- Biliyorum zor, fakat bu uzun vadede senin iyiliğin için. | Open Subtitles | أعرف أن هذا صعب , ولكن.. إنه لمصلحتك على المدى البعيد. |
Bana kötünün iyiliği aradığını, iyiliğin de cevap verdiğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تقول بأنَّ الشرّ قد اتصل بالخير، و الخير أَجابَهُم النداء؟ |
Senin iyiliğin için bu konuşmayı yapmaktan da kaçındığımı anlayabiliyor musun? | Open Subtitles | كما ترين لقد أردت أن أتجنب هذه المحادثة من أجل صالحك |
İşin aslı şu ki iyiliğin seni götüreceği yer erken mezardır. | Open Subtitles | الحقيقة هي كل ما تضمنه لك الطيبة هو قبر مبكر لك |
Ayrıca, eğer senden bir şey saklıyorsa, belki de bu senin iyiliğin içindir. | Open Subtitles | أضف إلى ذلك ، إذا كانت تخفي شيئاً عنكِ فقد يكون ذلك لصالحك |
Her şeyden uzaklaşmak istediğinde, senin iyiliğin için küçük bir öğüt: | Open Subtitles | و حين تخرج من هذا كله هناك نصيحة من اجل سلامتك |
Belli ki, bunu senin iyiliğin için yapıyorum. | Open Subtitles | على ما يبدو , أنني أفعل ذلك من أجل مصلحتكِ |
Kendi iyiliğin için. Bahse girdik demektir o zaman, bayım. | Open Subtitles | ـ إنه لمصلحتك ـ اجل سيدي ، لقد تم الإتفاق |
- Krupiyeyi dinlemeliydin. - Kendi iyiliğin için biraz aşırıya kaçıyor gibiydin. | Open Subtitles | كان ينبغي عليك أن تستمع للتاجر يبدو أن الانتباه ينجذب إليك لمصلحتك |
Kendi iyiliğin için o adamı gördüğünü unut. | Open Subtitles | لمصلحتك , الافضل لك ان تنسى انك رايت هذا الرجل |
Dahası, iyiliğin sıradanlığını incelememiz gerekiyor. | TED | وأبعد من ذلك، لابد أن نلقي النظر على سخافة الخير. |
Yani iyiliğin sıradanlığı dikkatimizi çekmiyor, ama iyilik var. | TED | لذا فإن سخافة الخير تعتبر شيئاً غير جاذب للانتباه، ولكنها موجودة. |
Bu kadar iyiliğin karşısında, ben doğal olarak kötü yönü seçtim. | Open Subtitles | أذاً, كان من الطبيعي أن أكون طالحاً أمام هذا الخير |
Buradan çıkmak istediğini biliyorum ama kendi iyiliğin için beni dinlesen? | Open Subtitles | أنا أعلم أنك تريد الخروج من هنا ولكن لأجل صالحك. جارني |
Leslie, bizim gerçekleri bilmemiz, senin kendi iyiliğin için. | Open Subtitles | ليزلى, انه من صالحك ان نعرف الحقائق كلها |
Beklenmedik yerlerde iyiliğin bulunabileceğini mi? | Open Subtitles | أنه يمكنكِ أن تجدي الطيبة في أماكن غير محتملة؟ |
Seni seviyorum, Bay Karga ama kanatların iyileşinceye kadar bu senin iyiliğin için. | Open Subtitles | ..انا احبك سيد غراب لكن الى ان تتحسن جناحيك فهذا لصالحك |
Ve kendi iyiliğin için geç kalmış olmamak için dua etsen iyi olur. | Open Subtitles | ومن الأفضل أن تتمنى من أجل سلامتك أن لايكون قد فات الأوان |
Kendi iyiliğin için odana kapan. | Open Subtitles | من أجل مصلحتكِ الخاصة، إذهبي الى الدور الأرضي |
Bapu, kendi iyiliğin için geceleri dışarıda dolaşma. | Open Subtitles | بابو، التجول مثل هذه الساعة من الليل قد تؤثر على صحتك |
Söylemek istemezdim ama bilmelisin diye düşündüm. Yani iyiliğin için. | Open Subtitles | لم أكن أرغب أن أقول لكِ, لكن يجب أن تعلمي، لمصلحتكِ. |
Freddie kendi iyiliğin için olduğunu söyledi. | Open Subtitles | يَقُولُ فريدي هذا من أجل فائدتكَ الخاصة. |
Ama sadece bil istedim, bu senin iyiliğin için değil. | Open Subtitles | لكنّكِ تعلمين أنّ هذا ليس لصالحكِ استياء د. |
Adalet ve doğruluğa bir tahttan daha iyi hizmet edemez misin, tüm insanlar iyiliğin ve gücünden yararlansın diye? | Open Subtitles | ألا يمكن للعدل و الصدق أن تخدمهما أكثر و أنت على العرش ؟ و حيث ربما يمكن لجميع الناس أن يستفيدون من طيبتك ... |
Kendi iyiliğin için, bence bir süre bunlardan uzak dur. | Open Subtitles | اعتقد ان من مصلحتك الخاصة أن تختفى عن الآنظار لفترة |
Senin iyiliğin için, umarım bütün bu olanları bildiğini öğrenmez. | Open Subtitles | ولمصلحتك, أتمنى ألا يكتشف أبداً أنك علمت من البداية |
Kendi iyiliğin için başka bir şey anlatamam sana. | Open Subtitles | لكن لسلامتك الخاصة، لا أستطيع إخبارك المزيد. |