Geçen hafta konuştuğum kasabaya kıyasla bu kasaba birkaç ışık yılı önde. | Open Subtitles | عموما هذه المدينة متقدمة كثيراً مقارنة مع التي تحدثت عنها الأسبوع الماضي |
Çünkü kuzey yarımkürede konuştuğum sinemaya giden insanlar bunu hissediyordu. | TED | لان الاشخاص الذين تحدثت اليهم في قسم الكرة الارضية الشمالي عندما كانوا يذهبون الى السينما , كانوا يشعرون بذلك |
Ve bazı konuştuğum insanlar hayatlarında hiç film seyretmemiş ya da sinemaya gitmemiş olanlar bunu aynı şekilde algılamıyorlar. | TED | وبعض الاشخاص الذين تحدثت معهم الذين لم يذهبوا الى السينما او المسرح لم يشعروا بذات الشعور كما أولئك |
Aynı adam, aynı sarhoş noel baba, yani binanın çatısında konuştuğum adam. | Open Subtitles | نفس الشخص، بابا نويل السكران الشخص الذي تكلمت معه على سطح المبنى |
konuştuğum herkes onun fabrikadaki patlamada öldüğünü düşünüyor. | Open Subtitles | كلّ من تحدّثتُ إليه يعتقد أنه ميّت، لقي حتفه في إنفجار المصنع |
Bu kadar kafam karışık konuştuğum için bağışlayın ama bütün bunlar birden beni çarptı. | Open Subtitles | اعذرني على حديثي في مثل هذا الأسلوب المرتبك لكن كل هذا داهمني فجأة |
Evet, konuştuğum birinin önerisi üzerine... 100.000 dolarlık bir avans var. | Open Subtitles | كنت أتحدث للتوّ مع أحدهم هناك دفعة مقدمة بمائى الف دولار |
konuştuğum birine göre, aşkınlık sanat görmekten doğdu. | TED | بالنسبة لشخص تحدثت إليه، تأتي الفائقية من رؤية الفن |
TED'de konuştuğum ve prototipi gösterdiktan sonra 3 yıl içinde bir fikir olmaktan çıkıp gerçek bir dizüstü bilgisayar oldu. | TED | إذاً قبل ثلاث سنوات منذ أن تحدثت في تيد وعرضت النموذج، تحول الأمر من فكرة الى كمبيوتر محمول حقيقي. |
Fakat konuştuğum pek çok insan başaramadı. | TED | لكن لم يكن العديد من الذين تحدثت إليهم كذلك. |
İyi haber ise, konuştuğum tüm araştırmacıların söylediklerine göre okyanustaki gürültü hakkında nispeten kolay bir şeyler yapılabilir. | TED | الأخبار السّارة، كما علمت من كل الباحثين الذين تحدثت معهم، هو أنّه بوسعنا فعل أمرٍ بسيط نوعًا ما بشأن ضوضاء المحيط. |
O bir çok şeyi daha evvel okuduğum veya konuştuğum insanlara nazaran daha kısa şekilde söylerdi. | TED | قال الكثير عبر القليل أكثر من أي إنسان قرأت له أو تحدثت معه |
Ben bunun için geldim, konuştuğum biçimimden özür dilemek için. | Open Subtitles | وهذا هو السبب جئت به، للاعتذار على الطريقة التي تحدثت بها. |
Sen. Babam. Beni sadece yersiz konuştuğum için süren kişi. | Open Subtitles | أنت أبي الذي نفاني فقط لأني تكلمت في غير دوري |
İşte buna çok şaşırdım konuştuğum bütün şerifler fark etmiş çünkü. | Open Subtitles | هذا يجعلني أستغرب، على غرار استغراب جميع الضباط الذين تكلمت معهم |
Bu suç mahalinde konuştuğum rodi. | Open Subtitles | إنّه أحد المُتنقلين مع الفرقة الذي تحدّثتُ معه في مسرح الجريمة. |
Bana yaptığına bir bak. Hem de sadece biriyle konuştuğum için. | Open Subtitles | أنظري ماذا فعلت بي لمجرد حديثي مع شخص ما |
konuştuğum yetkililer senin buradaki mini işletmenden daha uzun erişime sahip. | Open Subtitles | أتحدث أن كان لديكَ صلة مع السُلطات من أعمالك البسيطة هُنا |
Onunla konuştuğum zaman sanki beni anladığını hissediyorum. | Open Subtitles | عندما أتكلّم معها، أشعر تقريباً بأنّها تفهم ما أقوله. |
Kaçtım, çünkü polislerle konuştuğum görülürse işim biter. Azizler muhbir konusunda paranoyak oldular. | Open Subtitles | هربتُ لأنني سأكون بعداد الأموات إن رآني أحد أخاطب الشرطة، فالعصابة تشك بوجود مخبرين الآن |
konuştuğum adam korktuğumu söyledi. | Open Subtitles | تَكلّمتُ مع هذا الرجلِ وهو يَقُولُ بأنّني أصبحتُ خائفاً. |
Onlarla konuştuğum süre boyunca yanımdaydınız. | Open Subtitles | لا تشير فقط لوعي علاقات لكن ايضاً تستدل |
Onunla konuştuğum zaman, sanki başka birine tutulmuş izlenimine kapıldım. | Open Subtitles | عندما تكلّمت معها، جاءني الشعور هي تميل لرجل آخر. |
Hakkında konuştuğum anlaşılmışlık hissini tecrübe etmiş olablirsiniz. | TED | قد يكون لديكم تلك التجربة التي تحدثتُ عنها فيما يتعلق بشعوركم بالادراك. |
konuştuğum kurtarma görevlilerine göre bu ağaç yüz yaşında olabilir ve görünüşe göre köküne kadar çürük. | Open Subtitles | طبقاً لكلام فريق الإنقاذ عمر هذة الشجرة يبدو أكثر من 100 عام مجوفة من الداخل حتى القاع |
Neyse, geçen gece partide konuştuğum o itfaiyecileri hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتعرفي مُقاتلوا النيران الذي كنت اتحدث اليهم في الحفلة بالأمس؟ |
Ülkem ve bugün konuştuğum tüm dünya liderleri adına... bu gezegen üzerindeki... tüm yetkilerimi... ve gezegenimizin kontrolünü... | Open Subtitles | بأسم دولتى و بأسم كل قواد العوالم الأخرى الذين تشاورت معهم اليوم |
Bir süre sonra ismimde olduğunu keşfettim. konuştuğum kelimelerde de vardı. | Open Subtitles | منذ قريب وجدته فى أسمى لقد كان فى الكلمات التى أنطق بها |