Belki de patron hikayeleri ilgilerini çekiyor veya doğumgünü sürprizleri. | TED | وربما يحب الناس القصص حول رؤسائهم أو مفاجآت عيد الميلاد. |
Bildiğim tüm hikayeleri anlattım ve gidip başka hikayeler bulmalıyım. | Open Subtitles | قلت جميع القصص التي لدي و سأذهب لأبحث عن المزيد |
Eski gelenekleri sürdürerek ve eski hikayeleri anlatarak atalarımızı onurlandırmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نحاول تكريم اسلافنا بأبقاء تراثنا القديم وأعادة رواية القصص القديمة |
Ben bir yazar-yönetmenim ve sosyal değişim hikâyeleri anlatıyorum. Çünkü hikâyelerin içimize işlediğine inanıyorum. | TED | أنا كاتبة ومخرجة، أروي قصص التغير الإجتماعى. لأني أؤمن بأنَّ القصص تلمسنا وتُحركنا. |
İnsanların bu tür hikayeleri takas etmek zorunda olup olmadıklarını bilmiyorum | Open Subtitles | أو ما إذا كان الناس يفكرون بمقايضة تلك النوعية من القصص |
Onun en büyük hayali şudur; gelecekte artık ... hikayeleri çekmeyeceğiz ve beynimiz doğrudan doğruya ...bir makinaya bağlı olacak. | Open Subtitles | وحتى كان يحلم أنه في وقت ما في المستقبل نستغني عن تصوير القصص فقط نصل أدمغتنا مباشرة في ماكينة ما |
hikayeleri dinledin. Kendi gözlerinle gördün. Herkes her şeyi benden iyi yapıyordu. | Open Subtitles | أنت سمعت القصص الكل تداولها قديماً الجميع فعل كل شيء أفضل مني |
Perili bir yer olduğu hakkındaki hikayeleri duyunca karşı koyamadı. | Open Subtitles | لقد سمع كلّ القصص حول الأشخاص الممسوسين. ولم يستطع مقاومته. |
Aynı mobilyalar, aynı duvarlar ve elbette aynı hikayeleri anlatan aynı insanlar. | Open Subtitles | نفس الأثاث, نفس الجدران نفس الناس يحكون نفس القصص من دون شك |
Ve onları kullanacağım ve seni yerle bir etmek için anlatacakları hikayeleri kullanacağım. | Open Subtitles | وسوف أستغلهم وأستغل القصص التي ستنتج عن خروجهم من تحت الأرض لطرحك أرضاً |
Tüm bu hikayeleri dinlerken gittiğim tüm kıtalarda her zaman anlayamıyordum çatışmalarının koşulları karmaşıktı. | TED | عندما استمعت لتلك القصص حيثما ذهبت في القارات, استطعت دائما ان افهم الملابسات المعقدة لصراعاتهم, |
Ve tüm diğer hikayeleri yerle bir eden hikayeler duydum. | TED | وسمعت القصص التي حطمت جميع القصص الأخرى. |
Dünyayı dolaşmayı hayal ederdim. kar yağan bir yerde yaşamayı... ve anlatabileceğim bütün hikayeleri kafamda canlandırırdım. | TED | كنت أحلُم يومياً بالسفر حول العالم والعيش فى الأماكن حيث الثلوج وكنت أتخيل جميع القصص , التى سأحكيها بعد ذلك. |
Peki Afrika'dan nasıl daha başarılı tıbbi cihaz başarı hikâyeleri yaratırız? | TED | إذاً كيف بإمكاننا أن نحقق المزيد من قصص النجاح المُنجزة بواسطة الأجهزة الطبية في إفريقيا؟ |
İnsanların bu hikâyelere erişimini kolaylaştırmak için tekniği kullanan bir dijital hikâye anlatıcısı olarak, bu hikâyeleri ve sorunları yakalamak işimin bir parçası. | TED | إن نقل هذه القصص والقضايا هي جزء من عملي كراوي قصص رقمي يستعين بالتقنية لتسهيل الأمر على الآخرين البحث عن هذه القصص. |
Büyürken, komşuların sahte elektrik aboneliği alma ya da enerji çalma hikâyeleri bana normal geliyordu. | TED | خلال نشأتي، كانت قصص الجيران الذين يملكون حسابات طاقة وهمية أو يضطرون لسرقة الطاقة تبدو أمرًا عاديًا لي. |
Uzaylıların insanları kaçırma hikayeleri 1950'lerde ben daha öğrenci olduğum yıllardan beri yaygındır. | Open Subtitles | حكايات أختطاف المخلوقات الفضائيه للبشر أصبحت مألوفه منذ كنت فى الثانويه فى الخمسينيات |
Hoşlar, ama beni sıkıyorlar hep geçmişle ilgili bir hikayeleri oluyor. | Open Subtitles | إنّهما لطيفين، ولكنّهما يُشعراني بالضجر دائماً ما يتذكرّون قصصاً من الماضي |
Büyük anne bu tür hikayeleri iyi anlatıyor. | Open Subtitles | إن جدتي تجيد رواية كل تلك الحكايات المحبوكة |
Museviler'de, Antik Yunanlılar'da, Romalılar'da, hep şeytan ve ruh hikayeleri anlatılırmış. | Open Subtitles | ،و العبرانيون و الحضارات الإغريقية القديمة و الرومان على روايات عن الشياطين والأرواح |
Bu nesnenin büyüleyici hikayeleri henüz bitmedi. | TED | وهو موضوع بقصص رائعة وقصص لم تنته بعد بأي حال من الأحوال. |
Onların hikâyeleri muhtemelen seri katillerle başladı. | Open Subtitles | قصتهم ربما بدأت منذ ظهور القتلة المتسلسين |
PV: Etrafınızdaki insanları, hikâyelerini, böyle hikâyeleri gerçekten anlıyor musunuz? | TED | بريا: هل حقاً تفهمون الناس من حولكم، قصصهم والقصص المشابهه لهم؟ |
Bu insanların çoğu sıradan insanlar. İncelik, cesaret, namus ve onur ile yaşadıkları hayatlarıyla ilgili konuşuyorlar ve bu hikayeleri duyduğunuzda bazen kutsal topraklarda yürüyor gibi hissediyorsunuz. | TED | لهذا الكثير من هذه القصص لأناس عاديين يتحدثون عن حيوات عاشوها بطيبة وشجاعة، بعفة وكرامة، وحين تسمع قصصا كهذه يخامرك شعورٌ ما بأنك تخطو فوق أرض مقدسة. |
Bu üniformaları biliyorum, hikayeleri duydum. | Open Subtitles | أنا لاحظت زيكم الرسمي, سمعت الروايات. |
Bunu yakından biliyorum çünkü bu hikayeleri dinlemek ve kaydetmek için dünyayı gezeken bile mücadele ediyorum. | TED | انا اعلم هذا جيداً .. لانه وعلى مدى سفري حول العالم لكي استمع للقصص واوثقها انا اعاني .. |
Öyle bir hayal gücün vardı ki, o resmi görünce şu güzel hikayeleri uydurmaya başladın. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَكَ مثل هذا الخيالِ ك ولد، وعندما رَأيتَ تلك الصورةِ بَدأتَ الإختِلاق هذه القصصِ الرائعةِ. |
Biliyor musun, Aria'nın bana verdiği hikayeleri okuduktan sonra, buna ben de katılıyorum. | Open Subtitles | بعد أن قرأتُ قصصك التي أعطتني أياها أريا يجب أن أعترف |
hikayeleri gerçek olsa ne olur, olmasa ne olur? Ne fark eder? | Open Subtitles | ماذا لو كانت قصصه حقيقية ، أم لا ما الذي يضر ؟ |