Bacağı yerine gelmiş gibi hissediyordu, vücuduna yeniden kavuşmuş gibi. | TED | إنه يشعر وكأنه عاد لقدمه، وأن جسمه قد عاد إليه. |
O da iktidarsız hissediyordu. - Belki de senin hissettiğin gibi. | Open Subtitles | وبنفس الكلمة ، كان يشعر بالعجز ربما أنتِ تعرين بذلك أيضًا |
Ama esas inanılmaz olanı şu -- Feynamn'ın erken gitmesi gerekti. Biraz hasta hissediyordu, onun için erken kalktı. | TED | ولكن الامر الممتع هو ان فينمان كان يتوجب عليه ترك الجلسة مبكراً لم يشعر بحالة صحية جيدة لذا رحل مبكراً |
Eminim, Bayan Donovan da Maris için aynı şeyleri hissediyordu. | Open Subtitles | وأنا متأكد من شعر السيدة دونوفان بهذه الطريقة عن ماريس. |
Kendi oğlunu kontrol edemiyor gibi hissediyordu ve edemiyordu da. | Open Subtitles | شعر و كأنه لا يستطيع السيطرة علي إبنه ولم يستطع |
Ve insanı hayrette bırakan mimari bir başarıdan kimin sorumlu olduğuna dair Mauch'un en ufak bir fikri yoktu, ama kendini bir şeyden emin hissediyordu: bu öyküye sahip çıkılmalıydı. | TED | ولم يكن يعرف ماوخ من كان وراء هذا العمل المعماري المذهل، ولكنه شعر بشيء واحد: أن هذه القصة يجب المطالبة بها. |
Bunu hissediyordu. Ve birden, o şey ona daha da yaklaştı. | Open Subtitles | كان يستطيع ان يشعر به ، على طول المسافة ذلك الشيء كان خلفه وكان يقترب اكثر فأكثر |
Peygamber görevini yapmıştı... Artık ölümün yaklaştığını hissediyordu. | Open Subtitles | لقد عاش رسول الله حتى أتم رسالته ، وبدأ الآن يشعر بقرب موته |
Bunu hissediyordu. Ve birden, o şey ona daha da yaklaştı. | Open Subtitles | كان يستطيع ان يشعر به ، على طول المسافة ذلك الشيء كان خلفه وكان يقترب اكثر فأكثر |
Şimdi, ilk defa kıskançlığın soğuk bıçak yarasını hissediyordu. | Open Subtitles | والآن، وللمرة الأولى يشعر بالطعنة الغادرة للغيرة |
Ve şehir merkezinde bir kadın daha terk edildiğini hissediyordu. | Open Subtitles | ووسط المدينة، امرأة أخرى كان يشعر مهجورة. |
Diğer insanların duygu ne hissediyordu O adam? | Open Subtitles | هذا الرجل الذى كان يستطيع أن يشعر بما يشعر به الآخرون |
Senin taşındığın gece kendini yalnız hissediyordu ve ben de benimle uyumasına izin verdim. | Open Subtitles | مرة واحدة عندما انتقل للعيش خارجاً لقد كان يشعر بالوحدة لذا تركته ينام في فراشنا |
Her ikisi de güzel bir görünüm sergilemeye çalışsa da, biri hayal kırıklığına uğramış diğeri ise kendini kuru ve tuhaf hissediyordu. | Open Subtitles | كل منهما بطريقة جيدة ولكن شخص منهم كان يشعر بالأحباط والاخر كان يشعر بالجفاف والقشرة. |
Bir ağaca tırmandı ama aynı zamanda batıyormuş gibi de hissediyordu. | Open Subtitles | تسلق شجرة، ولكنه شعر بأنها بدأت في الغطس أيضا. |
Gölde Charlie ile girdiği bahisten dolayı kendini çok kötü hissediyordu. | Open Subtitles | شعر بتأنيب ضمير حيال رهانه مع " تشارلي " عند البحيرة |
Öfkeliydi. Zorlandığını hissediyordu. | Open Subtitles | حسنا, لقد كان غاضبا لأنه شعر أنه أجبر على التصرف |
Bones, baban tutuklanmayı seçti çünkü... seni bir kez daha terkederse, seni sonsuza kadar kaybedebileceğini hissediyordu. | Open Subtitles | والدك إختار أن يتم القبض عليه لأنه شعر أنه إذا هجرك مجددا فسيخسرك للأبد |
Muhtemelen tanrıda haçlı seferleri için aynısını hissediyordu. | Open Subtitles | ذلك على الأرجح ما شعر به الرب حول الحروب الصليبية |
Baban ya duygulu, yaşlı bir aptaldı ya da anneni becerip evlenmediği için kendini suçlu hissediyordu. | Open Subtitles | إمّا أن أبوكِ كان عجوزاً عاطفياً أحمق أو أنه شعر بالذنب بسبب مضاجعة أمك وعدم الزواج منها |
Pazartesi ayrıldığında, ofisimden çıktığında kendisini berbat hissediyordu ailesi ve tüm dünya tarafından reddedilmiş. | Open Subtitles | عندما غادرت يوم الإثنين عندما غادرت مكتبي شعرت أنها محكومةٌ بالفشل منبوذة من قبل عائلتها ومن قبل العالم كلّه |
Senin kampüse dönmen hakkında biraz garip hissediyordu. | Open Subtitles | هي تشعر بقليل من الغرابة حيال رجوعكَ إلى الحرم الجامعي |
Bilmiyorum. Böyle hissediyordu. | Open Subtitles | لا أعلم, هذا كان شعورها |