ويكيبيديا

    "kalır" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • تبقى
        
    • البقاء
        
    • سيبقى
        
    • ستبقى
        
    • بقيت
        
    • تبقي
        
    • يظل
        
    • سيظل
        
    • يتبقى
        
    • تظل
        
    • يبقون
        
    • سيتبقى
        
    • تبقين
        
    • يبقي
        
    • بالبقاء
        
    Cesetlerine ya da eşyalarına dokunmayız çünkü ruhları onlara sarılı kalır. Open Subtitles لا نلمس حتّى جثثهم أو ممتلكاتهم لأنّ روحهم تبقى عالقةً فيها
    Burada herkes kazanmaya oynar, ama burada olan burada kalır. Open Subtitles يلعب اللاعبون بغرض الفوز، لكن تبقى المشاكل هُنا في الحديقة.
    Ama biraz değişik düşünsek, ve bunlardan göndersek, herkes yerinde kalır. TED لكن بالتفكير بطريقة مغايرة، وشحن هذه، يمكن للناس البقاء حيث هم.
    Orada öylece kalır, zeminin 30 metre kadar yukarısında asılı. Open Subtitles سيبقى مكانه فحسب، مُعلّقاً على بعد 100 قدم من القاع.
    Bir şey söylemedi. Ama bir hafta kalır herhalde. [MÜZİK BİTER] Open Subtitles لم تقل أي شيء عدا أنها ربما ستبقى لأسبـوع، وإن يكن.
    Eğer New York'ta içinde 15,000 yarasa bulunan bir mağara varsa, 1000 tanesi kalır. Bu San Francisco'nun, üç yıl içinde ülkenin yarı nüfusuna sahip olması gibi. TED كان هناك كهف في نيويورك فيه 15000 خفاش ، الان بقيت هناك 1000 خفاش. هذا مثل سان فرانسيسكو ليصبح عدد سكانها نصف هذه المقاطعة منذ ثلاث سنوات.
    Saatlerce telefonu kapatmadan sessizce ve sakince kalır. TED لساعات تبقى هي على الخط وتحافظ على هدوئها ولطفها الشديدَين.
    Ancak hepimizin de bildiği gibi, hiçbir şey mükemmel değildir ve bazen süperiletkenin içerisinde manyetik alan kalır. TED و لكن الصورة ليست دائماً مثاليةً، كما نعلم جميعنا، فأحياناً تبقى خطوط من الحقول المغناطيسية داخل الموصل الفائق.
    Pigmentten kurtulmak mümkün olmadığından içlerindeki boya deri üzerinde görünür kalır. TED بما أنهم لا يستطيعون التخلص من الحبر تبقى الصبغة في داخلهم مرئية عبر الجلد.
    Babam için olmasa burada bir gün daha kalır mıyım sanıyorsun? Open Subtitles هل تعتقد أنني أريد البقاء ليوم واحد لولا وجود أبي ؟
    Bak arkadaşım armut olmak istesem ofisimde kalır orda otururdum. Open Subtitles لو كنت اعلم هذا لكنت فضلت البقاء فى مكتبى المكعب
    Bak arkadaşım armut olmak istesem ofisimde kalır orda otururdum. Open Subtitles لو كنت اعلم هذا لكنت فضلت البقاء فى مكتبى المكعب
    Ya da en azından eyaletinizin ekonomisini amorti edecek yeterli sayıda kişi kalır. TED أو على الأقل، ما يكفي من منهم سيبقى الأمر الذي سيؤتي ثماره على إقتصاد ولايتك.
    Ama dermal hücreler nispeten durağan olduklarından, boyanın büyük bölümü, kişinin yaşamı boyunca derinin derinliklerinde kalır. TED لكن بما أن الخلايا الجلدية مستقرة نسبياً فمعظم الحبر سيبقى عميقاً في الجلد طيلة عمر الشخص.
    Eğer onu fahişemiz yapıp saraya götürsek ve orada kalsa, güzel olarak kalır mı? Open Subtitles فإن جعلناها مومسًا واحتفظنا بها بالقصر، فهل ستبقى جميلة؟
    Nastasya onunla kalır. Sizi eve bırakayım. Dönüşte de Rodya'ya doktor getiririm. Open Subtitles ناستاسيا ستبقى معه, وأنا سأرافقكما وأتي بطبيب له
    Odasında kalır ruhsal zırvları okumaya başlar burçlar, Zen, Hinduizm Open Subtitles بقيت في غرفتها تقرأ الزبالة الروحية.. الأبراج, والتعاليم البوذية والهندوسية...
    kalır mısın- Benimle yatar mısın? Open Subtitles هل لكِ أن تبقي هل لكِ أن تتمدّدي بجانبي؟
    Ve bu arada izin verin birşey söyleyeyim " Vegas'ta olan Vegas'ta kalır". Open Subtitles واسمحوا لي أن أقول لك شيئا. ماذا يحدث في فيغاس يظل في لاس.
    Dünyadaki tüm piramitleri bunun içine koysan, yine de içinde boş yer kalır. Open Subtitles يمكنك وضع كافة أهرامات الأرض داخل هذا المكان و سيظل به مساحات خالية
    Sadece kalabalık bitene kadar bekleyecektim. Mutlaka iyi şeyler kalır. Open Subtitles معي قطع معدنيه ولكن أردت الأنتظار, حتى يتبقى شىء جيد.
    Her zaman ölenlerden geriye onların çürüyen bedenlerinden ve kaybolan hatıralarımızdan daha dayanıklı olan bir şeyler kalır. TED هناك دائما بقايا للناس الذين هلكوا والتي تظل صامدة أكثر من أجسادهم الهشة ومن ذاكرتنا الانتقائية المتلاشية عنهم.
    Biz gideriz, onlar kalır başka kimsenin bilmesine gerek yok. Open Subtitles نحن نغادر هم يبقون لا يجب أن يعلم احد آخر
    Ve öyle bir düşünceye sahibizdir ki eğer hata yapanları tıbbın dışına sürersek, geriye güvenli bir sistem kalır. TED ولدينا فكرة لو قمنا بدفع الذين يُخطئون خارج الطب, ماذا سيتبقى لنا, غير نظام امن.
    Adınla kâfiyeli bir sözcük bulurlar ve üniversiteye dek adın öyle kalır. Open Subtitles يجدون كلمة على قافية اسمك وعندها تبقين هكذا حتى تصبحي بالجامعة
    Belki iyi günde kalır ama, kimse sonsuza kadar iyi kalmaz. Open Subtitles حسناً ربما في السراء لكن لا احد يبقي علي السراء دائماً
    Bir konak bulur, ama orda kalmasına izin vermezler bu yüzden ahırda doğurmak zorunda kalır. Open Subtitles تجد نزلاً، لكنّهم لمْ يسمحوا لها بالبقاء هناك، لذا فإنّها أجبرت على الولادة في حظيرة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد