ويكيبيديا

    "imkan" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • المستحيل
        
    • طريقة
        
    • وسيلة
        
    • مُحال
        
    • يستحيل
        
    • المحال
        
    • الفرص
        
    • الإمكانيات
        
    • مستحيل أن
        
    • المُستحيل
        
    • فرصة
        
    • مجال أن
        
    • يتيح
        
    • محال أن
        
    • محالٌ
        
    Ama telsiz menzili dışında olmamızın imkan ve mümkünatı yok. Open Subtitles لكن من المستحيل هذا لقد كانوا خارج نطاق تغطية اللاسلكي
    - Bir yeleğin mermiyi o şekilde düzleştirmesine imkan yok. Open Subtitles من المستحيل أن تسبب سترة واقية بتحطم رصاصة لهذا القدر..
    Belki haklısın. Fakat kızın bunlar olmamış gibi davranmasına imkan yok. Open Subtitles ربما أنت على حق عدا أنه لا يوجد طريقة لتجاهل الأمر
    Sonunda öğretmenlere geribildirim ve de buna göre yapılacakları yapabilmeleri için imkan tanımış oluruz. TED سنحصل أخيرا على طريقة نقدم لهم بها تقييما ذاتيا، سنحصل أخيرا على طريقة نقدم لهم بها تقييما ذاتيا،
    Bir medya, ilk defa bu tür bir iletişime doğası gereği imkan tanıyor. TED الإعلام وسيلة فطرية جيدة لدعم مثل هذه الحوارات هذا واحد من التغييرات العظيمة
    Hadi ama, senin o kadar beklemiş olmana imkan yok. Open Subtitles دعنا نقول 35 هيا من المستحيل انك انتظرتى كل هذا
    Kanıtları yok etmesine imkan yok çünkü onu kullanmak istiyor. Open Subtitles ومن المستحيل انه سيدمّر ذلك الدليل لأنه يريد ان يستخدمه
    Size kaç hayvan öldürdüğümü söylememe imkan yok. Open Subtitles سيكون من المستحيل بالنسبة لى أن اُخبرك كم عدد الحيوانات التى قتلتها
    Bak, şunda anlaşalım: Bunu yapmama imkan yok. Open Subtitles اريد اوضح لك هذا من المستحيل ان اقوم بهذا
    Bu seferkini sokmama imkan yok. Open Subtitles من المستحيل اننى سأستطيع تسديد هذة الضربة
    Minimum 5 kilo daha almadığı sürece, o kızın dergimin kapağında olmasına imkan yok. Open Subtitles من المستحيل انها ستظهر على غلاف مجلتي الا في حالة ازداد وزنها 10 باوند كحد ادنى
    Herhangi bir şekilde hangi yedi basamaklı sayıları bulduğunuzu bilmeme imkan var mı? TED هل يوجد طريقة ممكنة لأعلم الأرقام من سبع خانات التي لديكم؟ قولوا "لا".
    Yukarı tırmanıp onu kurtarmamıza imkan yoktu. TED ولم تكن هنالك أي طريقة لكي نصعد بما فيه الكفاية لإنقاذه
    "Baksana", onları uyarmaya mı yoksa Debbie'yi bulmaya mı gelmişti bunu bilmeye imkan yok. Open Subtitles ثم عادت لوك إليهم إما لتحذيرهم أو لتعثر على ديبي من أجلي ليس هناك طريقة لنعرف
    Kesinlikle evin içinde. Çıkmasına imkan yok. Open Subtitles أنا واثق للغاية بأنّه في المنزل لا يوجد طريقة للخروج
    Bacağı kesmezsem, atardamarı yeniden birleştirip... kanamayı durdurmama imkan yok. Open Subtitles مالم أقوم بالبتر، لا توجد هناك طريقة أخرى يمكن بها أن أصلح الشربان وأوقف النزيف
    Hesabını bulmaya çalıştım ama nereden bağlandığını öğrenmeye imkan yok. Open Subtitles ولكن لا يوجد وسيلة لمعرفة المكان الذي كانت تدردش منه
    Hikayesine bağlı kalıyor. Eğer cinsel olarak birlikteyseler bunu yapmasına imkan yok. Open Subtitles إنّه متمسّك بروايته، مُحال أنْ يفعل ذلك لو أنّهما على علاقة جنسيّة.
    Senden şüphelenmesine ya da onu takip ettiğimizi bilmesine imkan yok... Open Subtitles يستحيل معرفة ما إن كان يشك فيك أو إن كان يعلم
    Videoda konuştuğu kişinin Toby olmasına imkân yok. Open Subtitles من المحال أن يكون هو الشخص الذي تتحدث اليه في الفيديو
    değil. Buradaki çekişme, kurumun imkan sağlayıcı tarafı ile, kurumun engel olma niteliği arasında. TED والتوتر هنا بين المؤسسة كشكل يتيح الفرص والمؤسسة كمعيق لذلك.
    Ama burada, seninle olmak büyük bir imkân. Open Subtitles ..ولكن هنا والأن هناك العديد من الإمكانيات
    Yani 30 gramını 200$ kadar ucuz bir fiyata satmasına imkan yok. Open Subtitles يعني مستحيل أن يباع يثمن ر خيص ك 200 دولار للأونصة الواحدة
    Bir sahtecinin, boyasinin tam bir bilesimini bulmus olmasina imkân yok. Open Subtitles من المُستحيل على أيّ مُزوّر أن يُطابق التركيب الكيميائي الدقيق لألوانه.
    Buna imkan yok. Bu gece olabilirdi belki, ama artık olamaz. Open Subtitles لا، ليس هُناك فرصة حسناً، كان هُناك ولم تَعُد بعد الآن.
    Bunun benim virüsümle alakalı olmasına imkan yok. Hayır... Open Subtitles لايوجد مجال أن فيروسي له علاقة بكل مايحدث , لا
    Sanat icra etmemize, biyo-teknolojiye, yazılıma ve bütün sihirli şeyleri yapmaya imkan tanıyor. TED إنه يتيح لنا أن للفن فرصة و التقنية الحيوية ، والبرمجيات وكل هذه الأشياء السحرية
    Bu teşhisin, saman kaplı, korkuluk kafanın içinden çıkmış olmasına imkân yok. Open Subtitles محال أن تكوني قد عرفت هذا برأسك المغطى بشعر أصفر كرأس الفزاعة القشية
    Bu filmin gerçek bir hikayeden alıntı olmasına imkan yok. Open Subtitles حسناً، محالٌ أن يكون هذا الفيلم مستوحىً من قصّةٍ حقيقيّة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد