Novak'ın adını değiştirdiğini farz ediyorum çünkü abisiyle tanınmak istemiyordu. | Open Subtitles | أفترض نوفاك غير اسمه لأنه لم يرغب في يشارك شقيقه. |
Pekala, atari oyunlarına ayıracak iki haftası olmayan bir yetişkin olduğumu farz edelim. | Open Subtitles | حسناً، دعني أفترض أنني إمرأة بالغة التي لا تمتلك أسبوعين لتلعب ألعاب ألكترونية |
Sevdiğimiz birilerinin, söylediklerinin veya davranışlarının aksine acı çekebiliyor olduklarını daima farz etmeliyiz. | TED | يجب علينا أن نفترض دائمًا بأن شخصًا ما نحبه ربما قد يعاني، بغض النظر عما يقولون أو كيف يتصرفون. |
Sadece gittiğini farz ediyoruz. Bir izin ver bize. | Open Subtitles | سنفترض فقط أنك ذهبت خلف البقرة ، دعونا نفترض هذا فقط. |
Şimdilik personel dosyalarını yenilemediklerini farz edersek,... bizi içeri ben sokabilirim. | Open Subtitles | على افتراض أنهم لم يحدثوا ملفات موظفيهم, فسيكون بإمكاني تمريرنا للداخل |
Mesela şu an elinde bir silah olduğunu farz edelim. | Open Subtitles | مثل .. افترض الان ان معك سلاحاً الان في يدك |
Bütün Arapların sahte pasaportu olabileceğini farz etmek biraz ırkçılık olmuyor mu? | Open Subtitles | أليس من العنصرية إفتراض أن جميع العرب يستطيعون تزوير جوازات السفر ؟ |
Hiçbir şey farz etme. O manyağı evimde görmek istemiyorum | Open Subtitles | لا تفترض أبداً، لا أريد ذلك المجنون في منزلي |
Hayır. farz ediyorum ki İsviçre'deki Alplerin üzerindeler. | Open Subtitles | لا, أفترض أنه فى الجبل الموجود فى سويسرا |
İşkence altında adamın, kendisini ele verdiğini farz etti. | Open Subtitles | لقد أفترض بأن الرجل في البداية خانه تحت التعذيب |
Sanıyorum ki gördüğü kişinin diğer... hırsızlıkların da sorumlusu olduğunu farz etti. | Open Subtitles | و أنا أفترض أنها اعتقدت أن الشخص الذي رأته كان مسؤول أيضاً عن باقي السرقات |
İlgilenmiyorsan, bizim bu işe bağımsız olarak girmemize aldırmayacağını farz ediyorum. | Open Subtitles | إن كنت لست مهتما بها ، أفترض أنك لن تمانع إذا حاولنا الحصول عليها .. بشكلمستقل.. |
- farz et ki boş günündesin. - Şeker. | Open Subtitles | ـ حسناً أيتها الطبيبة, دعنا نفترض ان لديكِ يوم اجازة ـ سُكر |
Çalışma odasının kapısının açık olduğunu farz edelim. | Open Subtitles | والآن دعونا نفترض ان باب المكتب كان مفتوحا |
Orada birisi olduğunu farz edelim. Niye bir sene sonra mektup göndersin? | Open Subtitles | دعنا نفترض أنّ شخص ما كان هناك لماذا يرسل رسالة بعد سنة من الحادثة؟ |
- El sallarsın. Bunu söylerken dalın üzerinde oturmadığını farz ediyoruz. | Open Subtitles | أنت الموجه هذا على افتراض أنه ليس مجرد الجلوس على الفرع |
Osmanlı İmparatorluğu'nun sonunda yıkıldığını farz edersek Rusya kendilerine en yakın kısım olarak Çanakkale Boğazı'nı alacak ve İtalyanlar da adaları alacaklar. | Open Subtitles | على افتراض ان الامبراطورية العثمانية انتهت بالكامل روسيا سوف تحصل على الدرنديل وهى الاقرب لها جغرافيا والايطاليون سيحصلوا على جزر البر الرئيسى |
farz edin ki bir bozuk parayı defalarca atıyoruz. | TED | إذاً افترض أننا نرمي قطعة النقد مع التكرار. |
Bütün Asyalıların kötü şoför olduğunu farz etmek de ırkçılık, ...ama öyleler. | Open Subtitles | من العنصرية إفتراض أن كل الآسيويين سيئون في القيادة لكن هذا صحيح |
Bunun ona yardım edeceğini farz ediyorsunuz, ama aslında bilmiyorsunuz. | Open Subtitles | تفترض أن الدواء كان ليساعدها، لكنك لا تعلم |
Ve rehineyi, yani karısını götürmeye çalıştığı farz edilen şu adama ne demeli? | Open Subtitles | وماذا عن هذا الرجل الذي بإفتراض مجرّب لأخذ رهينتها، زوجها؟ |
Bir muhasebeci, girişimci, doktor ya da bilim insanı olduğunuzu farz edelim: Kadın sanatçılara önem vermeli misiniz? | TED | بافتراض أنك محاسبًا أو رائد أعمال أو طبيبًا أو عالمًا: هل عليك الاهتمام بالفنانات؟ |
Bana hamile olduğunu söyledi... ama kötü bir espri yaptığını farz ettim. | Open Subtitles | أخبرتني أنها حبلى لكني افترضت أن ذلك ناجم عن حس الدعابة لديها |
farz edelim ki erkek kızın değil de kız erkeğin peşini bırakmıyor. | Open Subtitles | بدلاً من أن يلاحق الرجل الفتاة لنفترض أنها كانت هى من تلاحقه |
farz edin ki bir casus bunu ele geçirdi ve üzerinde Roosevelt adını gördü. | Open Subtitles | إفترض أن الجاسوس سرق هذه ووجد . إسم روزفلت عليها |
Eğer Gennou'nun hala hayatta olduğunu farz edersek, ...öyleyse hala Konoha'da bulunması olasılığı var. | Open Subtitles | اذا افترضنا ان ذلك الرجل العجوز مازال حيا سيكون هناك احتمال وجوده في كونوها |
Tamam, size astımın ne olduğunu kimsenin anlatmadığını farz edeceğim. | Open Subtitles | حسناً، سأفترض أنه لم يحدثك أحد من قبل عن أزمة الربو |
İşini yaparken IG farz Singh gibi olmalı. | Open Subtitles | لا بد له من أن يكون IG فارز سينغ أثناء وظيفته. |
Beni sevdiğini ve yürekten gelen iyiliğinden ötürü olduğunu farz ediyorum. | Open Subtitles | حسنا، أنا فقط إفترضت بأنّك تحبني و فعلت هذا من طيبة قلبك |