Hoş biri, ama hala başkalarıyla olmaya hazır olmadığımı fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | انها لطيفة ، و لكنها جعلتني أدرك بأنني لست جاهزا للخروج بموعد |
...bu bana benim de dürüst olmam gerektiğini fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | ..وهذا جعلني أدرك أن أني يجب أن أكون صادقاً , أيضاً |
Konuşmam için bir otobiyografi yazmak bile yaşamımdaki her şeyin on yıl içinde değiştiğini fark etmemi sağladı. | TED | حتى كتابة نبذة عن محادثتي هذه جعلتني أدرك أن كل شيء في حياتي تغير في غضون عقد من الزمن. |
İnsanlığımızdan ne kadar uzaklaştığımızı fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | وهذا جعلني أدرك كيف اننا تخبطنا مع انسانيتنا |
Cal'i seviyorum. Cabo'da olanlar bunu fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | أَحب كال،وكل ما حَدثَ في كابو جَعلَني أُدرك ذلك. |
Hoş biri, ama hala başkalarıyla olmaya hazır olmadığımı fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | انها لطيفة، و لكنها جعلتني أدرك بأنني لست جاهزا للخروج بموعد |
Benim rüyalarımı unuttuğumu fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | فلقد جعلتني أدرك بطريقة ما أنني نَسيْت ماذا كانت أحلامي. و لازالت. |
Bütün bu zeka büyüsü, benim dışarıda öğrenilecek çok fazla iyi bilgi olduğunu fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | أتعلمين، إن أمر التعويذة بأكمله، جعلني أدرك بأنه يوجد العديد من المعلومات الرائعة في هذا العالم |
Kendimi fazla zorladığımı fark etmemi sağladın. | Open Subtitles | أجل، أنتِ جعلتيني أدرك أنه ربماأضغط على نفسي كثيراً |
Hastane etrafındaki bu gezinti iki şeyi fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | تلك الجولة حول المستشفى جعلتني أدرك أمرين |
Gerçek dünyada geçirdiğim bir gün beni ne kadar geliştirmen ve ne kadar ilgilenmen gerektirdiğini fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | يجب أن أقول لكِ، يوم واحد في العالم الحقيقي جعلني أدرك كم أنكِ.. سوف تضطرين للانتباه والاهتمام بي |
İnsanlığımızdan ne kadar uzaklaştığımızı fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | وهذا جعلني أدرك كيف اننا تخبطنا مع انسانيتنا |
Geçen gece burada kalmanız, yatılı misafirlerimizin olmasının ne kadar kârlı olabileceğini fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | ..بقاؤكم هنا في تلك الليلة جعلني أدرك كم هو مربح أن يكون لديك ضيوف طوال الليل |
Bu gece Harold'un ailesi için yaptıklarını görmek benim için ne kadar önemli olduğunu fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | جعلنى أدرك كم أنت مهمة بالنسبة إلىّ .. أنا فقط |
Merkezde seni gördüğümde hiçbir zaman bir karım olmadığını fark etmemi sağladın. | Open Subtitles | عنـدما رأيتـك بالمـركز جعلتينـي أدرك أنـه ليس لـدي زوجــة |
Hepsine sahip olabileceğimizi fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | وهي جلعتني أدرك أنه بإمكاننا أن نحظي بكلاهما. |
Bunun yerine sen... Hayatımı kurtardın. Bu da şunu fark etmemi sağladı... | Open Subtitles | بل أنقذتِ حياتي بدلاً من ذلك مما جعلني أدرك أن الناس قد ينضجون |
Beni terk etmesi... hayatımdaki eksik bir şeyi fark etmemi sağladı. - Fularlar mı? | Open Subtitles | لا بأس ، سمحت لي مغادرتها أنّ أدرك الشئ الوحيد المفقود في حياتي |
Evet, bana başkasıyla rahat hissetmenin öncelikle karşındakini rahat hissettirmekten geçtiğini fark etmemi sağladın. | Open Subtitles | مبروك نعم , أنتي جعلتيني أدرك أنه عندما يتعلق الأمر إلى الشعور بالراحة مع شخص ما |
Burada olman, sonunda hep istediğim şeye sahip olabileceğimi fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | هذا أمر مؤكد. لقد جعلني ظهورك هنا أدرك.. أن الشيء الذي قد تمنيته دوماً قد صار بمتناول يدي. |
Bebeklerle işimin bittiğine ne kadar memnun olduğumu fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | فقد جعلتْني أُدرك كم أنا مسرورةٌ بانتهاء عملي مع الأطفال. |
Tüm bu çile, ummadığım bir şeyi fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | تَعْرفُ، هذه المحنةِ الكاملةِ جَعلَني أُدركُ شيءاً بأنّني لَمْ أُتوقّعْ. |