Tina, doğrusu burada tam bir Katy Perry ve Lady Gaga karışımı var. | Open Subtitles | الحقيقه هي تينا نحن خليط قوي من كاتي بيري و ليدي غاغا هنا |
Polyester pamuk karışımı bir süveter ölümcül bir sporu nasıl engelleyecek? | Open Subtitles | أيّ ما مانع سيشكله خليط البولي إستر والقطن ضد أبواغ قاتلة؟ |
Bu aslında mısır nişastası, kırmızı gıda boyası ve çikolata şurubu bir karışımı. | Open Subtitles | في الواقع إنه خليط من نشاء الذرة، ملون طعام أحمر، و صلصة شوكولاتة |
Savaş başlığı kırılırsa havayla temas edip karışımı ateşler bu da sözde eritilmiş kayaya sarılan zırhı paramparça eder. | Open Subtitles | حسناً , عندما يتحطم الرأس الحربي الأتصال مع الهواء سيشعل الخليط ينبغي أن نفكك الدرع ونحتمي من الصخور المنصهره |
Toksik tarama, kanında alkol ve metamfetamine karışımı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | تحاليل الدم تبين مزيج من المخدرات و الكحول في دمائها |
yatıştırılamaz bir iyimselik, tevazu ve gözüpekliğin garip bir karışımı vardı. | TED | تفاؤل لا هوادة فيه خليط غريب من التواضع والجرأة |
Ve sonunda, iki tarafın karışımı olan bir okuldaydım. | TED | وفي النهاية، وجدت نفسي في مدرسة فيها خليط. |
Çocukluğumu kaçış ve tahammülün bir karışımı olarak geçirdim. | TED | لقد نجوت من تلك الطفولة عبر خليط من التجنب و الإحتمال |
Her yeni doğan bir kar tanesi gibi tektir. Biyoloji, soy ve gizemin eşsiz bir karışımı. | TED | كان كل مولود جديد مثل ندفة ثلج وحيدة، خليط لا مثيل له في علم الأحياء والأصل العرقي والغموض. |
Biz, hepimiz, en eski hidrojen ve helyum karışımı, çok uzun bir süre boyunca evrim geçirip, nereden geldiğini sorgulamaya başladığında olanız. | TED | نحن ، جميعنا ، خليط أساسي من الهيدروجين والهيليوم والذي تطور بمرور الزمن لدرجة أنه بدأ يطرح أسئلة عن كيفية وجوده. |
Newton'un eski çalışmalarından, güneş ışığının farklı renklerin karışımı olduğu biliniyordu. | Open Subtitles | من عمل نيوتن القديم كان معروفا أن ضوء الشمس خليط من ألوان مختلفة |
Oksijen-helyum karışımı bize aşağıda sekiz dakika yeter. | Open Subtitles | خليط الأوكسجين مع الهليوم.. سوف يمنحنا ثمان دقائق.. |
Üstünü çevir ve yüksek konsantrasyonlu nitrik ve hidroklorik asit karışımı. | Open Subtitles | قم بتدوير رأسه سينتج خليط مُركز من حمض النيتريك والهيدروكلوريك |
Fransızca ve Latince karışımı garip bir lisanla konuşuyor. | Open Subtitles | يتكلم خليط من اللاتينية والفرنسية القديمة |
Senin o "su" dediğin şey, özel bir amaretto ve brendy karışımı. | Open Subtitles | ما تعتبره ماءاً هو خليط خاص من الأماريتو والبراندي، |
Sha ve Rachel yeteneklerinin ve tecrübelerinin karışımı yüzünden değil, onların sayesinde bu harika fikirle çıkageldiler. | TED | أتى شا ورايتشل بهذه الفكرة الفريدة من نوعها ليس على الرغم من بل بسبب الخليط الإنتقائي لمهاراتهم وخبراتهم. |
Krillitaneler de aynısı. Onların da fethettikleri ırkların bir karışımı. | Open Subtitles | هذا هو حال الكريليتين، فهم مزيج من الأجناس التي غزوها |
Güneş, rüzgar ve jeotermal enerjinin bir karışımı. | Open Subtitles | الشبكة تعمل بخليط من الطاقة الشمسية وطاقة الرياح وطاقة الحرارة الجوفية |
Bu tabakadaki bileşenlerin net karışımı türe özgüdür. | TED | المزيج الدقيق من المركبات في هذه الطبقة هو خاص بنوع معين. |
Bunun sidik ve mürekkep karışımı berbat bir sahtekarlık olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | السحري و أستطيع أن أقول لك أنه لا شيء سوى حيلة رديئة جداً مصنوعة من بول مخلوط بحبر |
Ben hep rüyanın ve gerçekliğin karışımı olan bir film yapmak istemiştim. | Open Subtitles | لقد أردت دائما أن أصنع فيلم ممزوج بين الواقع و الأحلام. |
Ben katılırım. Hilelerin ve maskelerin bir karışımı bu. Gülümse. | Open Subtitles | أنا أحضرها، إنها مزيجٌ ما بين التظاهر وارتداء الأقنعة |
Daha güçlü lekeler için de yarı yarıya mavi ispirto ve su karışımı kullanırım. | Open Subtitles | بالتأكيد للبقع العنيده ..اُعدُ مزيجاً من |
Tüm istihbarat gösteriyor ki kendisi güzellik, zeka ve tutkunun ölümcül bir karışımı. | Open Subtitles | جميع المعلومات التي لدينا تقول بأنها صابحةُ تركيبة قاتلة من الجمال، والعقل والطموح. |
Tamam, bana "kılıç bebek bakıcılığı" eklemek istediğiniz ve benim yapılacaklar listesi bitmeyen asla "karışımı vanquishing iksir" . | Open Subtitles | حسناً ، إذاً تريدينني أن "أضيف "مجالسة السيف و "خلط جرع القهر" للائحتي الغير منتهية |
Kokteyl, sentetiklerle organiklerin mutlu bir karışımı. | Open Subtitles | حسناً ، إنها كوكتيل وجبة سعيدة من مواد مُصطنعة وطبيعية |
karışımı ne kadar ciddi bir şekilde hazırladıklarını hatırlıyorum | TED | وأذكر كيف أنهم كانوا يغلون الخلطة السامة |
Jay, yeni filmin aksiyon ve komedinin bir karışımı olacak. | Open Subtitles | فيلمي الجديد هو دمج بين الأكشن والكوميديا |
CIA'in yeni bir yoğurt karışımı bulmasına heyecanlanmadığımdan değil, sadece bilmiyorum. CIA'in ilk babamı bulacağını umuyordum. | Open Subtitles | تبحث عن خلطة مثلجات جديدة أنا فقط أتمنى أن يجدوا أبى أولاً |