Bana bir vampirin nasıl olması gerektiğini söylediğinde içten içe sana inanıyorum. | Open Subtitles | حين تخبرني بما يحري على مصّاص الدماء أن يكون، فأصدقكَ من أعماقي |
Ama daima içten içe tekrar sahneye çıkabileceğim bir fırsat yakalamayı istedim. | Open Subtitles | لكن كنت دائماً أتمنى ذلك سراً لربما يأتي القليل من الحظ الجيد ويدعوني لأعود للمسرح |
Haydi ama. İçten içe tam da bunu söylemek istiyorsun. | Open Subtitles | هيا، في أعماقك ذلك بالضبط ما كنت تحاول قوله |
İçten içe hissediyordu. Ama bana aylarca yalan söyledi. | Open Subtitles | في أعماقه , قد عرف ولكنه كذب عليّ كل يوم لشهور |
Bir bakıcı aileden diğerine kovulup durmuştur içten içe işlerin sürekli yoluna gireceğini düşünür. | Open Subtitles | تتنقل من دار رعاية إلى آخر، عالمة دوماً، في أعماقها أنّها أعدّت لشيءٍ أفضل. |
Ben içimde her zaman bunun yanlış olduğunu ve içe dönüklerin de oldukları gibi gayet harika insanlar olduğunu düşündüm. | TED | وكنت دائما أشعر في داخلي أن هذا خاطئ وأن الانطوائية هي شيء رائع و أن الانطوائيون رائعون كما هم. |
..sonra gidiyor, onu özlüyorum ama en azından içten içe ölmüyorum. | Open Subtitles | ومن ثم يرحل وأفتقده لكنني على الأقل لا أموت من الداخل |
İçten içe bu fikirden şüphelenmiştim. İç güdülerime göre hareket etmeliymişim. | Open Subtitles | في أعماقي كنت أشك بالفكرة وكان ينبغي عليّ أن أصغي لغريزتي |
Aslında.. ..içten içe, farklı olduğumu biliyordum. | Open Subtitles | أتعلم أنني كنت أشعر من داخل أعماقي بأنني مختلفه |
Bir insan gerçekten içten içe bu kadar gerçekçi olabilir mi acaba? | Open Subtitles | وقالت لا حسناً ، أتساءل في أعماقي إذا كان أيّ شخص يعتقد أنّ ذلك عقلاني |
Erkekler içten içe hoş kızlardan nefret ediyor,muhtemelen lisede kendilerini reddettikleri için. | Open Subtitles | أن الرجال يكرهون الفتيات الجميلات سراً لإنهم يرفضون مواعدتهم فى المدرسة |
Evet ama bunu her yaptığınızda içten içe hayal kırıklığı yaşıyorum. | Open Subtitles | أجل، ولكني خائب الظن سراً حينما تقوما بذلك |
Her gün içten içe bu soruyu kendinize sormuyor musunuz? | Open Subtitles | ...ألست في أعماقك تسأل نفسك في داخلك كلّ يوم ؟ |
Hadi. İçten içe ne istiyorsun? | Open Subtitles | لذا هيا, مالذي تريد أن تفعله من أعماقك بالفعل؟ |
Yani, Sam içten içe işini iyi yaptığını düşündüğü için bu program olayına girişti, biliyorum. | Open Subtitles | اعني، أنا متأكدة ان سام وقع على كل هذا لأنه يعتقد في أعماقه انه كان يفعل الصواب |
Sanırım başıma gelen her şey yüzünden içten içe kendini suçluyor. | Open Subtitles | أظن في أعماقها تلوم نفسها على كل شيء خاطئ بي. |
Çünkü iş yaratıcılığa ve liderliğe geldiğinde içe dönüklerin en iyi yaptıkları şeye ihtiyacımız var. | TED | لأنه حينما يتعلق الأمر بالقيادة و الابداع، فإننا نحتاج من الانطوائيون أن يقوموا بأفضل ما يجيدون. |
Çatlak içe doğru ilerlemiş. Şeklinin değiştiğine dair bir işaret yok. | Open Subtitles | الكسور أصيبت من الداخل لا توجد أيّ دلائل على إعادة التشكيل |
Ama bence içten içe çok neşelisin. | Open Subtitles | مرة أخرى نبدأ لا أعتقد أنك جدية في داخلك أبداً |
O kelimeden nefret ediyorum. İğreniyorum. Beni içten içe öldürüyor. | Open Subtitles | أكره هذه الكلمة, وأشمئز منها تجعلني أشعر بالموت في داخلي |
Belki de aslında içten içe eğer yoluma çıkmaya çalışırsan seni mahvedeceğimi söylediğimde ciddi olduğumu bildiğin içindir. | Open Subtitles | لم أفعل ربما ذلك لأنك تعلم في قرارة نفسك بأنني كنت جادة عندما قلت إني سأقضي عليك إذا حاولت اعتراض طريقي |
İçten içe bir şeylerin ters gittiğini biliyordum galiba. | Open Subtitles | في قرارة نفسي كنت أشعر بأن هناك شيء ما خاطئ يجري |
Doğru. İçten içe onu ihmal ettiği için suçluluk duyuyor. | Open Subtitles | ذلك حقيقي,في داخله كان يشعر بالذنب الشديد لإهماله |
Yeminin sözlerini telaffuz et, içten içe de öteki türlü düşün. | Open Subtitles | إذن ردد كلمات القسم وانوى بقلبك خِلاف ذلك |
Bu tamamen delilik ve içten içe biliyorum ki gitmene izin vermek hataydı. | Open Subtitles | إنه بأكمله جنوني و كنت أعرف بصميم قلبي أنه كان من الخطأ أن أدعك تذهب |
Bunun erkeklere sürekli olabileceğini söylüyorlar hem erkek yapamadığı için değil, içten içe istemediği için olmazmış. | Open Subtitles | يقولون أنه في معظم الأحيان عندما تحدث للرجال فليس انه لا يستطيع , بل لأنه سرًا لا يريد |