ويكيبيديا

    "keder" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الحزن
        
    • حزن
        
    • بالحزن
        
    • الأسى
        
    • والحزن
        
    • الحُزن
        
    • الآسى
        
    • أسى
        
    • الأحزان
        
    • حزني
        
    • واليأس
        
    • للحزن
        
    • بالحزين
        
    • ولا خلال الدموعِ
        
    • هموم
        
    Hareket edemeyen keder dağları vardır, biz öyle yada böyle orada olacağız. TED هنالك جبال من الحزن لن تتحرك, وبطريقة أو بأخرى, سنركع جميعا هناك.
    Biliyorum ve ben de hayatını keder içinde geçirmesini istemiyorum. Open Subtitles أعلم، وأنا لا أريد لها أن تقضي حياتها في الحزن.
    1577'de doğmuş olan Robert Burton, tüm yaşamını kedere neden olan şeyler ve de keder deneyimi üzerinde araştırma yaparak geçirdi. TED روبرت بورتون، ولد سنة 1577 قضّى حياته يجرّب ويبحث عن أسباب الحزن.
    Bu bir tür şok ya da gecikmeli keder veya bir karalama değil. Open Subtitles لست في حالة صدمة أو حزن ارتجاعي ، أو أياً يكن ما تخطه
    13 masum insan öldürülmüştü, sevdiklerini keder ve travma içinde bırakarak. TED قُتِل ثلاثة عشر من الأبرياء، تاركين مُحبينهم في حالةٍ من الحزن والأسى.
    keder boşlukta olmaz, diğer tüm duyguların yanındadır ve onlarla karışır. TED لا يحدث الحزن في الفراغ، يحدث جنبًا إلى جنب وخُلطة مع جميع المشاعر الأخرى.
    Diğer tarafta, ölüm hakkında daha çok konuşursak, keder çevresinde hissettiğimiz duygularla ilgili daha rahat olacağız. TED وعلى الجانب الآخر، لو تحدثنا أكثر عن الموت، سنصبحُ أكثر راحةً مع العواطف التي نعيشها نحو الحزن.
    seni, pişmanlık ve keder duygularıyla geçireceğin ömür boyu sürecek bir hapis cezasına mahkûm ederiz. Open Subtitles بالسجن الأبدي أن تأكلي خبز الحزن و أن تشربي ماء العذاب
    Acı ve keder yere batacak, ve her şey yenilenecek... çünkü Tanrının oğlu dirildi. Open Subtitles سيدفن الالم و الحزن فى الارض و سيكون كل شئ جديدا لأن ابن الرب قد قام من الموت
    Ama bazen, çok kötü bir şey olduğunda... büyük bir keder de taşınırdı ve ruh rahat edemezdi. Open Subtitles لكن احيانا يحدث ما هو سيىء جدا انة هذا الحزن الرهيب الذى يحملة معة بحيث لاتستطيع روحة الارتياح
    Öfkeden çok keder vardı yüzünde. - Soluk mu renkli miydi yüzü? Open Subtitles كان منظره قريب الى الحزن من منه الى الغضب
    Acı ve keder hepsi karıştı, suçluluk duygusunun en iyi parçası. Open Subtitles ممزوجة بكل الالآم و الحزن, شعور لذيذ بالذنب
    Yani, hayatım boyunca cenaze gördüm ama hiç o kadar keder görmemiştim. Open Subtitles أقصد، أنّني شاهدتُ جنائز كثيرة طيلّة حياتي، لكننّي لم أرَ هذا الحزن من قبل،
    Bu sürünün tuhaf bağırışlarında duyduğumuz acaba şu an keder dediğimiz duygu mu? Open Subtitles هل كان هذا بداية ما نعرفه اليوم بأنه الحزن ؟ ذلك الذي بإمكانك أن تسمعه من خلال نداءات المجموعة الغريبة هذه ؟
    Bak, eğer sana ya da annene herhangi bir keder yaşattımsa üzgünüm. Open Subtitles انظري، متأسف لو كنت سببت أي حزن لك أو لأمك
    Kendi hareketlerinin doğuracağı suçluluk ve keder duygusunu dindirdi. Open Subtitles القوَّة للتَخْدير أيّ حزن أَو ذنب سببها أعمالِه الخاصةِ.
    Plastik bir poşet rüzgara yakalandığında keder veya umut hisseder mi? Open Subtitles عندما يطير كيس يبلاستيكي في الرياح هل يشعرك بالحزن أو الأمل؟
    Sekreterinle yatınca insanı bir nebze de olsa keder kaplar. Open Subtitles هذا هو القدر من الأسى الذي ستعطيه من اجل مساعدتك
    Gösteri yaptıkları her yerde sadece keder ve zarar bırakırlardı. Open Subtitles كانوا يتركون آثاراً من الدمار والحزن أينما كانوا يؤدون عروضهم
    Eğer sonsuz mutluluk mu yoksa sonsuz keder mi diye sorsalardı, her zaman kederi seçerdim. Open Subtitles إذَا اضطُرِرِت لِلإختِيَار بَين السَعادَة القُصوَى والحُزن الشَدِيد سَأختَار دَائِماً الحُزن
    Çileden bilgelik doğar... öldürmek sadece keder getirir. Open Subtitles "تأتي الحكمة خلال المعاناة" "القتل لا يجلب سوى الآسى"
    "Öyle tatlı bir keder ki ayrılık yarın olana dek iyi geceler diyeceğim ben artık.” Open Subtitles "الفراق أسى حلو، فسأقول لكم طابت ليلتكم إلى أن يحين الغد"
    Beni göremeyen kardeşimle acı ve keder dolu 5 yılım oldu. Open Subtitles وأنا 5 سنوات من الأحزان ومن المعاناة مع شقيقتي التي لا تستطيع رؤيتي
    keder sürecimde kendimi geliştirmemi sağlayan olanaklara sahibim. TED لدي الإمكانيات لأخطو للأمام في وقت حزني.
    "Sonuç olarak bugün acı ve keder dolu bir dünyada yaşıyoruz." Open Subtitles "ونتج عن هذا أننا نعيش الآن في عالم من الألم واليأس."
    Hayat,bitmek tükenmek bilmez keder feryadında yükselen anlık bir kahkahadan ibarettir. Open Subtitles الحياة ليست سوى انفجار الضحك العرضى مرتفعا فوق النحيب اللامتناه للحزن
    # Sana da minik keder dediler Open Subtitles ♪ وهم يلقبونك بالحزين
    bazen neşe bazen keder" Open Subtitles خلال الإبتساماتِ ولا خلال الدموعِ
    Şimdi çok mesudum, önümde keder yok. Open Subtitles " أنا سعيد الآن لا هموم في المساء "

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد