| Küçük şirin kasabamızda kalmaktan... memnun olup olmadığınızı merak etmiştim. | Open Subtitles | ...لقد كنت اتسائل هل أستمتعت بالبقاء في مديتنا الصغيرة ؟ |
| Şu son bir kaç ayda, senin yanında kalmaktan öyle mutluyum ki. | Open Subtitles | لقد كنت سعيدة حقاً بالبقاء معك خلال هذه الأشهر القليلة الماضيه |
| Tipik röntgenciler pasiftir ve seyirci olarak kalmaktan hoşlanırlar. | Open Subtitles | بالعادة مسترقو النظر ليسوا خطيرين و يقنعون بالبقاء كمتفرجين |
| Fakat en çok, bir dövüşte ölmektense sakat olarak kalmaktan korkuyorum. | Open Subtitles | لكني أخاف أكثر من بقائي عاجزاً بعد انتهاء المعركه |
| Senin etrafımda bir şeyler tasarlamanın korkusuyla evimde kalmaktan başka mı? | Open Subtitles | بجانب بقائي في منزلي خشية أن أصادف شيئاً تكون أنت قد صممته؟ |
| İyi. Burada sıkışıp kalmaktan bıkıp usanmıştım. | Open Subtitles | هذا جيد، لقد سئمتُ المكوث هنا وسط اللامكان |
| Yalnız kalmaktan mı korkuyorsun? | Open Subtitles | هل خائفة من أن تكوني وحيدة أو شيء كهذا؟ |
| Babanı kontrol etmek için tek başına kalmaktan korkmuyor musun? | Open Subtitles | إذن أنتِ لستِ خائفة من البقاء لوحدك لتسيطري على والدك؟ |
| Çünkü kardeşim yalnız kalmaktan korkuyor.... 'Juni'ye dikkat et. | Open Subtitles | أتشاطر معه الغرفة لأنه يخاف من البقاء وحيداً |
| Ben diğer insanlarınkiyle uğraşırken üç çocuğumuzla evde kalmaktan mutlu olacak biri. | Open Subtitles | شخص ما يكون سعيد بالبقاء بالبيت مع ثلاثة اطفال بينما انا اهتم بالاشخاص الاخرين |
| Görünen o ki yeni üyemiz evde kalmaktan daha mutlu oluyor. | Open Subtitles | في أكثر الشهور سخونة ؟ يبدو أنك مجند جديد ستكون أكثر سعادة بالبقاء في المنزل |
| Takımımla birlikte kalmaktan başka seçeneğim yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي خيار وهذا لا يخص رغبتي بالبقاء مع الفريق... |
| Başka bir yerde kalmaktan mutlu olurum. | Open Subtitles | سأكون سعيداً بالبقاء في أي مكان آخر |
| Evet, hakkını sessiz kalmaktan yana kullanıyor. | Open Subtitles | أجل، إنّه يطالب بحقة بالبقاء صامتا |
| Güle güle. Ben, Bayan Foster'ın yakınında kalmaktan mutluyum. | Open Subtitles | -حسناً , أنا سعيد بالبقاء بالقرب من السيّدة (فوستر ). |
| Öyle konusunca seninle yalniz kalmaktan korkuyorum. | Open Subtitles | لا تجعلني اخاف من بقائي وحيداً معك |
| Çünkü yalnız kalmaktan daha da çok korkuyorum. | Open Subtitles | لأني خائفة أكثر من بقائي لوحدي. |
| - Burada kalmaktan daha mı tehlikeli? | Open Subtitles | أكثر خطورة من بقائي هنا ؟ |
| Aynı yerde kalmaktan memnunum. | Open Subtitles | احب المكوث في مكان واحد. |
| Carmen evde kalmaktan korktu ben de onları bir otele yerleştirdim. | Open Subtitles | كارمن) كانت خائفة من المكوث في المنزل) لذا، حجزت لهما غرفة في نزل |
| Yalnız kalmaktan korkmana gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليكِ الخوف من أن تكوني وحيدة |
| Yalnız kalmaktan korkmana gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليكِ الخوف من أن تكوني وحيدة |
| Ve bizim için hayatta kalmaktan daha önemli bir şey olmadığı için, bütün o verilerin ilk durağı amigdala adı verilen, temporal lopun eskiden kalma bir kıymığıdır. | TED | ولأن لا شيء أهم لدينا من البقاء ، وأول من يحلل كل تلك المعلومات هو جزء قديم في الفص الدماغي يدعى اللوزة |
| Yalnız kalmaktan bahsetmişken Tess'le aranız nasıl? | Open Subtitles | بالحديث عن البقاء وحيداً كيف حالك أنت وتيس ؟ |