Buradaki biri denizaltının çalınan sanat eserleri için bir oyun peşinde. | Open Subtitles | يحاول أحدهم إجراء عملية . على القطع الفنية المسروقة من الغواصة |
Sanat eserleri arıyorlar. Tarihi önemi olan parçaları korumak istiyorlar. | Open Subtitles | إنهما يبحثان عن التحف الفنية ، يريدان حماية القطع الأثرية |
O nakliyat gerçekleşirse bir daha ne eserleri ne de Julian'ı görürüz. | Open Subtitles | إذا تركنا تلك اشحنة تغادر نحن لَنْ نَرى اللوحات أَو جوليان ثانيةً |
Bu mağaralar eriyerek buzun içinde kendi yolunu açıyor, yağmur damlalarını tavandan zemine doğdu damlayıp son bulan, eserleri yaratıyor. | TED | وهذه الكهوف تتشكّل و تذوب في الجليد، و تجعل هذه الآثار تمطر من السقف و تسقط إلى أرضية الكهف، حيث نجدها. |
Ama en şaşırtıcı tarih öncesi sanat eserleri bunlardan daha da eskidir. | TED | لكن أكثر تحف ما قبل التاريخ إثارة للاهتمام أقدم من هذه بكثير. |
Odaklanma kristalleri, büyülü sanat eserleri, | Open Subtitles | بلورات التركيز، والمصنوعات اليدوية الرونية |
Bu da eserleri arasında muhtemelen en sevilenidir. | Open Subtitles | و التي ربما تعد أكثر أعماله جماهيرية |
Bazı Fransız eserleri bulabilirim. | Open Subtitles | يمكنني إعطاؤك بعض التُحف الفرنسية |
Ama oğlu daha değerli şeylerle ilgileniyormuş. - Tablolar, sanat eserleri. | Open Subtitles | بإستثناء أن إبنه تعامل بأشياء أعلى، لوحات فنية، و قطع أثرية. |
Buradaki anıtsal ve içten eserleri görmek gerçeküstü bir duygu. | TED | يواجه الأعمال الفنية الضخمة والعميقة هنا التي تشعرك بالفن السريالي. |
Bu eserleri inceleyebilmesi için ziyaretçinin dikkatini çekmeli, onları yavaşlatmalıydık. | TED | اضطررنا لاجتذاب الجمهور أولاً ولفت نظرهم لاستكشاف هذه القطع |
Gelecek nesiller için eserleri de koruyorlar. | TED | كما تحافظ على القطع الأثرية للأجيال القادمة. |
Elbette bunun anlamı, bu eserleri yaratırken çok dikkatli olmam gerekiyor. | TED | اذاً، ذلك يعني بكل تأكيد، أنه يتوجب علي أن أكون حذرة عند صنع هذه القطع. |
Sanat eserleri özelinde, hikaye gerçekten özel bir öneme sahiptir.. | TED | في حال اللوحات الفنية فان التاريخ مهم جداً |
On yıldan az bir sürede, Basquiat heykel, şiir ve müzik eserleri ile birlikte binlerce resim ve çizim yaptı. | TED | في أقل من عقد، رسم باسكيات الآلاف من اللوحات والرسومات بالإضافة إلى المنحوتات والمقطوعات الشعرية والموسيقية. |
Biriyle paylaşma ihtiyacı hissetmiyorum. Çoğu insan eserleri alır ama kimseye göstermez. | Open Subtitles | لا احتاج لهذا الكثير يشترون اللوحات للتفاخر |
Eski eserleri Koruma Antlaşmasına uygundur. | Open Subtitles | يَتوافقُ مع المعاهدة الدولية لحماية الآثار |
Doğaüstü eserleri askeri... uygulamalarında kullanabileceklerini düşünüyorlar. | Open Subtitles | للبحث عن تحف تعتقد أنها يمكن أن تُستخدم في تطبيقات عسكرية خارقة للطبيعة |
Ayrıca Rambaldi eserleri koleksiyonunun en önemli parçaları şu anda ellerinde. | Open Subtitles | وأصبح عندهم الأن أهم مجموعة لمصنوعات رمبالدى اليدوية فى العالم. |
eserleri satılmıyordu. | Open Subtitles | أعماله لم تكن مسموح بها في ذلك الوقت |
Bazı Fransız eserleri bulabilirim. | Open Subtitles | يمكنني إعطاؤك بعض التُحف الفرنسية |
Karl babasının koleksiyonundaki bütün çalıntı eserleri yasal sahiplerine iade etmek istiyordu. | Open Subtitles | كارل يريد ان يعيد كلّ الفنّ المسروق في مجموعة أبوه إلى أصحابها الشرعيين |
Zencefil, doğaüstü eserleri oluşturmak için kullanılır. | Open Subtitles | الزنجفر كان يستخدم كمادة صبغية في الأثريات الخارقة للعادة |
Çin'in 5000 yıllık mirasına ait eserleri ele geçirmiştir. | Open Subtitles | مصنوعات يدوية تعود لخمسة الاف سنة من التراث الصينى |
Kaçak tarih ve sanat eserleri kaçakçiligi, büyük is. | Open Subtitles | التجارة الدولية في التحف المسروقة والفنون الجميلة |
eserleri barındıran kasa, köyün merkezinde, bu yüzden sessiz olmalıyız. | Open Subtitles | المدفن الذي يَحتوي المصنوعات اليدويةَ يقع بالقرب من مركز القرية |
Sanatçılarla buluşup galeri sergileri için sanat eserleri seçer. | Open Subtitles | أختار القطع الفنيه لصالة المعرض الإجتماع بالفنانين |