Bu bölgeler, Dünya gibi gezegenler bulmak için en isabetli yerler. | TED | فتلك هي المناطق ذات الفرصة الأفضل للعثور على كواكب تشبه الأرض. |
Ve Woody'ninki çocuğu için en iyisini yapmaktı. | TED | وبالنسبة لوودي كان أن يقوم بما هو أفضل لطفله. |
Senden bir iyilik istiyorsam, bunu Amerikalılar için en iyisini düşündüğümden yapıyorum. | Open Subtitles | انا اطلب منك معروفا لمصلحة الشعب الامريكي |
Kevin için üzgünüm ama sonuçta bu herkes için en iyisi. | Open Subtitles | اسف لاجل كيفين لكن في نهاية المطاف انه للافضل |
Elinden geleni yaptın ama Lilo için en iyinin ne olduğunu düşünmelisin bu seni onun hayatından çıkarsa bile. | Open Subtitles | أعلم أنك تحاولين يا ناني لكن يجب أن تفكري في مصلحة ليلو حتى ولو كان الثمن ابتعادك عن الصورة |
Mağlubiyeti kabullenin, Profesör. Kaçan balık, her zaman için, en büyük olandır. | Open Subtitles | تقبل الخسارة , أيها الأستاذ السمكة التى أفلتت دائماً تكون السمكة الأكبر |
Kararını vermiş ve onun için en iyisinin ne olduğunu bilmesine izin vermeliyiz. | Open Subtitles | لقد أتخذ قراره وأظن أن علينا أن نسمح له بأن يُميز الأفضل له |
Bu, benim ve Darling Yatırımları için en iyisi bence. | Open Subtitles | اعتقد بان هذا هو الأفضل لي و لمشاريع عائلة دارلنغ |
Bay Archer, dışarı çıkarsan, yaşarsın. Senin için en iyisi bu. | Open Subtitles | سيد آرشر ، أخرج لنا الآن لتحيا نحن نعرض عليك الأفضل |
Ama senin için en iyi olanı yapmak zorundayız. | Open Subtitles | و لكن يتعين علينا القيام بما هو الأفضل بالنسبة لكى |
Eğer bu bebek için en iyisini istiyorsan, sanırım bana yardım etmelisin. | Open Subtitles | بل بما هو أفضل لمصلحة الطفل إن أردت الأفضل لمصلحة الطفل ستساعدني إذاً |
Senden bir iyilik istiyorsam, bunu Amerikalılar için en iyisini düşündüğümden yapıyorum. | Open Subtitles | انا اطلب منك معروفا لمصلحة الشعب الامريكي |
Ama şunu söyleyebilirim ki, çocuk için en iyi olan buydu. | Open Subtitles | لكنّي يمكن أن أقول بأنّه كان وحيد لمصلحة الطفل. |
Bak, olaylar nasıl bu noktaya geldi bilmiyorum, ama belki de senin için en iyisi budur. | Open Subtitles | انظر, لا اعرف فكرة من هذا لكنها من الممكن للافضل. |
Herkes için en iyisinin olmasını istersin ama bir mesele var. | Open Subtitles | إنك تنشد ما يصبُّ في مصلحة الجميع، لكن إليك بيت القصيد |
Polislerin cinayet işlemek için en istekli adamın peşinden gideceğini biliyordun. | Open Subtitles | وعلمت أنّ الشرطة ستلاحق الشخص الذي يملك الدافع الأكبر لإرتكاب الجريمة. |
ama herkes için en iyisi Amerikan petrolünü sağlam tutulmasıdır. | Open Subtitles | لكن من مصلحة الجميع أن .يبقى نفط أمريكا سليماً |
İkinci bir şans vermen için en azından bunu yapabilirim. | Open Subtitles | هذا هو أقل ما يمكنني فعله لإعطائي فرصة أخري |
Sadece ev için en iyisi neyse onu yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أريد أن أعمل ما هو في صالح المنزل |
Artık onlar için en iyi olanı düşünmem lazım, Gin. | Open Subtitles | يجب أنْ أفكّر فيما هو أفضل بالنسبة لهما يا جين. |
Ona güzel bir hayat yaşayabilmesi için en iyi şansı verdim. | Open Subtitles | بل منحته فرصته الفضلى في حياة هانئة |
Çoğunluğun iyiliği için ne gerekiyorsa onu yapmalıyız. Kasaba için en iyisini yapmalıyız. | Open Subtitles | علينا العمل لمصلحة أغلبيّة الناس يجب أنْ نمنح البلدة فرصتها الفضلى |
Bu görev için en doğru adam olduğunu kanıtlaması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان ينبغي عليه أن يثبت جدارته كالرجل المناسب لهذا المنصب |
Onun için en iyi olanı yapmaya çalışıyorum. Niye göremiyor bunu? | Open Subtitles | أحاول فعل ما بوسعي لمصلحتها لم لا تري هذا؟ |
Maaştan bahsetmiyorum, maaş benim için en önemli şey değil. | Open Subtitles | أنا لا أعني الراتب. المال ليس الشيء الأكثر أهمية لي |