Oraya tek yolu güvenli bir Valkyrie en kolye ile. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لكى تصلن هناك بأمان عن طريق قلادة الفالكريز |
Binaya güvenli bir şekilde girdiğimi görür görmez, anayola geri gitmeni istiyorum. | Open Subtitles | بمجرد أن تجد أننى دخلت المبنى بأمان أريدك أن تعود للطريق الرئيسى |
Burada kalabilirsin Kee. Burası çocuğunu doğurmak için güvenli bir yer. | Open Subtitles | يمكن أن تبقي هنا يا كي إنه مكان آمن لإنجاب طفلك |
Aileleri, sevdikleri insanların güvenli bir yere götürülmesini istiyordu. | TED | ما حدث هو أن تلك الأسرة توجب عليها أخذ أبنائها لمكان ما آمن. |
Şehir dışına güvenli bir şekilde çıkmak için karanlığı beklemeliyiz. | Open Subtitles | الوقت الوحيد الآمن للسفر خارجاً إلى القرى عندما يحل المساء. |
Planları, Akdenize ulaşmak ve gemiyle güvenli bir yere gitmekti. | Open Subtitles | كانت خطتهم هي الوصول لساحل البحر المتوسط والإبحار نحو الأمان |
Sizi güvenli bir yere sevkedebiliriz. Eğer duyuyorsanız, lütfen çağrıma cevap verin. | Open Subtitles | يمكننا أن ننقلكم للأمان أجيبوا ندائي إذا يمكنكم سماعي |
Şimdi bu konuda güvenli bir şekilde evine getiriyor, ve o kadar. | Open Subtitles | الآن هذا ينعلق بإعادتها إلى المنزل . بأمان ، هذا كل شيء |
Denizaşırı iletişim kurabilmek için güvenli bir e-mail hesabı oluşturmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول ان أُنشئ بريد إلكتروني مؤمن لنستطيع التواصل بأمان في الجارج |
Bu alıştırmanın amacı güvenlik sisteminizi ayakta tutmak ve güvenli bir biçimde çalıştırmaktır. | Open Subtitles | ومعنى ذلك هو أنني بحاجة للحفاظ على البنية التحتية الخاصة بك تعمل بأمان. |
Bu sizin kripto anahtarını doğru yere güvenli bir şekilde göndermenizi garantileyen şey. | TED | هكذا تضمن وصول مفتاح التشفير للمكان الصحيح بأمان. |
Virüs taşıma ihtimali olan dokuları güvenli bir şekilde çıkarmak için yeni teknikler geliştirdik. | TED | قمنا بتطوير تقنيات جديدة لإزالة الأنسجة بأمان والتي قد تحتوي على فيروسات. |
Sen ve Sokka Aang ile beraber güvenli bir yere gitmelisiniz. | Open Subtitles | أنت و ساكا يجب أن تذهبوا مع آنج إلى مكان آمن |
Ba Sing Se'de olanlardan sonra seni güvenli bir yere götürmemiz gerekti. | Open Subtitles | بعد ما حدث في با سنج ساي أردنا أخذك إلى مكان آمن |
Aileyi toplayın ve güvenli bir yere gidin. | Open Subtitles | إجمعي العائلة معاً , و إذهبوا إلى مكان ما آمن |
Krallığınızdan güvenli bir şekilde geçmemizi sağladığınız için çok minnettarım. | Open Subtitles | إنّي مُمتنٌ للغاية أنّكِ سمحتِ لنا بالمرور الآمن خلال مملكتكِ |
Benim sorumluluğum, ürünlerin ve malların vakitlice güvenli bir şekilde bu şehre dağılması. | Open Subtitles | واجبي هو أن اوفر الأمان والوقت المناسب للمنتجات والسلع القادمة داخل وخارج المدينة |
Tamam, Castle, Adamı yukarı güvenli bir yere götür, tamam? | Open Subtitles | حسنا , كاسل خذه الى الأعلى للأمان ,تمام ؟ |
Ayrıca, aldığımız kararların bize daha güvenli bir ortam sağlayıp sağlamadığını anlamak istedim. | TED | و أردت أيضاً أن أفهم إن كنا نتخذ القرارات بطريقة تجعلنا أكثر أماناً. |
Terry, limanda senin için güvenli bir yer kalmadı artık. | Open Subtitles | لم يعد هناك مكان امن لك على الشاطىء يا تيرى |
Bu duvarları geçtiğimizde, ülkeden güvenli bir şekilde çıkmamız gerekecek. | Open Subtitles | فور خروجنا من هذا المكان فسنحتاج خروج آمن من البلد |
Endişem o ki o dağ güvenli bir yer değil. | Open Subtitles | إن هذا الجبل لا يعد مكانا آمنا لفتاة جميلة مثلك |
Kabullenmenin güvenli olduğu yerlerde güvenli bir şekilde onu paylaşın. | TED | شاركوه مع آخرين في أماكن وجلسات آمنة وبطرق ووسائل آمنة. |
Onu durdurabilecek tek kişi benim. Herkesi güvenli bir yere götür. | Open Subtitles | انا الوحيد الذي يستطيع ايقافها اوصلوا الجميع الى بر الامان |
Eşyalarını yük arabalarına güvenli bir şekilde yerleştirmeye çalışıyorlardı. | TED | يحاول هؤلاء تخزين ممتلكاتها بشكل آمن في العربات. |
Dostum, hayatında daha güvenli bir yerde olmamışsındır, tamam mı? | Open Subtitles | يا، رفيق، أنت ليس لك أكثر أمانا في حياتك، موافقة؟ |
Cep telefonuma gelen aramaların görüntülenememesi için... bana güvenli bir kanal ayarlayabilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنكِ توفير قناة امنة حتى لا يتم مراقبة المكالمات على هاتفي الخليوي؟ |