Aman ne güzel. Bir izinsiz yolcu daha. Geçen sefer işe yaramıştı ya. | Open Subtitles | رائع، راكب آخر غير مصرح به، سار الأمر بشكل رائع في آخر مرة |
Konuklar izinsiz partiler vermişti ve evleri tahrip etmişti. | TED | الضيوف ألقوا أشياء غير مصرح بها و إهمال المنازل. |
Çekilebilirsin. Özel mülke izinsiz giriyorsunuz. İzniniz olmadan geçmenize müsaade edemem. | Open Subtitles | غادروا، إنّكم تنتهكون ملكيّة خاصّة، لن أسمح لكم بالعبور دون تصريح. |
İki yemek arasında izinsiz su içtiğim için kendimi suçluyorum. | Open Subtitles | أنا أُدين نفسي بشرب كوبٍ من الماء بين الوجبات دون إذن. |
Yabancı, çiftliğime izinsiz girdin. | Open Subtitles | أيها الغريب، لقد أنتهك حرمة مزرعتي القذرة |
Son 24 saat içinde, yüzeye 10 gezi düzenlemissiniz. Hepsi de izinsiz. | Open Subtitles | قمت بـ10 رحلات إلى السطح في الساعات الـ24 الماضية، كلها بدون إذن |
Seni mülke izinsiz giriş, hırsızlık ve mala zarar verme şüphesiyle tutukluyorum. | Open Subtitles | أنت رهن الإعتقال للإشتباه بكسر ودخول والتعدي علي ممتلكات الغير والإضرار بها. |
Üstçavuş Highway, eğitim sırasında... izinsiz silah ve gerçek mermi kullanmış. | Open Subtitles | سيرجنت هايواى استخدم الذخيره الحيه من سلاح غير مرخص اثناء التدريب |
"Geçen gece Tama Yeni Şehir'deki izinsiz gösterinin..." "... | Open Subtitles | ان الاحداث الغير مصرح بها و التي حصلت بتاما المدينة الجديدة بالامس لم تكن سوى |
New York'un kuzeyine izinsiz bir iniş var. | Open Subtitles | لدينا هبوط غير مصرح به في شمال ولاية نيويورك. |
Tüm personelin dikkatine. İzinsiz Yıldız Geçidi bağlantısı. | Open Subtitles | انتباه الى كل الموظفين تنشيط ستارغيت غير مصرح به |
Tüm kabul ettikleri, geçidin izinsiz kullanılmış olabileceği. | Open Subtitles | كل ذلك يشير أن هناك بعض الإستعمال الغير مصرح |
Eğer izinsiz seyahat ediyorsan 20 kırbaç. | Open Subtitles | و ستحصل على 20 جلدة لو قبض عليك بدون تصريح سفر |
Buraya ordu gibi geliyor, bölgemizi işgal ediyorsunuz - izinsiz ve konuşmadan. | Open Subtitles | لقد أتيت أنت و عصابتك إلى هنا, وغزوتم أراضينا. بدون تصريح, بدون مفاوضة. |
Anlaşılıyor ki, izinsiz ortadan kaldırılamayacak kadar değerli bir mal. | Open Subtitles | تبدو قطعة ذو قيمة كبيرة ليتخلص منها دون إذن |
Benim loncama izinsiz girildiğinde asla şaka yapmam. | Open Subtitles | أنا لا أمزح أبداً عندما انتهك الماجيين حرمة طائفتي |
Burada izinsiz bir şeyler var. İzin kağıtlarını görmem gerek. | Open Subtitles | توجد أشياء هنا بدون إذن عليّ أن أراجع ملفاتهم |
Bu adamın izinsiz mülke girmekten çok daha büyük dertleri var. | Open Subtitles | هذا الرجل لديه مشاكل أكبر بكثير من التعدي على ممتلكات الغير |
Saldırının izinsiz olduğunu bilmiyordun. | Open Subtitles | وانت لم تكن على درايه ان وحدنك قامت بعمل غير مرخص في الواقع اقتحام غير قانوني للطائره ؟ |
Bak dostum. Daha önce izinsiz avlandığım için ceza kestiler. | Open Subtitles | أسمع يا رجل ذهبت بمهمات للصيد بدون ترخيص من قبل |
Mülküme izinsiz girmiştin ve oğlumu o kamyonda öldürmeyi denedin. | Open Subtitles | كنت تتعدى على أملاكي وحاولت قتل ابني بتلك الشاحنة |
İzinsiz giriş yaptığını düşünen bir gecekonducu bir kampçıyı takip etmiş. | Open Subtitles | شخص معتوه كان يعيش في الغابة طاردَ شخص ما ظن انه يتعدى على أرضه |
Ah, lanet olsun. General, izinsiz girmemi bağışlayın, ama Canavarlar'la problem yaşadığınızı duydum. | Open Subtitles | أخبرتني سوزان أن الاستحمام يشفي من غرابة الأطوار أعذرني على التطفل يا جنرال |
Babam arabanın çalındığını bildirmiş. "Oğlu izinsiz aldı" değil, | Open Subtitles | قام ببلاغ بأن سيارته سرقت ليس أن أبنه أخذها بدون إذنه |
Söyle, ne zamandan beri kraliyet tahtıma izinsiz yaklaşılıyor? | Open Subtitles | أخبرني، منذ متى كان يمكنك ؟ الإقتراب من عرشي الملكي بدون استئذان ؟ |
İzinsiz olarak son 24 saat içinde yüzeye 10 kez yolculuk yapmışsın. | Open Subtitles | جَعلتَ 10 سفراتَ إلى السطحِ في الساعات الـ24 الأخيرة كُلّ الغير مخول |
Höxenhaven dinleme olayı hakkında izinsiz bir basın toplantısı düzenledi sonra da Laugesen'ın kitabı bizi çok zor durumda bıraktı. | Open Subtitles | هوكس اقام مؤتمرا صحفيا بدون موافقتي بخصوص التنصت وبعدها خرج علينا لاغسن بكتابه وقد احرجنا جدا |