ويكيبيديا

    "hafif" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • خفيفة
        
    • خفيف
        
    • الخفيفة
        
    • طفيف
        
    • خفيفاً
        
    • بسيط
        
    • بسيطة
        
    • خفيفه
        
    • الضوء
        
    • خفيفا
        
    • البسيطة
        
    • تقدير
        
    • معتدلة
        
    • وزناً
        
    • أخفّ
        
    Tekrardan, mavi kutunun anısını yeniden canlandırdık ve bu sırada hafif bir ayak şoku verildi ve hayvan birden dondu. TED من جديد، لقد نشطنا ذاكرة الصندوق الأزرق بينما تعرض الحيوان إلى بضع صعقات خفيفة للأقدام، و الآن يتجمد الحيوان فجأة.
    Beyin kanaması geçirdiğini kabul edeceğiz, ama hafif geçirdi diyeceğiz. Open Subtitles سنعترف بأنه تعرّض لجلطة دماغية ولكننا سنقول بأنها جلطة خفيفة
    hafif bir yemekten sonra odasına çıktı ve orada sırtından bıçaklandı. Open Subtitles القتيل صعد الى غرفته بعد عشاء خفيف حيث طـُـعن في ظهره
    Silah çok hafif, nişangah yok ve şu geyiklere biraz fazla yakınız. Open Subtitles فـ السلاح خفيف الوزن وليس هنالك منظار ونحن قريبينَ جداً من الغزال
    Ona bu kartı verdiğimde hafif suçlar için olduğunu söylemiştim. Open Subtitles عندما أعطيته البطاقة أخبرته أنها للجنح الخفيفة في أفضل الأحوال
    Evet, iyiyiz. Pedallarda hafif bir titreme var, ama iyiyiz. Open Subtitles لا، نحن بخير حصل إهتزاز طفيف في الدواسات، لكننا بخير
    Tamam, hafif salata... zayıf somon ve bir bardak beyaz şarap. Open Subtitles اذاً .. سلطة خفيفة سلمون طري و كأس من النبيذ الأبيض
    Bu kumaş çok hafif. Üzerimde bir şey yokmuş gibi hissediyorum. Open Subtitles , هذه المادة خفيفة جدا لا أشعر وكأنه فستان على الاطلاق
    hafif, keskin, 800 ile 1200 metre menzilde hafif hedefler için uygun. Open Subtitles إنها خفيفة ودقيقة وجيّدة للأهداف السهلة ضمن حدود 800 إلى 12000 متر.
    Burada da çocuklarla birlikte hafif bir bavulla evden çıkıyor. Open Subtitles وها هي مع الفتية هنا تخرج من المنزل بأمتعة خفيفة
    Bir kağıdın elinizde yarattığı baskı kadar bir güç uyguluyor; çok hafif. Nazik itiş gerçekleştiğinde de, aylarca, hatta yıllarca çalışabiliyor. TED ويولد قوة مماثلة لقوة قطعة ورق على يدك، خفيفة بشكل مذهل، لكنها تستمر لأشهر وسنوات، مولدة هذه الدفعة الخفيفة.
    Bir süre geçtikten sonra bunu çıkarıp hafif bir bina bloğu (inşaat) olarak kullanabiliriz. TED وبعد فترة قليلة من الزمن .. يمكنك ان تستخرجه .. ومن ثم استخدامه في صنع طابوق بناء خفيف الوزن ..
    Bu da bir sorun teşkil ediyordu: robotu, yere düştüğünde kimsenin zarar görmeyeceği kadar hafif yapmak. TED وكانت هذه مسالة واحدة : بناء على أنه خفيف الوزن لن يصب أحد بأذى إذا سقط عليه.
    hafif ve içi boş olduğundan bir kaç adamla kaldırılabilecek ağırlıkta ya da, belli ki, bir kadınla. TED و ذلك لأنه مجوف و خفيف الوزن، خفيف بما فيه الكفاية ليتم حمله بواسطة بضعة رجال، أو كما يبدو، إمرأة واحدة،
    Bu gezegeniz sudan oluşan bir iç atmosferi var. Bu onun iç atmosferi. Iki tane atmosferi var. Daha küçük, dıştaki bir atmosfer daha, daha hafif bir şey. TED هذا الكوكب لديه جو داخلي من الماء. انه جوّه الداخلي. لديه جوّان اثنان. جو أقل، خارجي غازي ، جو خفيف.
    Ne hafif bir kıyafet pemve veya beyaz, pantolonumun önünü dar getirirler. Open Subtitles أي الملابس الخفيفة أبيض أو زهري يجعل مقدمة بنطالي ضيقة بشكل غريب؟
    Bak, ona ateş ettiğinde gücünde hafif bir düşme kaydettim. Open Subtitles انظر, لقد سجلت هبوط طفيف فى المخرجات عندما اطلقت عليه.
    İki gün yatak istirahatı, hafif yiyecekler ve her gece bir kadeh şarap. Open Subtitles لا تغادر السرير ليومين و كل طعاماً خفيفاً و كأس نبيذ في المساء
    Bu örnekta, hastada kan şeker seviyesi nedeniyle hafif bir diyabet riski var. TED في هذه الحالة المريض معرض لخطر بسيط للاصابة بالسكري بسبب مستوى الجلوكوز لديه
    Doktorlar genelde hafif ülser olduğunu ameliyata gerek olmadığını söylerler. Open Subtitles دائماً يقول الأطباء أنها مجرد قرحة بسيطة وأنه لا حاجة لإجراء عملية
    Bir hafif uçak gemilerini, bir büyük ve bazı küçük gemilerini batırdık. Open Subtitles لقد اغرقنا حامله طائرات خفيفه وحامله كبيره من الطراز الاول و بعض السفن الصغيره
    Kepler, yıldızların önünden gezegen geçtiği zaman oluşan, bize ulaşması gereken ışık miktarındaki hafif azalmayı ölçen bir uzay teleskobudur. TED كبلر هو تلسكوب فضائي يقيس الظلام الباهت للنجوم، عندما تمر الكواكب أمامهم، يحجب قليلًا من الضوء من الوصول إلينا.
    Son baktığımda ayaklarının üzerinde pek hafif görünmüyordun. Open Subtitles حين رأيتك مؤخرا لم تكن خفيفا على قدميك تحرك
    Bana silah almıyor... ve benimle ancak hafif futbol oynarmış. Open Subtitles لم يدعنى أحصل على بندقية ويلعب معى فقط كرة القدم البسيطة لا يعترضنى أبداً
    - En hafif söylemle anti-sosyal. - Ne demek istiyorsun? Open Subtitles ضد الاجتماعية , على أقل تقدير ماذا تعنى ؟
    Ama belki daha da önemlisi aynı zamanda çözülebilir. hafif şartlarda bile su kullanarak çözebiliyoruz. TED وهذا جيد. لكن ربما الأهم من ذلك، هنا، أنها أيضًا قابلة للتحلل، ويمكننا تحليلها تحت ظروف معتدلة للغاية، بالماء.
    Ailem ve ben daha hafif ve taşıması benim için daha kolay olacak bir trampet düzeneği tasarlamak için bir mühendisle birlikte çalıştık. TED لذلك عملت أنا وعائلتي مع أحد المهندسين لتصميم الطبلة و الحمالة و التي من شأنها أن تكون أخف وزناً و يكون حملها أسهل.
    Dönüşmeyen naqahdah daha hafif elementlere bölünüyor. Open Subtitles النكوادا الغير محوّلة تنهار إلى عناصرِ أخفّ.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد