabah bir çift akciğerle sorun yaşadığını duydum. | Open Subtitles | سمعت ان طبيبتى المتمرنه المفضله لديها مشكله فى تركيب رئه هذا الصباح |
Şehir merkezindeki en sevdiğim bankta oturup saatler geçene kadar izlerdim ta ki koltuklarda, arabaların içinde, binaların veya depoların içerisinde birkaç saatlik uyku için gizlice girene kadar. | TED | كنت أجلس علي مقعدي المفضل في وسط المدينة وأشاهد الساعات تمضي حتى أتمكن من اختلاس بضع ساعات من النوم على الأرائك، وفي السيارات، وفي المباني، أو في وحدات التخزين. |
Bana mavi bir Mercedes hediye edecek. en sevdiğim renk. | Open Subtitles | يريد أن يهديني مرسيديس بنز، زرقاء، إنه لوني المفضّل. |
Mavi! Benim en sevdiğim renk de mavi. Buna inanabiliyor musun? | Open Subtitles | ، لوني المفضّل الأزرق أيضاً هل تصدّقين ؟ |
Trevor en sevdiğim konuyu kurcaladığınızı söyledi. | Open Subtitles | تريفور يقول أنّك تبلّلى في موضوعي المفضّل. |
Savaş kaybedilince; asıldılar, kelleleri kesildi, çekilerek dörde bölündüler ve... oh benim en sevdiğim, bağırsakları deşildi ve yakıldılar. | Open Subtitles | عندما خسرنا الحرب , كانوا سيكونون مشنوقين , ومقطوعي الرؤوس , ومربطين و,أه المفضل لدي , قطع أحشائهم وأحرقوا |
Burada günün en sevdiğim vakti ne zamandır bilir misin? | Open Subtitles | أتريد أن تعرف ما الوقت المفضل لدي هنا؟ الآن تماماً |
İlkbahar, yaz, sonbahar ve ... Ses:Benim en sevdiğim mevsim kıştır. MT: Şey evet, benim de. | TED | هناك فصل الربيع، والصيف، الخريف و صوت: الفصل المفضل لدي هو الشتاء.م. ت: نعم، هو مفضل لدي كذلك. |
Baba-kız kotilyonu, büyürken her zaman en sevdiğim şey olmuştur. | Open Subtitles | الكيتليون الخاصة بالأب وابنته كانت المفضلة لدي عندما كنتُ صغيرة |
Her çarşamba ziyaretime gelip en sevdiğim iskoç şekerlerinden getiriyor. | Open Subtitles | يأتي كل يوم إربعاء ويحضر لي حلوى الكاراميل المفضلة لدي |
Daha size en sevdiğim özelliğini söylemedim bile... o da başlığın çıkabilmesi. | Open Subtitles | لم أخبركم حتى عن الخاصية المفضلة لدي وهي رأس الممسحة القابل للفك |
Baban benim en sevdiğim vazomu kırdığın zamanı anlattı mı? | Open Subtitles | هل أخبرك والدك عما حدث عندما كسرَ زَهريِتي المفضله ؟ |
Şehirdeki en sevdiğim yere, yani hırdavatçıdaki yapıştırıcı reyonuna. | TED | ستذهبون إلى مكاني المفضل في المدينة، وهو ممر الغراء في متجر الأدوات. |
Bugün sizlere en sevdiğim oyunu öğreteceğim. Çok Oyunculu Kitlesel Parmak-Güreşi. | TED | سأعلّمكم اليوم كيفيّة لعب لعبتي المفضّلة: مصارعة إبهام شديدة تعدّد اللاعبين. |
İlk tanıştığımız zaman, en sevdiğim rengin yeşil olduğunu söylemiştim,... | Open Subtitles | عندما تقابلنا لأولِ مرة, أخبرتكَ أنَّ لوني المفضل هو الأخضر |
Bu, uçaklarda en sevdiğim oyundur: uçaktasınızdır ve pencereden dışarı bakarsınız, ufku görürsünüz. | TED | وهذه لعبتي المفضلة في الطائرات: عندما تكونون في طائرة وتنظرون إلى الخارج عبر النافذة ، ترون الأفق. |
Bazıları, projedeki en sevdiğim hikâyelerdendi. | TED | وبعض منها هي القصص المفضلة لديّ في المشروع. |
Aralarında en sevdiğim müzik grubu. İnsanlar her hafta telefonlarında birbirlerine enstrümanlarını çalıyor. | TED | مجموعتي المفضلة هي مجموعة الموسيقى حيث يعزف الناس على الآلات الموسيقية أسبوعياً يضعون الهاتف مع بعضهم البعض |
Biliyorum, senin para kazandıran şarkılarından değil ama benim en sevdiğim. | Open Subtitles | أنا أعلم أنها لا تجني الكثير من المال لكنها المفضلة عندي |
Veririm ama geri almak şartıyla. O benim en sevdiğim... | Open Subtitles | سوف أعيره لكِ لكن يجب أن تعيديه إنه المفضل لديّ |
Bu, hayatım boyunca en sevdiğim konuşma olabilir. Dinle. | Open Subtitles | ربما تكون هذه المحادثة المفضلة لي على مر الزمان |
en sevdiğim grup olduklarını söylemiyorum ama üniversitedeyken kısa bir süre hepimiz bu şarkıya sarmıştık ve tamamen benim sayemdeydi. | Open Subtitles | اسمعوا, أنا لم أقل انهم فريقي المُفضل ولكن لفترة قصيرة ونحن في الجامعة كنا نحب هذه الأغنية, وكان هذا بفضلي |
UNICEF'teki işimin en sevdiğim yanı dünyanın her yerinden gençlerle konuşma, tanışma ve onları dinleme imkanına sahip olmam. | TED | الجانب المفضل من وظيفتي في اليونيسف هو فرصة الحديث والاستماع ومقابلة هؤلاء الشباب من كل أنحاء العالم. |