Ancak somon yumurtlamak için sürüyle kıyıya yaklaştığında katil balinalar takip eder. | TED | لكن عندما يتوجه السلمون كجماعات نحو الشاطئ ليبيض، فإن الحيتان القاتلة تتبعه |
Bir şeylerin kıyıya vurması genelde bir fırtına sonrasında olur. | Open Subtitles | هو عادة بعد عاصفة عندما أيّ شئ مغسول على الشاطئ. |
Yani katil, tekneyi kıyıya götürmek için onu yerine takmak zorundaydı. | Open Subtitles | مما يعني أن القاتل كان عليه إعادته لأيصال القارب إلى الشاطئ |
California'da kıyıya doğru inişte sekoya ormanı 40 kat yüksekliğe kadar büyüyor. | TED | وهنا على الساحل في كاليفورنيا، غابة الخشب الأحمر تنمو بارتفاع 40 طابقاً. |
Kıyı şeridinin topografisinin eşit ve pürüzsüz olması dalgaların kıyıya yaklaştıkça daha da paralel olmalarını sağlar. | TED | إذا كانت تضاريس خط الساحل متساوية ومستوية، فإنّها ستدفع الأمواج لتصبح موازية أكثر للشاطئ عند اقترابها. |
Güney Afrika kürklü fokları da sardalyaların kıyıya yanaşmasını bekliyor. | Open Subtitles | فقمات جنوب أفريقيا الفرائية ينتظرون أيضاً اقتراب السردين من الشاطيء |
Yediklerini desteklemek için geyikler tuzlu yosunla beslenmek için kıyıya gelmeli. | Open Subtitles | لتعزيز غذاءهم، تضطر الغزلان بلوغ الشاطىء لتقتات على عشب البحر المالح |
Korkunç korsanlar kıyıya çıkıp en büyük ve bulunması zor ödülü aradılar. | Open Subtitles | القراصنة اللعنين رسو على الشاطئ يبحوثون عن الكنز الأكثر عظمة و جمالا |
Ben de WiFi aktarıcısını kıyıya sinyal göndermek için kullanacağım. | Open Subtitles | لذا سأستخدم جهاز إرسال الإشارة اللاسلكيّة لإرسال إشارة إلى الشاطئ. |
Bu yıl 2 Ocak tarihinde, bu köyde yaşayan yaşlı bir adam yakın zamandaki fırtınadan kıyıya ne vurdu diye bakmak için dışarı çıktı. | TED | في يوم 2 يناير من هذه السنة، خرج عجوز يعيش في القرية ليرى ما ألقته المياه إلى الشاطئ بعد العاصفة الأخيرة. |
Tüm bunlar kıyıya yaklaşan dalgaların jet de denilen kendine has kıvrımlarını oluşturur. | TED | وهذا ما يشكّل الالتفافات والتقلبات المميّزة للموجات، عندما تنكسر على طول الشاطئ. |
Kış fırtınalarının öfkesinden evvel, sürüklendiğinde, denizdeki başıboş buz kütleleri, kıyıya sabit buz kütleleriyle çarpışıyor; | Open Subtitles | منقادةً بفعل غضب عواصف الشتاء، تصطدم الأطواف الجليدية في البحر بالحواف الجليدية الثابتة على الشاطئ |
Onları beklemeyin. Halatları atın, kıyıya gidin. Kıpırdayın ! | Open Subtitles | والآن اقطعوا الحبال وجدفوا نحو الشاطئ يا لايفلي |
Sezar'ın Yunanistan'daki Kampı Thessaly yoluyla kıyıya çekilirsek yağmur zamanına kadar tutunabiliriz. | Open Subtitles | ربما إذا انسحبنا إلي الساحل عبر ثيسلي يمكننا التحمل حتي هطول المطر |
Ve açık sularda 2 aylık yolculuktan sonra somonlar kıyıya geliyor. | Open Subtitles | وبعد شهرين من الهجرة عبر المحيط المفتوح يصل السلمون إلى الساحل |
Şaftı kıyıya çıkarabilseydin, düzeltebilir miydin? | Open Subtitles | لو تمكنت من سحب العمود للشاطئ هل يمكنك تعديلة |
Başaramayacağımı düşündüm. kıyıya çıkmanın ve yaşamanın bir yolu olmadığını düşündüm. | Open Subtitles | لم أعتقد أننى سأنجح بأى حال فى الوصول للشاطئ وأنجو |
Beyler, savaşın dalgaları tarafından kıyıya savrulan bir inci parçası. | Open Subtitles | لؤلؤة صغيرة قذف بها بحر الحرب إلى الشاطيء |
kıyıya ulaştım ve şans eseri evinizi buldum. | Open Subtitles | وصلتُ إلى الشاطىء, و وجدت مكانك هنا بالصدفة |
Üreme ihtiyacı, farklı hayvanları her yıl birkaç hafta kıyıya getirir. | Open Subtitles | تجلب الحاجة للتكاثر حيوانات عديدة و مختلفة.. للساحل كل عام ولمدة أسابيع قليلة |
Filipinler'e son bir saldırı için hazır, yarım milyondan fazla asker kıyıya çıktı. | Open Subtitles | أكثر من ربع مليون جندي جاء على اليابسة جاهزون للهجوم النهائي على الفلبين |
Aynı zamanda benden, insanın insana yaptığı acımasızlığı görmem için, kıyıya çıkmamı da istediniz. | Open Subtitles | لقد طلبت منى أيضاً أن أذهب معك للشاطىء لترينى وحشية الرجل ضد الرجل |
Diğer kıyıya ulaşamadık, yine de gururluyuz ve kendimizi sarsılmaz bir şekilde adadık. | TED | لم نصل إلى تلك الضفة الأخرى، ما يزال لدينا الاحساس بالفخر والالتزام، إلتزام لا يتزعزع. |
Geri dönen balıkçı topluluğu için ilk mücadele kıyıya ulaşmak. | Open Subtitles | بالنسبة للجماعة العائدة من الصّيد، التحدّي الأوّل هو الوصول للشاطيء. |
Bu gibi durumlarda, rahat olacaksın ve bırakacaksın akıntı seni alıp kıyıya götürsün. | Open Subtitles | بموقف كهذا عليك أن تسترخي وتدع التيار يوصلك لليابسة |
Neden bizi açığa sürükleyeceğine, biz onu kıyıya çekmiyoruz? | Open Subtitles | لماذا لا نَقُودُ القرشَ إلى الشاطئِ بدلاً من ان يَقُودُنا إلى البحرِ؟ |
O balina aynı noktada önce de kıyıya vurmuştu. | Open Subtitles | أن حوتـاً قد جنح مرة أخرى في نفس المكان. |
Polonya İskelesi'nin orada kıyıya vuran genç bir kadının otopsisine tanık oldum. | Open Subtitles | هذا الظهيرة شاهدت تشريح لسيدة صغيرة طفت على شاطيء بولاند وارف |
Saklanacağız. kıyıya yanaşırsak radarda izimizi kaybederler. | Open Subtitles | نختبئ، سنفلت من رادارهم إن احتذينا بالساحل. |