"kişiliği" - Translation from Turkish to Arabic

• شخصيته
• الشخصية
• شخصيتها
• شخصيّة
• شخصيات
• شخصيه
• شخصيّته
• شخصية
• بشخصية
• يملك
• وشخصية
• شخصيتين

"Kochi nasıl?" diye bile sormadı. Ama onun asıl kişiliği böyle.
لكنه لم يسئل عن كوشي لكن يبدو ان هذه هي شخصيته الحقيقية

Davanın stresi, vurulmuş olmanın getirdiği travma Jack'in kişiliği.
ضغط القضية ، الصدمة إطلاق الرصاص عليه ، شخصيته

Çoğu insan psikolojik değerlendirmenin kişiliği değerlendirmek için olduğunu sanar.
معظم الناس يعتقدون أن الإختبار النفسى تم تصميمه لتقييم الشخصية

Bir başka deyişle, hamurun kişiliği ve karakteri fırıncının uzun uzun bakışları altında gelişiyor.
بمعنى آخر .. ان الشخصية والقوام ينموان في العجينة تحت اشراف الخباز بنفسه

Her buzdağının kendine özgü bir kişiliği vardır.
كل كتلة جليدية متحركة لها شخصيتها الخاصة.

Güçlü bir kişilik, zayıf bir kişiliği bulur ve bunu kullanır.
شخصيّة قويّة تجد شخصيّة ضعيفة وتستفيد منها

Gittikçe şansı güzelleşti, ama kişiliği değişmedi.
أخذ حظّه يتجه نحو الأحسن، لكن شخصيته بقيت نفسها

Onunda kişiliği bir günde mi değişti?
أيمكنك أن تقول أن شخصيته تغيرت فجأة أيضاً؟

Bu bir işi olabileceğini, ama kişiliği yüzünden ofis ortamında insanlarla çalışamayacağını gösterir.
هذا يشير الى انه موظف ولكن شخصيته لن تسمح له بأن يعمل عن قرب مع الآخرين في مكتب

Öncelikleri farklı olabilir ama kişiliği apayrı bir konu.
حسنا، قد تكون أولوياته مختلفة لكن شخصيته في كون آخر تماماً

Birincisi, hiç kimse kişiliği psikopatolojik olarak tanımlamadı...
فى المقام الأول ، لم يحدد أحد من قبل هذه الشخصية باعتبارها حالة مرضية نفسية

Bir pilicin iyi kişiliği; olsa olsa tüm cinsel arzuları... karşılayabilecek taş gibi bir vücut... gerektiğinde bir fahişe gibi arzulu olabilmek... ve en önemlisi boktan ağzını kapalı tutabilmektir.
الشخصية الجيدة تتكون من فتاة بجسم جيد والتي تقوم بإشباع كل الرغبات الجنسية من غير أن تكون هائجة جنسيا عن الحد المطلوب

kişiliği olan bir takım daha yetenekli bir takımı yenmenin yolunu bulacaktır.
الفريق ذو الشخصية الاقوى يجد الطريق ليهزم الفريق ذو الموهبة الافضل

Tüm kişiliği var pis duygular dışında.
كُلّ الشخصية بدون أيّ تلك العواطفِ الملخبطةِ.

Bu bana kişiliği hakkında merak ettiğimden çok fazlasını anlatıyor.
و هذا يخبر بالكثير عن شخصيتها فيما يعنينى

kişiliği düşünülürse bu pek de mümkün değil.
هذا لا يبدو عملياً تماماً أن تعطيها شخصيتها

- Ne? Büyük ihtimalle liseye kadar güzel değildi. Bu yüzden de kişiliği gelişti.
ربما لم تكن جميلة حتى المدرسة الثانوية ثم تطورت شخصيتها للضرورة

kişiliği değerlendirerek auranın niteliğini belirleyebildiğim bir metot geliştirdim.
إلّا أنّي ابتكرتُ طريقتي الخاصّة لتحديد نوعيّة الطاقة اعتمادًا على شخصيّة الخصم.

Bu salonda 600 kişi varmış gibi görünebilir; ama aslında çok daha fazla kişi var burada çünkü her birimizin çok sayıda farklı kişiliği var.
تبدو هذه الغرفة وكأنها تحوي 600 شخص ولكن في الحقيقة يوجد اكثر من هذا العدد لان كل واحد منا يملك عدة شخصيات في نفسه ..

kişiliği yok ama her türlü duyusal veriyi işleme yeteneğine sahip.
ليس لديها شخصيه ولكنها قادرة على تحليل جميع أنواع المدخلات الحسية

En azından kişiliği bozulmamış.
إرجع إلى غابتك. على الأقلّ شخصيّته لم تُصب.

Sahtekâr bir kişiliği olsa aldırmam ama bir sınır da koymam gerekir.
لا أمانع أن أكون شخصية زائفة لكن عليّ أن أتحقق من الأمر

Hayattaki tüm engelleri aşan küçük ama kişiliği büyük olan bir araba.
إنها سيارة صغيرة بشخصية كبيرة يمكنها تحمل أي شيء ترميه الحياة بإتجاهك

Büyük bir gülümsemesi var. Büyük bir kişiliği var.
هي تملك ابتسامة كبيرة .. وشخصية رائعة

Ağır bir travma, kişiliği parçalayıp iki farklı kişiliğe bölünmesini tetikleyebilir.
فالصدمة الشديدة يمكن أن تفصل الشخصية الواحدة إلى شخصيتين مختلفتين