Dijital ilişkilerin bu genel çeşitliliği bağlamında güvenli bir şekilde ‘’yabancılığı’’ aramak bu yenilik için çok iyi bir temel olacaktır. | TED | وفي سياق هذا النطاق العريض من العلاقات الرقمية, البحث عن الغرابة بشكل آمن قد يكون وبشكل حسن أساس جديد لذلك الإبتكار |
O gece ilişkilerin içinde de sınıf farkı olduğunu anladım. | Open Subtitles | تلك الليله, ادركت ان العلاقات كان لديها نظام طبقات ايضاً |
İki: Bazı ilişkilerin düzeltilemeyecek kadar kötü durumda olup olmadığı. | Open Subtitles | الشيء الثاني كيف لبعض العلاقات أن تكون غير قابلة للإصلاح |
İlişkilerin psikolojisi hakkında sorular soracağın kişinin... ben olduğuma inanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنني الشخص المناسب لتسأليني عن هذا سيكلوجية العلاقات |
Böyle ilişkilerin adamı değilim. Sonunda anladım. | Open Subtitles | لقد توجب علي انهاء ذلك بشكل نهائي لست ممن يخوضون في علاقات غرامية |
Bu ilişkilerin olmadığını bilmek istemiyor Bundan bir yıl sonra Kamu | Open Subtitles | إنّه لايريد أن يعلم حال العلاقات العامة بعد عام من الآن |
Tutarlı olma gerekliliğini hayatımızdan kaldırmak aslında çok büyük bir rahatlama ve ilişkilerin yaşanmasını kolaylaştırıyor. | TED | والتخلص من الحاجة إلى الثبات هو في الواقع راحة كبيرة ويجعل العلاقات أسهل بكثير. |
Ve ben kişisel ilişkilerin herşeyden çok daha önemli olduğunu öğrendim. | TED | وتعلمت ان العلاقات الشخصية هي اهم ما على الوجود |
Çalışmamda, hayatın zor, ilişkilerin riskli olduğunu çok duydum. | TED | إذن في عملي، أسمع بأن الحياة صعبة، العلاقات مليئة بالمخاطر. |
Güvenlik teknolojisi, tehditler ve saldırılar bağlamında internet koruması dizayn etmeye, ve beni katı ilişkilerin içine hapsetmeye devam ediyor. | TED | تقنية أمنية تلو الأخرى تستمر في تصميم نظام حماية للبيانات متعلق بالتهديدات و الإعتداءات, تبقيني رهينة أنواع جامدة من العلاقات. |
Araştırma gösteriyor ki en iyi eğitim programları şu altı kilit noktaya değiniyor: İlki ailenin, arkadaşların ve ilişkilerin etkisi. | TED | أظهرت الدراسات أن أفضل برامج التوعية تخاطب ٦ جوانب أساسية أولها تأثير العائلة و الأصدقاء و العلاقات |
Ben yerel toplulukların gücüne inanıyorum, ilişkilerin dönüştürücü etkisine. | TED | فأنا أؤمن بقدرة المجتمعات المحلية، وقدرة العلاقات على التغيير. |
Bu, gerçekte sayıları ilişkilerin karşısına koymak anlamına geliyordu. | TED | ما يعنيه ذلك في الحقيقة دعم العدد مقابل العلاقات. |
Size, bu yüzyılın derin ve karışık sosyal problemlerini çözmek için ilişkilerin gücü hakkında üç hikâye anlatmak istiyorum. | TED | أود أن أقص عليكم ثلاثة قصص حول قوة العلاقات لحل مشكلات هذا القرن العميقة والمعقدة. |
İyi, samimi ilişkilerin bizi yaşlılığın bazı sonuçlarından koruduğu görünüyor. | TED | ويبدو أن العلاقات الوثيقة جيدة للتخفيف علينا من صعوبات تقدم السن. |
İlişkiler ve sağlığa dair çıkardığımız üçüncü büyük ders, iyi ilişkilerin sadece vücudumuzu değil beynimizi de koruduğudur. | TED | والدرس الكبير الثالث الذي تعلمناه حول العلاقات و الصحة أن العلاقات الجيدة لا تحمي فقط أجسادنا، إنها تحمي أدمغتنا. |
İlişkilerin sonradan olması özellikle iyi. | TED | هذا شيء جيد بشكل خاص أن هذه العلاقات تحدث في وقت لاحق. |
Buraya, halkla ilişkilerin seni bana geri gönderdiğini söylemek için geldim. | Open Subtitles | أريد أنى أخبرك أن إدارة العلاقات أعادتك إلى المخابرات |
İlişkilerin her zaman güllük gülistanlık olmadığının farkındayım ama ben artık o kadar zevk almıyorum ve sanırım sen de öyle. | Open Subtitles | أعرف علاقات ليست مشرقة أو وردية لكننى الآن لا أجد أى متعة فى علاقتنا وأعتقد أنك كذلك أيضا |
İlişkilerin üzerinden çalışman gerektiği kesin. | Open Subtitles | ومن الواضح أن كنت بحاجة إلى السعي من أجل علاقتك. |
Gerçek şu ki eğer insanlar doğruyu söylerse ilişkilerin ortalama süresi iki dakika olur. | Open Subtitles | الحقيقة هي أن علاقتكِ العادية لن تدوم أكثر من دقيقتين لو أن الناس قالوا الحقيقة |
Ama hasta ilişkilerin pek iyi değil. Ed'i izle. | Open Subtitles | لكنّكِ لستِ جيّدة في التعامل مع مرضاكِ.. |
Ancak insanlar, hatta çok farklı insanlar bile, birbirlerini çok görünce birbirlerini tanıyorlar ve bu da ilişkilerin temelini oluşturuyor. | TED | ولكن عندما يرى الناس، حتى المختلفون منهم، بعضهم البعض كثيراً، فإنهم يطورون الألفة، وهذا يخلق الأساس الوطيد للعلاقات. |
İlişkilerin anlamı, bir tarafı şöyle yapar: | Open Subtitles | أتعلم مالذي يحدث في العلاقة هو أنهم... يجعلون شخصاً يقول... |
Ve aslında bu insanlar evlilik, eşlilik, arkadaşlık ve çeşitli bağlarla diğer türlü ilişkilerin bir parçasıydılar. | TED | ثم، في الواقع هؤلاء الناس كانوا جزءاً أصيلاً في أنواع أخرى من العلاقات، الزواج والنسب والصداقة وأنواع أخرى من الروابط. |