Dediğiniz gibi, bu kalabalık, büyük bir kargaşa yaratıyorlardı,değil mi? | Open Subtitles | كما قلت هذا الحشد فعلوا الكثير من الضوضاء ؟ نعم |
Bir sineğin ise uçmak ve kalabalık içinde kaybolmak dışında hiçbir savunması yok. | Open Subtitles | لا تملك الذُبابة أي دفاع، ما عدا الطيران والتخفي في وسط الحشد العريض. |
kalabalık bir partide eğleniyormuş gibi yapmaya ihtiyaç var mı? | Open Subtitles | من يحتاج للتواجد في حشد كبير متظاهراً بقضاء وقتاً ممتعاً |
kalabalık var ve çok üzücü bir olayla karşı karşıyayız. | Open Subtitles | شركة الهاتف الصوتى. هناك حشد كبير وكثير من الحزن هنا |
Charles Haywire, kalabalık fobisi olan yabancılardan ürken bir paranoyak hastadır. | Open Subtitles | إنه يعاني من الخوف من الحشود مما يجعله يخاف من الغرباء |
Eğer bu sizin kaderiniz değilse... kalabalık sizden bir Romalı gibi onurlu davranarak... | Open Subtitles | علي اية حال,إن لم يكن هذا قدرك0 الجمهور سيعتبرونك نلت نهايتك بكل شرف |
Tam şimdi, dövüş gerçekten gerçekten güzelleşiyor ve kalabalık çıldırıyor, değil mi? | Open Subtitles | الآن، القتاليحتدم.. يحتدم بشكل طيب ، و الحشد يثار جنونهاً ، صحيح؟ |
Ağır bir hava doluştu içeri sessiz kalabalık bekliyor kararı. | Open Subtitles | الهواء ثقيل مع الحَدس مثل الحشد الساكن فى انتظار القرار |
Az önce gelen haberlere göre baş döndürücü bir kalabalık var. | Open Subtitles | الحشد ما زال يترنح من الأخبار التي سُمعت قبل ثوان قليلة |
Yarın maç var, çok kalabalık olacak ve ikinci bir barmenimiz yok. | Open Subtitles | اللعبة هي غدا، لدينا حشد كبير قادم ، وليس لدينا نادل الثاني |
İşte burada. kalabalık arasında onu ararken bana görüneceği gibi. | TED | وها هي، كما تبدو لي إذا كنت أنظر في حشد من الناس بحثًا عنها. |
Evet, eskilerin dediği gibi, iki kişinin yanında üçüncü kalabalık yaratır. | Open Subtitles | وكما يقول المثل القديم اثنان شراكة، ثلاثة حشد |
Şehir kalabalık toplaşmalara sınır getirdiğinden beri, ...şehrin her tarafında ortaya çıkar oldular. | Open Subtitles | فمنذ قامت المدينة بفرض قيود بشأن تجمعات الحشود بدؤا يظهرون بجميع أنحاء المدينة |
Kolezyumdan taşan kalabalık, son dövüşü görmek için kükreyerek akın ediyorlardı. | Open Subtitles | في كل أنحاء الكالسيوم الحشود صاحت والناس تجمعت لترى المعركة الأخيرة |
kalabalık ona destek oluyor, ama bugün onun günü değil. | Open Subtitles | الجمهور يحثه على التقدم لكن لا يبدو انه يوم حظه |
O at çeyrek milyon değerinde. - kalabalık çılgına döner. | Open Subtitles | هذا الحصان ثمنه ربع مليون و الجمهور سيجن جنونه |
Onları izleyen bir kalabalık eşliğinde iki kişi bu baloncukları yapıyordu. | TED | كان يصنعها مؤديان بالشارع يحيط بهما جمهور. |
Ve aşıklar caddede yürürken, Mısır'da ya da Tunus'ta bir kalabalık duygusal bir etkilenmeye derin bir iç içe geçişe yakalandıklarında bunu görürüz. | TED | وشاهدنا الاحباب عندما يسيرون في الشارع, حيث الجماهير في مصر وتونس اصيبو بعدوى عاطفية التداخل العميق. |
Bu sefer 21 milyonluk nüfusu ile Nijerya’nın kalabalık metropolü Logos’ta görüldü. | TED | و هذه المرة في نيجيريا، في العاصمة المزدحمة لاغوس 21 مليون نسمة |
Ama demin kalabalık yüzünden fazladan yardıma ihtiyaç olduğunu söylemiştiniz. | Open Subtitles | و لكنك قد أخبرتنى لتوك أنكم ستحتاجون المزيد من الموظفين من أجل الزحام |
Spor çılgınlığı. Sağır edici kalabalık. Herşey bir amaç için: Topu ağa sokmak. | TED | هوس الرياضة. حشود تصم الآذان. الكل لفكرة واحدة. |
Ayrıca orası çok kalabalık değil ve daha uzun sohbetler yapma imkanımız olur. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنه ليس مزدحماً جداً و ستكون لدينا فرصة أفضل لنتحدث طويلاً نعم أيها الطبيب |
53. Sk. durağında aktarma yapmak zorundaydım. Ve sabahları bulunabileceğiniz en iç karartıcı yer, çok kalabalık. | TED | حيث هناك هذان الدرجان المتحركان العملاقان. وهو مكان محبط جدا ان تكون فيه في الصباح، إنه مكتظ جدا. |
Denize çıkmaya elverişsiz ve aşırı kalabalık botlar ile, Avrupa'daki güvenli ortama kavuşabilme adına hayatlarını tehlikeye atıyorlar. | TED | أو يفرون على قوارب مكتظة وغير صالحة للإبحار، يجازفون بحياتهم بهذا الشكل فقط ليصلوا بسلام إلى أوروبا. |
Ameliyathane bayağı kalabalık olacak doğum uzmanlarından oluşan üç ekip. | Open Subtitles | سيحصل ازدحام صغير هنا، فستأتي ثلاث فرق من أخصائيي الخدّج. |
Sıralama mikroplar, iğneler, süt, ölüm, yılanlar, mantarlar, yükseklik, kalabalık, asansörler... | Open Subtitles | الجراثيم، إبر، حليب، موت ثعبان ، فطر المرتفعات، زحام ، مصاعد |
Çok kalabalık olduğundan sürekli biri çarpıyordu. | Open Subtitles | كنت أرتطم بالناس في كل مرة لأن المكان كان مزدحما |