Başımı derde soktuğu için endişeli başka bir şey değil. | Open Subtitles | إنه قلق, لأنه ورطني في مشكلة وليس قلقًا على نفسه. |
Başkan rehinelerin durumunun farkında ve misyonerlerin güvenliği konusunda endişeli. | Open Subtitles | ،الرئيس مدرك تماما لحالة المختطفين .وهو قلق على سلامة الدعاة |
Demek istediğim, biliyorsunuz, müzik endüstrisi gözümüzün önünde eriyor ve Hollywood da endişeli. | TED | أعني، تعلمون، سوق صناعة الموسيقى ينفجر من الداخل أمام أعيننا، وهوليوود قلقة أيضاً. |
Neyse ki buna hazırlıklıyım, bu yüzden pek endişeli değilim. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنني مستعدة لهذا ، لذلك لست قلقة جداً |
endişeli ve yorgun görünüyordu. Sorunun ne olduğunu sordum ama söylemedi. | Open Subtitles | بدأ يأتي للتصوير قلقاً ومُتعباً، وسألتُه عن الخطب، لكنّه رفض القول. |
Bay Harvey çok endişeli görünüyor. Belki de hikayede gözden kaçan bir şey var. Gazete! | Open Subtitles | السيد هارفي يبدو قلقا بشدة ربما هناك انفراجة بهذه القصة ألا تنظف هذا المكان ابدا؟ |
Sizden ne kadar az endişeli olursam, o kadar iyi. | Open Subtitles | كلما قل عددكم ، يكون أفضل بقدر ما انا قلق |
Sevgili kızın Amanda hakkında endişeli olduğunu biliyorum, fakat iyi haberlerim var. | Open Subtitles | أنا أعلم أنك قلق على حبيبتك أماندا، ولكن لدي بعض الأخبار الجيدة |
Görünüşe göre, 50 yaş üzeri birçok insan daha iyi hissediyor, daha az stresli, daha az saldırgan, daha az endişeli. | TED | لقد تبين ان الناس فوق عمر ال50 سنة يشعرون افضل . و اقل توتراً واقل عدائية و قلق |
- endişeli gibisin. | Open Subtitles | الذي المسألةُ، عزيز؟ تَبْدو في حالة قلق. |
Sunil de evlenmeden önce çok endişeli görünüyordu. | Open Subtitles | لقد بدا سونيل مضطرباًو قلق قبل زواجه كان أبي يقول ذلك |
Doğru, tabii. Öyle olmalı. Yarın için biraz endişeli mi? | Open Subtitles | طبعا ستكون نائمة الان هل هى قلقة قليلا بالنسبة للغد؟ |
Peşimde birkaç deli suçlu olduğu için biraz endişeli de. | Open Subtitles | انها فقط قلقة لأن هناك حفنة من المجرمين يردون قتلي. |
Eğer gerçekten endişeli olsaydım bunu yapmak ister miydim sizce? | Open Subtitles | إذا كنت قلقة بجد هل كنت أنوي أن أقوم بهذا |
Özellikle, hastanedeki 10 günlük yatak istirahatinden sonra olacaklardan endişeli. | TED | على وجه الخصوص، إنها قلقة بشأن ما سيحدث بعد أن تمضي عشرة أيام مستلقية على السرير في المشفى. |
endişeli görünüyordu. Telefonda birine akıl danıştı. | Open Subtitles | كان قلقاً بشأنها طلب نصيحة شخص ما على الهاتف |
endişeli görünüyordu. Telefonda birine akıl danıştı. | Open Subtitles | كان قلقاً بشأنها طلب نصيحة شخص ما على الهاتف |
Bana sorarsanız, ben kendim ve sizin için zerre kadar endişeli değilim. | Open Subtitles | بالنسبه لى أنا لست قلقا ً , عليك أو على نفسى |
Baban çok endişeli! Hepimiz çok endişeliyiz! | Open Subtitles | أبيك قلق جداً عليك وكذلك كلنا قلقون عليك |
Eğer benden daha endişeli değilse beyefendi olduğu yerde kalabilir. | Open Subtitles | إن لم تكن قلقه مثلنا يمكنه البقاء حيثما يكون |
Lanet olsun, biliyorum... - Benim ailem benim için endişeli değildir herhalde... - Hey, oğlum, çocuklar endişeli. | Open Subtitles | اضن ان اقربائي ليسوا مثيرين للقلق مهلًا يا رجل, الاولاد ليسوا قلقين |
Bu işe hiç girmemeliydim. Ben endişeli bir tipim.. | Open Subtitles | ما كان يجب عليَّ التورط في هذا أنا متوتر بطبعي |
Değil mi? Söylemeliyim ki pek endişeli görünmüyorsun. | Open Subtitles | عليَّ القول, انتِ لا تبدين متوترة بشأن هذا. |
Kariyerlerimizle, günümüzdeki dünyadaki statümüzle ilgili olarak daha önce olmadığı kadar endişeli olmamızın bir başka nedeni var. | TED | هنالك سبب آخر لشعورنا بالقلق احيانا , ازاء مهننا و موقعنا في العالم اليوم، اكثر من السابق. |
Cleveland'lılar endişeli bir şekilde küçük Samantha'ya ne olduğunu bilmek istiyorlar. | Open Subtitles | اجتاح القلوب فى اوهايو حيث كليفلاند القلقة تحبس انفاسها رغبة فى معرفة ما حدث لسمانتا الصغيرة |
ve size şunu söyleyebilirim ki iklim değişikliği yüzünden çocuk sahibi olmak konusunda endişeli olan insanlar sofu gururundan etkilenmiyorlar. | TED | ويمكنني أن أقول لكم إن هؤلاء القلقين بشأن انجاب الأطفال بسبب التغير المناخي لا يشجعهم على ذلك النسك |
Kang Sang In'in cezalandırılması konusunda neden bu kadar aceleci ve endişeli davranıyorum biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعلم لما أنا قلقٌ جدًا بشأن تنفيذ عقوبة كانغ سانغ إن بعجلة شديدة؟ |
Anlamıyorum endişeli falan mısın dostum? | Open Subtitles | يو، أنا لا تحصل عليه. هل أنت عصبي أو شيء من هذا يا رجل؟ |