kuralların ne olduğunu ya da bunun nasıl işlediğini tam olarak bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف بالضبط ما هي القواعد أو كيف يسير هذا الأمر |
Bizim sizlerden emin olmanızı istediğimiz, filtrelerden geçenlerin kararlaştırılmasında kuralların görünebilecek kadar şeffaf olması gerekmesidir. | TED | نريد أن نتيقن أنها شفافة بما فيه الكفاية لتسمح لنا برؤية ما القواعد التي تحدد ما الذي يعبر المرشحات. |
Bütün yolların nerede, kuralların ne olduğunu ve nereye gittiğinizi bilmek zorundasınız. | TED | يجب أن تعرف أين تقع جميع الطرق ما هي القواعد وأين أنت ذاهب |
Gece görüntüsüne dönersek, Çin'de kuralların çarpıcı bir şekilde değişmesine neden olan sürece dair bir ipucuna sahip olabiliriz. | TED | إذا عدنا إلى خريطة الليل ، يمكنك رؤية دليل العملية التي أدت إلى تغيير جذري في القوانين في الصين. |
Ama bana göre, şu anda yaşadığın şeyler kesinlikle bu kuralların olma sebebi. | Open Subtitles | لكني إلي , ما تمر به الآن هي السبب لم هذه القوانين اُنشئت |
Senin kuralların, benim desteğim ve sıfır bürokrasi. | Open Subtitles | قواعدك الخاصة,دعمى الخاص, لا خطوط حمراء. |
Sadece kendi kuralların olduğu anlamına gelir. | Open Subtitles | هذا يعني فقط أن لديك كتاب قوانينك الخاص. |
Makine öğrenimi ise kuralların tekrar yazılmasıdır. | TED | وتعلم الآلة عبارة عن إعادة كتابة القواعد |
Duruma özgün, tek seferlik kuralların da farklı toplumlar üzerinde özgün etkileri vardır. | TED | وفِي مجتمعٍ متنوّعٍ، فإن القواعد المعلنة تحمل قوة خاصة. |
Başkan bu kuralların ne kadar iyi çalıştığını gördü. | TED | وشاهد الرئيس كيف ان هذه القواعد تعمل بشكل جيد. |
kuralların buradan itibaren birbirimizi tanımadığımızı söylediğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت ان القواعد تقول اننا غرباء هنا من الان فصاعدا |
Dikkat et! Seni dışarı fırlatacaklar. kuralların sana karşı olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | إنتبه ، سيرمونك خارج الحلبة انت تخالف القواعد |
- Haydi oradan! - Sen saklanıyorsun... kuralların ve tüzüklerin arkasına saklanıyorsun. | Open Subtitles | أنت تختبيء، تختبيء خلف القواعد و اللوائح |
Genç bir tilki kuralların hep çiğnenmek için olduğunu düşünür. | Open Subtitles | الثعلب الصغير يجب أن يعلم القوانين دوماً حتى يُمكنه كسرها |
Bu kuralların henüz ne olduğunu bilmiyoruz, ancak bu da peşinde olduğumuz şey zaten. | TED | نحن لا نعرف ما هي تلك القوانين بعد، ولكن هذا ما نبحث عنه. |
Bu demokrasi konusu ve bu işleyen kuralların her birini herhangi bir haberde görebilirsin. | TED | تلك هي قضية الديموقراطية، وتستطيعون رؤية كل هذه القوانين تعمل في أي قصة إخبارية. |
Çünkü bu kuralların anlamı, şirketler rekabetin altını kazmamak için kendi güçlerini kötüye kullanamamasıdır. | TED | لأن هذه القوانين تعني أن الشركات لا تستطيع استخدام سلطتها لتقويض المنافسة. |
Bu kurllar dahilinde çalışabiliriz; ama bu kuralları çiğneyemeyiz; şu anda sadece kuralların ne olduğunu öğreniyoruz. | TED | نستطيع ان نعمل في إطارها ولكن لا نستطيع كسرها . نحن مازلنا نتعلم هذه القوانين. |
Yani kötü kuralların varolmasının sebebi sadece Kuzey Kore'de olduğu gibi, yönetimin aşırı güçlü ve baskıcı olması değil. | TED | القوانين سيئة ليس لمجرد أن الحكومة قوية جدا وقمعية ، كما هو الحال في كوريا الشمالية. |
Sen ve senin o aptal kuralların, ve dede ayakkabıların en azından seni kurtarmam için gözlerinin içine bakmama izin ver. | Open Subtitles | أنت بكل قواعدك الغبية وحذاء الرجل العجوز. فدائماً ما أنقذتني بتلك النظرة في عينيك. |
Öyle istediğin zaman karşıdan karşıya geçemezsin. Kendi kuralların mı var? | Open Subtitles | ماذا بك تقطع الشارع في اي وقت تريد , مخترعاً قوانينك الخاصة ؟ |
Burada yaşadığınız sürece uymanız gereken kuralların bir listesini yaptım. | Open Subtitles | كتبت لكم لآئحة بالقواعد الواجبة أتباعها طول ما أنتم تعيشون فى بيتى |
Geometrinin babası Öklid, doğanın kendisinin matematiksel kuralların fiziksel manifestosu olduğuna inanırdı. | TED | وآمن إقليدس، أبو الهندسة، بأن الطبيعة نفسها كانت تمثل المظهر المادي للقوانين الرياضية. |
Hijyenle ilgili çok katı kuralların olduğu bir iş koluna atılıyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم مقبلون على مجال عمل ذو قواعد صارمة فيما يختص بالنظافة |
- kuralların umurumda değil. Saklanma niyetim de yok. | Open Subtitles | لا أبالي البتة لقوانينك أو حتى الإختباء |