İlk gördükleri bendim, ilk nişan aldıkları bendim, ilk vurdukları da bendim. | Open Subtitles | كان اول شئ رأوه واول شئ صوبوا نحوه كنت اول شخص اصيب |
Hatta bazılarını gördükleri şeylerle baş edemeyip kendi hayatlarına bile son verdi. | Open Subtitles | بل ان بعضهم قتلوا أنفسهم لأنهم لم يقدورا التعامل مع ما رأوه. |
Sonradan anlaşıldı ki gördükleri tam olarak orada olanlar değildi. | Open Subtitles | وإتضح لاحقا أن ما رآه ليس هو بالضبط الموجود هناك |
Farkına vardıkları, sorularının cevaplarının her yerde olduğuydu; sadece dünyayı gördükleri lensleri değiştirmeleri gerekiyordu. | TED | الذي أدركوه هو أن الإجابات عن أسئلتهم توجد في كل مكان؛ كانوا بحاجة إلى تغيير العدسات التي رأوا بها العالم. |
Bölge muhafızları uygun gördükleri her yeri arama hakkına sahiptir. Önceden bir uyarı ya da kısıtlama olmaksızın... | Open Subtitles | الحرس الوطني له صلاحية الدخول لأي مكان يراه مناسباً بدون اشعار أو قيود |
Tamam, eğer gerçek bir cinayete tanık olmadılarsa, gördükleri şey neydi? | Open Subtitles | حسناً، إذا لمْ يشهدوا جريمة القتل الحقيقيّة، فما الذي شاهدوه حقاً؟ |
Bu sırada, kameranın solunda oturan iki Danimarkalı genç, gülmekten kırılıyorlar. Bu durumun hayatlarında gördükleri en komik şey olduğunu düşünüyorlar. | TED | الآن في هذا الوقت، الشابان الدنماركيان اللذان على يسار الكاميرا يتداعيان من الضحك. يعتقدان أنه أكثر شيئ مضحك رأوه على الإطلاق. |
Doktorlar iproniazitin ruhsal durum geliştirici etkisini gördüklerinde, gördükleri şeyin farkına varmadılar. | TED | عندما رأى الأطباء هذا التأثير للإيبرونيازيد في تحسين الحالة المزاجية. لم يدركوا تماماً ما رأوه. |
Tsarnaev özür diledi ama jüri onun yüzüne baktığında, tek gördükleri donuk bir ifadeydi. | TED | نطق سارنييف ببعض كلمات الاعتذار. ولكن عندما نظر المحلّفون إلى وجهه، فإنّ جلَّ ما رأوه كان عبارة عن وجه محدّقٍ جامد. |
Her zamanki gibi, insanların çoğu gördükleri rüyadan sonra çıldırıyorlar. | Open Subtitles | نفس الأشياء القديمة دائماً ، الكثير جداً من الناس يصيبهم الجنون بسبب حلم مجنون رأوه |
Bana hayatlarında gördükleri en aptal insanmışım gibi bakıyorlar. | Open Subtitles | لعلها تعني أنني أكبر أحمق رأوه في حياتهم |
İlk yerleşimciler geldiğinde gördükleri karşısında hayrete düşmüş olmalılar. | Open Subtitles | عندما وصل المستوطنون الأوائل، لابد وأنهم أذهلوا بما رأوه. |
Belki de Hershell'ın gözlerinde gördükleri çok korkutucu ve tanıdıktı. | Open Subtitles | ربما كان شيئا رآه في عيني هارشيل كان شيئاً مخيفاً جداً و مألوفاً بذات الوقت |
Mcneary pencerede gördükleri yüzünden bütün herkesin önünde kusmuş. | Open Subtitles | مهما كان ما رآه ماكفراري عبر هذه النافذة فقد أجبره على التقيؤ القيء أمام وحدته |
Ama avize askılığını gördükleri için... doğal olarak bu dertten kurtulmuş oldular. | Open Subtitles | ولكنهم عندما رأوا خطاف النجفة فقد وفًروا على انفسهم عناء المشقة. |
Bölge muhafızları uygun gördükleri her yeri arama hakkına sahiptir. Önceden bir uyarı ya da kısıtlama olmaksızın... | Open Subtitles | الحرس الوطني له صلاحية الدخول لأي مكان يراه مناسباً بدون اشعار أو قيود |
İnsanlar, gördükleri ifade hakkında ortak bir kanıya varamadılar. | TED | لم يتوافق الناس بخصوص الانطباع الذي شاهدوه على وجهه. |
Elbette. İşaretimizi gördükleri an gideceğiz. | Open Subtitles | بالتأكيد سوف نذهب الى ان يستطيعوا ان يروا اشارتنا |
Aria stüdyonun sahibi fotoğrafçıyı tanıdığını söylüyor o gece Hanna'yla beraber Lucas'ı gördükleri binayla aynı binadaymış. | Open Subtitles | اريا تقول بأنها تعرف المصورة التي تعمل في ذلك الأستوديو و انها في نفس المبنى التي رأته هيا و هانا لوكاس يغادره في تلك الليلة |
Peki bebekler gördükleri küçücük bulgu parçasının daha büyük bir ana kitleyi temsil edişini umursar mı? | TED | فهل يهتم الرضع بمعرفة ما إذا كانت العينة الصغيرة التي يرونها تمثل في الظاهر أكبر عدد من السكان؟ |
ve yakınlaşmalarını, hatta daha çok yaklaşmalarını istiyorum. Onlar esere bakarken gördükleri hakkında soru soruyor olmaları gerek. | TED | وأطلب منهم الاقتراب، والاقتراب أكثر من ذلك، وبينما هم ينظرون إلى العمل الفني، يجب أن يطرحوا أسئلة عن الذي يرونه. |
gördükleri yüzünden korkudan saçları beyazladı. | Open Subtitles | ما رأه جعل شعره أبيض. |
İnsanların söz birliği ettiği tek şeyse... bir süre önce gökten düşen bir şey gördükleri. | Open Subtitles | الشئ الوحيد المتفق عليه هنا انهم رأو شئ يسقط من السماء |
Sizi gördükleri ve güneye gittiğiniz anlaşıldığı zaman ikinci koordinatları verin. | Open Subtitles | حالما يرونك ويظهر أنك تطير إلى الجنوب لقمها المجموعة الثانية |
Aktörler! Dünya'yı gezerler ama tek gördükleri sadece bir aynadır! | Open Subtitles | يا للممثلين يسافروا حول العالم وكل ما يروه هو المرآه |
Rem Uykusu Davranış Bozukluğu olan insanlar gördükleri rüyayı canlandırırlar. | Open Subtitles | من يعانون من هذا المرض يُجسّدون ما يرونه في أحلامهم |
İnsanlar birbirlerini gördükleri ilk andan başlayarak birbirlerini kutuların içine koymaya başlar. "O kişi tehlikeli mi? | TED | البشر يسارعوا لتصنيف بعضهم البعض في صناديق من اللحظة التي يرون فيها بعضهم البعض هل يشكل هذا الشخص خطرا؟ هل هم جذابين؟ |