Ne spor oynardım, ne de esrar içerdim. Genel anlamda güvenilir biriydim işte. | Open Subtitles | لا,أبداً ليس حامل سلاح أو مدخن أعتقد جدير بالثقة من كل النواحي فحسب |
Dün, güvenilir kaynakların bildirdiğine göre, başIıklar Amerika topraklarına girmiş. | Open Subtitles | البارحة, أبلغتنا مصادر موثوقة أنها في طريقها إلى الأراضي الأمريكية |
Neden mi? 2000'lerin başında daha yüksek oranda güvenilir insana sahip ülkelerin refah düzeylerinin daha fazla olduğunu göstermiştim. | TED | لماذا؟ لقد تبين لي في بداية هذه الألفية ان الدول التي لدى سكانها نسبة ثقة مرتفعة هي الأكثر إزدهاراً |
İzlemesi güç olan bu değişken nedeniyle çoğu profesyonel, hızlıca para kazanmaya çalışmaktansa uzun vadeli, güvenilir yatırımı yeğler. | TED | وذلك المتغير صعب التتبع يعد السبب أن معظم المحترفين يسوقون لاستثمار موثوق طويل الأمد على محاوله الكسب النقدي السريع. |
Affedersiniz, acaba sizde güvenilir bir atlas var mıdır diye soracaktım. | Open Subtitles | أهلا آنسه داشوود.. عذراً لكن هل لديك أطلس يمكن الوثوق به؟ |
7 yılımı güvenilir güvenlik şefi Steven Cordoba olarak harcadım. | Open Subtitles | أمضيت سبع سنوات بصفتى ستيفن كوردوبا رئيس الأمن محل الثقة |
Seni ülkeden çıkarmak için. Kimin güvenilir olup olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | . لكـي أخرجك من هذه البلد أعرفُ من يكون أهلاً للثقة و من غير ذلك |
Teknoloji ne kadar ilerlerse, sürücüler daha az güvenilir olacak. | TED | كلما كانت التقنية أفضل، كلما كان الإعتماد على السائق أقل. |
Bu yüzden zeki, güvenilir ve yetenekli kişileri işe almam gerek. | Open Subtitles | ومن طرق قيامي بذلك، استخدام أشخاص أذكياء، وقادرين يمكن الاعتماد عليهم. |
Fakat anlaşılan o ki cesur, ketum ve güvenilir biri. | Open Subtitles | لكنهُ يبدو أيضاً ستكون رجـل شُجاع , حـصيّن وجديّر بالثقة |
Çok güvenilir bir insan ve sizi sonuna kadar sadakatle savunacaktır | Open Subtitles | إنه أكثر شخص جدير بالثقة ، وسيستأنف الدفاع عنك بإخلاص واهتمام |
Ben de katili her zaman bulan güvenilir kan analistliğine. | Open Subtitles | وأنت؟ محلّل لطخات دم جدير بالثقة ينال من قاتله دوماً |
Öyle olsa bile bence dayanıklılık için en güvenilir ölçüm bu. | Open Subtitles | حتى مع ذلك, أظن بأن هذه أكثر طريقة موثوقة لقوة التحمل |
Bu otelde bir Nainsan olduğuna dair güvenilir bir istihbarat aldık. | Open Subtitles | لدينا معلومات موثوقة بأن لابشريا موجود هنا في هذا الفندق الآن |
Toplum tarafından güvenilir, ulusal seçmenleri bilgilendirme ve etkileme yeteneğine sahiptir. | Open Subtitles | هي ثقة الجمهور مع القدرة على الإبلاغ والتأثير على المحادثات الوطنية. |
Bir parçam nükleer programım olması gerektiğini düşünüyor, diğer kısmım güvenilir olmadığımı düşünüyor. | TED | جزء مني يعتقد أنه يجب أن يكون لي برنامج نووي، الجزء الآخر يعتقد أنّه لا يمكن أن أكون موضع ثقة. |
Büyüye karşı savaşta güvenilir bir müttefik olduğum için bana teşekkür etti. | Open Subtitles | أراد أن يشكرني على كوني حليف موثوق به في حربه ضد السحر |
Yakın zamanda, erkeklerin pek de güvenilir olmadıkları dikkatimi çekti. | Open Subtitles | لقد عرفت بالأونة الأخيرة أن الرجال لا يمكن الوثوق بهم |
MT: Özür dilerim. İnsanları, robotların güvenilir olduğuna dair ikna etmenin bir yolu, bir güven yanılsaması yaratmaktır. | TED | ماركو: آسف. حاليًا، طريقة واحدة لإقناع البشر بأن الروبوتات آمنة عبر خلق وهم من الثقة. |
en iyisi ise, insanların temelde güvenilir olduğuna dair inancım zarar görmedi. | Open Subtitles | والأفضل من هذا كله، مالم يصب بأذى هو شعوري بأن الناس أهل للثقة |
O ruh halindeki bir çocuk, güvenilir bir tanık sayılmaz. | Open Subtitles | طفل في هذا العمر لا يمكننا الإعتماد على مصداقية شهادته |
Dalai Lama ya da Yoda gibi güvenilir, dengeli, bilinen, güvene alan, güvende, kutsal, derin düşünceler içinde ya da bilge biri misiniz? | TED | هل يمكن الاعتماد عليك، ومستقر ، مألوف، آمن ومقدس، متأمل وحاكم مثل الدالاي لاما أو يودا؟ |
Ben yaşlıyım. Benim vizyonları son zamanlarda çok güvenilir olmamıştır korkuyorum. | Open Subtitles | أنا كبير ، أخشى أن رؤياي . لا يعتمد عليها مؤخراً |
Memurluklara güvenilir ve onurlu adamlar seçilirse, hırsızlık ve rüşvet biter. | Open Subtitles | عندما يتم اختيار الرجال الموثوق بهم ليكونوا ضباط السرقة والفساد يختفيان |
güvenilir sinyalleri topluyorlar, onları çözümlüyorlar, ...ve sonra tekrar bırakıyorlar. | Open Subtitles | انها تلتقط إشارات آمنة أنها فك تشفير لهم لقد مرروه |
Günümüzde, güvenilir ipuçlarımızın çoğu önceki depremlerin ne zaman ve nerede gerçekleştiğine bağlı olarak uzun vadeli tahminlerden geliyor. | TED | اليوم، العديد من الدلائل الأكثر موثوقية تأتي من التنبوء على المدى الطويل، المتعلقة بـ أين ومتى حدثت الزلازل سابقاً. |
İlk evliliğimden sonra, cana yakın, hoş, güvenilir birini istemiştim. | Open Subtitles | بعد زواجي الأول، رغبتُ برجل مُبهج، لطيف، و يُعتمد عليهِ. |
Birinin bilgisayarında geçmişe baktığında gördüklerin çok da güvenilir olmayabilir. | Open Subtitles | أأنا في مشكلة أو ما شابه؟ لأنّه بالنظر لمحفوظات بحث أحدهم ليس دائماً دليلاً موثوقاً على عاداته على الانترنت. |