"Kochi nasıl?" diye bile sormadı. Ama onun asıl kişiliği böyle. | Open Subtitles | لكنه لم يسئل عن كوشي لكن يبدو ان هذه هي شخصيته الحقيقية |
Davanın stresi, vurulmuş olmanın getirdiği travma Jack'in kişiliği. | Open Subtitles | ضغط القضية ، الصدمة إطلاق الرصاص عليه ، شخصيته |
Çoğu insan psikolojik değerlendirmenin kişiliği değerlendirmek için olduğunu sanar. | Open Subtitles | معظم الناس يعتقدون أن الإختبار النفسى تم تصميمه لتقييم الشخصية |
Bir başka deyişle, hamurun kişiliği ve karakteri fırıncının uzun uzun bakışları altında gelişiyor. | TED | بمعنى آخر .. ان الشخصية والقوام ينموان في العجينة تحت اشراف الخباز بنفسه |
Her buzdağının kendine özgü bir kişiliği vardır. | TED | كل كتلة جليدية متحركة لها شخصيتها الخاصة. |
Güçlü bir kişilik, zayıf bir kişiliği bulur ve bunu kullanır. | Open Subtitles | شخصيّة قويّة تجد شخصيّة ضعيفة وتستفيد منها |
Gittikçe şansı güzelleşti, ama kişiliği değişmedi. | Open Subtitles | أخذ حظّه يتجه نحو الأحسن، لكن شخصيته بقيت نفسها |
Onunda kişiliği bir günde mi değişti? | Open Subtitles | أيمكنك أن تقول أن شخصيته تغيرت فجأة أيضاً؟ |
Bu bir işi olabileceğini, ama kişiliği yüzünden ofis ortamında insanlarla çalışamayacağını gösterir. | Open Subtitles | هذا يشير الى انه موظف ولكن شخصيته لن تسمح له بأن يعمل عن قرب مع الآخرين في مكتب |
Öncelikleri farklı olabilir ama kişiliği apayrı bir konu. | Open Subtitles | حسنا، قد تكون أولوياته مختلفة لكن شخصيته في كون آخر تماماً |
Birincisi, hiç kimse kişiliği psikopatolojik olarak tanımlamadı... | Open Subtitles | فى المقام الأول ، لم يحدد أحد من قبل هذه الشخصية باعتبارها حالة مرضية نفسية |
Bir pilicin iyi kişiliği; olsa olsa tüm cinsel arzuları... karşılayabilecek taş gibi bir vücut... gerektiğinde bir fahişe gibi arzulu olabilmek... ve en önemlisi boktan ağzını kapalı tutabilmektir. | Open Subtitles | الشخصية الجيدة تتكون من فتاة بجسم جيد والتي تقوم بإشباع كل الرغبات الجنسية من غير أن تكون هائجة جنسيا عن الحد المطلوب |
kişiliği olan bir takım daha yetenekli bir takımı yenmenin yolunu bulacaktır. | Open Subtitles | الفريق ذو الشخصية الاقوى يجد الطريق ليهزم الفريق ذو الموهبة الافضل |
Tüm kişiliği var pis duygular dışında. | Open Subtitles | كُلّ الشخصية بدون أيّ تلك العواطفِ الملخبطةِ. |
Bu bana kişiliği hakkında merak ettiğimden çok fazlasını anlatıyor. | Open Subtitles | و هذا يخبر بالكثير عن شخصيتها فيما يعنينى |
kişiliği düşünülürse bu pek de mümkün değil. | Open Subtitles | هذا لا يبدو عملياً تماماً أن تعطيها شخصيتها |
- Ne? Büyük ihtimalle liseye kadar güzel değildi. Bu yüzden de kişiliği gelişti. | Open Subtitles | ربما لم تكن جميلة حتى المدرسة الثانوية ثم تطورت شخصيتها للضرورة |
kişiliği değerlendirerek auranın niteliğini belirleyebildiğim bir metot geliştirdim. | Open Subtitles | إلّا أنّي ابتكرتُ طريقتي الخاصّة لتحديد نوعيّة الطاقة اعتمادًا على شخصيّة الخصم. |
Bu salonda 600 kişi varmış gibi görünebilir; ama aslında çok daha fazla kişi var burada çünkü her birimizin çok sayıda farklı kişiliği var. | TED | تبدو هذه الغرفة وكأنها تحوي 600 شخص ولكن في الحقيقة يوجد اكثر من هذا العدد لان كل واحد منا يملك عدة شخصيات في نفسه .. |
kişiliği yok ama her türlü duyusal veriyi işleme yeteneğine sahip. | Open Subtitles | ليس لديها شخصيه ولكنها قادرة على تحليل جميع أنواع المدخلات الحسية |
En azından kişiliği bozulmamış. | Open Subtitles | إرجع إلى غابتك. على الأقلّ شخصيّته لم تُصب. |
Sahtekâr bir kişiliği olsa aldırmam ama bir sınır da koymam gerekir. | Open Subtitles | لا أمانع أن أكون شخصية زائفة لكن عليّ أن أتحقق من الأمر |
Hayattaki tüm engelleri aşan küçük ama kişiliği büyük olan bir araba. | Open Subtitles | إنها سيارة صغيرة بشخصية كبيرة يمكنها تحمل أي شيء ترميه الحياة بإتجاهك |
Büyük bir gülümsemesi var. Büyük bir kişiliği var. | TED | هي تملك ابتسامة كبيرة .. وشخصية رائعة |
Ağır bir travma, kişiliği parçalayıp iki farklı kişiliğe bölünmesini tetikleyebilir. | Open Subtitles | فالصدمة الشديدة يمكن أن تفصل الشخصية الواحدة إلى شخصيتين مختلفتين |