ويكيبيديا

    "getiriyor" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • يحضر
        
    • تجلب
        
    • سيحضر
        
    • جلب
        
    • تحضر
        
    • ستحضر
        
    • سيجلب
        
    • ستجلب
        
    • لجلب
        
    • يحضرون
        
    • بإحضار
        
    • ويجلب
        
    • يجلبون
        
    • بجلب
        
    • يعيد
        
    Ne zaman arkadaşlarımla dışarı çıksam, garson hesabı hep bana getiriyor. Open Subtitles كل مرة اخرج فيهـا مع أصدقـائي، دائـمـا يحضر النادل الحســاب لي.
    Bu ırmağın donmasını önleyen yer altı güçleri başkalarına büyük konfor getiriyor. Open Subtitles القوى الدفينة ذاتها التي تمنع النهر من التجمد تجلب رخاءً سخياً لآخرين.
    Priabin diğer Yahudi'yi getiriyor. Belki o bana bir şey anlatır. Open Subtitles سيحضر بريابين اليهودى الآخر ربما يعرف شيئاً
    Oscar sana yedek giyisi getiriyor, ve ölürsün falan diye annem de geldi. Open Subtitles حسنا .. اوسكار جلب لك ملابس للتغيير وامي هنا في حالة لو مت
    Gün sonunda topladığı materyalleri bize getiriyor, değerlendiriyor, kalitesine bakıyoruz ve değerini hesabına yatırıyoruz. TED وبنهاية يومها، تحضر لنا ما جمعته، حيث نزنه ونتحقق من جودته، ونضيف ثمنه إلى حسابها.
    Sağlık Servisi korumalı tertibatı getiriyor. Open Subtitles لست متأكدة الخدمات الصحية ستحضر معدات واقية
    Bu itiraf etmek istediğin başka günahları da beraberinde getiriyor mu? Open Subtitles هل سيجلب هذا المزيد من الخطايا التي قد تعترفين بها ؟
    Peki uşak François sana her ay reçeteyi mi getiriyor? Open Subtitles وهل يحضر لك الخادم فرنسوا الوصفة شهريا ؟
    Şeytan sana geldiğinde başkalarını getiriyor mu? Open Subtitles عندما يأتي الشيطان لك هل يحضر معه أشخاص أخرين؟
    Jude bir mesajcı, hepimize iyi haberler getiriyor. Open Subtitles جود أيضاً رسول يحضر الأخبار الجيدة لكل وأي واحد منا
    Üç hafta boyunca her gün onlarca kez yemek getiriyor. Open Subtitles في كل يوم حتى ثلاثة أسابيع تجلب له عشرات الوجبات
    Ve şimdi de yeni fikirlerini ve mınçıkalarını Gotham Şehri'ne getiriyor. Open Subtitles والآن هي تجلب أفكارها الجديدة و نونشوكس لها إلى مدينة جوثام.
    Orta Doğunun her tarafından mal getiriyor. Open Subtitles انها تجلب أطقما من كل أنحاء الشرق الأوسط
    Bugün Galyalılar'ı Keltleri plebleri getiriyor. Open Subtitles اليوم سيحضر الجوليين و الكيلتيين و العامة
    Rahip yolda, ve karısını da şahit olarak getiriyor. Open Subtitles الكاهن في طريقه إلى هنا و سيحضر زوجته على انها شاهد
    Bir kurye onu buraya geri getiriyor. Open Subtitles وكما اقول فانني اسعى الى جلب الوزارة العليا هنا
    Morisaki kuşağı getiriyor, imparator için dövüşüyor. Open Subtitles موريساكي جلب الحزام, هو يقاتل لاجل الامبراطور.
    Neden, Josaphat, bu planları bana sen değil de Grot getiriyor? Open Subtitles كيف لهذه الخطط يا جوزافيت أن تحضر إلى عن طريق جروت بدلا منك ؟
    Avukatını da getiriyor. Open Subtitles أنها لا تتصل بي إلا وقت الحاجة و ستحضر محاميها معها
    Adamlarım bomba teçhizatlarını getiriyor daha fazla sürpriz olmayacağından emin olabiliriz. Open Subtitles سيجلب رجالي خبراء المفرقعات الآن لنتأكّد أنّه ما من مفاجآت أخرى
    Soyle, odaya insanları getiriyor, burada bir sicim asılı duruyor, ve burada da diğer bir sicim asılı duruyor, TED قالت أنها ستجلب أناسا إلى الغرفة ستكون هناك سلسلة تتدلى في هذا المكان، وأخرى هنا
    Hitler'in ilan ettiginin aksine, Sovyet tekneleri Volga'yi geçmeye devam ediyor ve takviye getiriyor. Open Subtitles على عكس ما اعلنه هتلر استمرت القوارب السوفيتيه بعبور نهر الفولجا لجلب التعزيزات
    Bir tarla hazır olduğunda ürünü topluyor ve Aschen ana dünyasına göndermek üzere Yıldız Geçidi'ne getiriyor. Open Subtitles عندما يكون الحقل جاهزاً، يحصدون المحصول وبعد ذلك يحضرون للستارجيت كى ينقلوه لأرض الأشوريين الهام.
    Kayıklar karadan daha da adam getiriyor gibi görünüyor. Open Subtitles يبدو أن قوارب السامبان تقوم بإحضار المزيد من الرجال من الشاطئ
    Başlıca besin kaynakları azaldıkça hasat, okyanusların daha da derinlerine iniyor ve daha fazla protein kaynağı getiriyor. TED لأن مصادر الغذاء الأساسية نضبت، الصيد الجائر يذهب في أعماق المحيطات ويجلب المزيد من مثل مصادر البروتين هذه.
    Çocuklar temel için taşlar getiriyor. kadınlar tuğla üretimi için su getiriyor, herkes kil zeminleri dökmek için birlikte çalışıyor. TED الأطفال يجلبون الحجارة للمؤسسة، النساء يجلبن الماء لصناعة الطوب، والجميع يعمل معا لقصف الأرضيات الطينية.
    Gümüş külçeleri getiriyor karşılığında jinseng ve dokuma gibi iyi mallarla geri dönüyor. Open Subtitles تقوم بجلب سبائك الفضة، وتعود محمّلة بالبضائع الجيدة، بما في ذلك الأدوية والأنسجة.
    Üç kişi getiriyor. Open Subtitles عدلى ذلك السطر ، إلى ثلاثة إنه يعيد إلينا ثلاثة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد