Başarısızlık kaçınılmaz olduğunda, yalan söyleyin, inkar edin ve suçu başkalarının üzerine atın. | Open Subtitles | عندها يكون الفشل لا مفر منه فأنت ستكذب وتنكر وتضع اللوم على الآخرين |
Yoksa kaçınılmaz başarısızlığı ikisi için de bir acının kaynağı mı olacak? | Open Subtitles | أم أن فشلها الذي لا مفر منه سيظهر أنه مصدر تعاسة لكليهما؟ |
Bence sürdürülebilir enerjinin geleceği büyük oranda kaçınılmaz, ama uzayda seyahat eden bir medeniyet olmak kesinlikle kaçınılmaz değil. | TED | اعتقد أن مستقبل الطاقة المستدامة حتمي إلى حد كبير، لكن أن نصبح حضارة تسافر عبر الفضاء ليس حتميًا بالتأكيد. |
Belki zamanlamanın bunla hiç ilgisi yoktur. Belki bu kaçınılmaz birşeydi. | Open Subtitles | ربما لا علاقة لهذا بها ربما كانت حتمية أو جريمة محتملة |
Benim önerim bol miktarda alkol alıp kaçınılmaz sonu beklemek. | Open Subtitles | اقترح بأن نحتسي الكثير من الكحول وننتظر موجة الإنفجار الحتمية. |
Bu gerçeği içselleştirdiğimizde kaçınılmaz sonun gelmesini beklemeyi bırakıp şu anda işe koyabiliriz. | TED | عندما ندرك تمامًا تلك الحقيقة، نستطيع وقف انتظار وصول المستقبل الحتمي ونشرع في العمل حاليًا. |
Çöl bizim yüzümüzden kaçınılmaz olandır ve bu gerçeğin ta kendisi kardeşim. | Open Subtitles | القفار أمر لا مفر منه بسبب من نحن وهذا هو الواقع أخي. |
Bu kadar çok ilişkinin olması kavgaları kaçınılmaz kılar. | TED | كثرة هذه العلاقات تجعل الشجارات أمرا لا مفر منه. |
Sorunlar kaçınılmaz ve çözümler de sırası geldiğinde çözümlenecek yeni sorunlar doğurur. | TED | المشاكل لا مفر منها والحلول تخلق مشاكل جديدة والتي يجب حلها في المقابل. |
Bu kaçınılmaz, korkunç ama benim gerçekten konuşmak istediğim şey İnsanların öldükten sonra arkalarında bıraktıklarıyla büyüleniyor olmam. | TED | رغم أنه لا مفر منه، رهيب، لكن ما أريد الحديث عنه في الواقع أنا مفتونة بالتركة التي يخلفها الناس بعد موتهم |
Büyük ölçüde. Ama, teknolojimiz sayesinde, kaçınılmaz bir biçimde yayılan düşüncüler arasında zehirli düşüncüler de var. | TED | في الغالب. ولكن في خضم كل الافكار التي تنتشر بشكل حتمي في بقاع الأرض.. بفضل التكنولوجيا تنتشر افكار سامة أيضا. |
Uzun süre başarısız olduklarından bir çok kişi bunun kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. | TED | و كان اداؤهم ضعيف لمدة طويلة لدرجة ان كثيرون ظن هذا الوضع حتمي. |
Onların ebeveynlikleri daima kardeşlerimin dünyaya gelmesi ve benim dünyanın gerçekliklerini anlamam arasındaki tansiyonu dengelerken mevcut durumun kaçınılmaz olduğunu asla kabul etmemeyi sağlamakla geçti. | TED | إن تربيتهم لنا سعت دومًا إلى تسوية التوتر بين جعلي أنا وأخوتي نفهم حقائق العالم، بينما يتأكدون من أننا لن نقبل بالوضع الراهن كأمر حتمي. |
Birini öldürmeden duyulan hazzın bir adamı kötüye dönüştürmesinin kaçınılmaz gerçeği bu. | Open Subtitles | إنها حتمية وجود رجل بغاية الشرّ لدرجة تجعله يشعر بالسرور حيال قتله |
Karanlık gece göğünü kaybetmenin; süreçlerin, değişimin, teknolojinin kaçınılmaz bir sonucu olduğunu düşünme eğilimi vardır. | TED | الآن، هناك ميل للاعتقاد بأن فقدان سماء الليل المظلمة هو النتيجة الحتمية للتقدم، والتغيير، والتكنولوجيا. |
Mutluluk, yapmak istediğinle kaçınılmaz olanı... birleştirebilmektir. | Open Subtitles | السعادة في الحياة يأتي من التجديل معا ماذا يريد الواحد منا ما هو الحتمي |
Çoğu madde bağımlılığı ve fuhuşa başvuracak ve bu kaçınılmaz olarak kentsel çevredeki mal değerlerini düşürecek. | TED | الكثير سيتجه للمخدرات او الدعاره، التي من شأنها حتما خفض قيمة العقارات في الأحياء الحضرية. |
- Bu da kaçınılmaz bir rüzgar duvarı 1372 nolu uçağı düşürdü. | Open Subtitles | الذي يكون حائط من الرياح صعب تجنبه أسقط بشكل مأسوي الطائرة رقم1372 |
Ama acı onları sonunda ve kaçınılmaz olarak değişime zorlayacaktır. | TED | لكن المعاناة حتماً ستجبرنا في النهاية على التغيير. |
Çok mükemmel 4 boyutlu kaçınılmaz bir kandırmaca | Open Subtitles | ترابط مجسم جميل لقدر محتم حسنا هل تفهم أنزل فى موقف السيارات |
Depremler, tabakaların hareketlerinin kaçınılmaz sonuçlarıdır. | Open Subtitles | الزلازل هي أمر حتميّ نتيجة حركة الصفائح. |
Yaptığın şeylerin her şeyi kaçınılmaz hale getireceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تظن ان كل ماتفعلة هذا سيجعل الأمر محتوماً لك ؟ |
Bu da bizi kaçınılmaz sonuca yönlendiriyor. | Open Subtitles | وهو ما يقودنا إلى الإستنتاج الذي لا مفرّ منه |
Yaşam şekliniz ve aldığınız eğitim sizi kaçınılmaz mücadelelere; parçalanma ve hatta ölümle sonuçlanabilecek mücadelelere hazırlardı. | Open Subtitles | بخبرتك التي وضعت نفسك من خلاله قمت بتحضير نفسك للمواجهات المحتومة في مرة يمكن ان تنتهي مقطع الاوصال |
Yakında yalpalamaya başlayacaksın ve yaralanacaksın. Bu kaçınılmaz. | Open Subtitles | أنت ستصبح مرهقا و سوف تتأذى هذا أمر حتمى |
Etrafta bu kadar kadın varken tek tük lekeler olması kaçınılmaz. | Open Subtitles | لا يمكن تجنب بقعة عريضة خصوصاً وحولك الكثير من النساء |