Eğer şurada bir duvar olsaydı, hiçbir mahremiyet sorunu olmazdı. | Open Subtitles | لن تكون هناك مشكلة خصوصية لو كان حائط.. هنا.. تماماً. |
Bu, gözlerden uzak sekiz koydan biri. Size mahremiyetin içinde mahremiyet sağlıyor. | Open Subtitles | هذه ليست سوى ثماني خلجان صغيرة منفصلة تقدم لك خصوصيةً لمن خصوصية |
Ayrıcalık ve mahremiyet sadece zenginlerin oldu. | Open Subtitles | فقط للأغنياء , الخصوصيّة هي امتياز فقط للأغنياء. |
Onun isminden hiç bahsetmememe rağmen, beni iftira ve mahremiyet ihlali ile mahkemeye verdi. | TED | على الرغم من أني لم أكن لأذكر اسمها، دعوتها كانت للتشهير وخرق للخصوصية. |
Bu güvenliğe karşı mahremiyet mi sorusu değil. | TED | هذا ليس بسؤال بين الخصوصية في مقابل الأمن |
Yardım edebilmeyi isterdim ama mahremiyet konusunda hassas olduğumu anlamanız gerek. | Open Subtitles | ليت بوسعي المساعدة، لكن عليكما الفهم أتخذ السرية على محمل جاد. |
Sorun şu ki işte konuşmak çok zor çünkü zerre mahremiyet yok. | Open Subtitles | الشيء هو أنه من الصعب التحدث في العمل لأنه ليس هناك خصوصية |
Fakat şuna bakın. Hiçbir mahremiyet yok. | TED | ولكن انظروا إلى هذا. لا توجد أية خصوصية. |
Ağaçlar ve çalılar tam bir, ...mahremiyet sağlıyor. | Open Subtitles | فان الأشجار و الأسيجة ستوفران خصوصية كاملة هكذا اذاً |
Pencere yok, mahremiyet yok ve bok gibi para var. | Open Subtitles | ليس هناك نوافذ ، ولا خصوصية شخصية وكميات كبيرة من المال فى كل مكان |
Pencere yok, mahremiyet yok ve bok gibi para var. | Open Subtitles | ليس هناك نوافذ ، ولا خصوصية شخصية وكميات كبيرة من المال فى كل مكان |
Bir hekimle hastası arasında özel bir bağ vardır. Kutsal bir mahremiyet de diyebiliriz. | Open Subtitles | ثَمّة علاقة خاصّة بين الطّبيب ومريضه، يُمكن للمرء أن يعتبرها رابطةً من الخصوصيّة المُقدّسة. |
Yedi koca kardeşin gözü üzerimizdeyken mahremiyet sahip olması kolay olmayan bir lüks. | Open Subtitles | حسناً، الخصوصيّة صعبة المنال بوجود سبعة إخوة كبار يراقبونك |
Maaş, mahremiyet ya da bakımından endişe etme. | Open Subtitles | لا داعي للقلق بشأن التكاليف أو الخصوصيّة أو جودة العناية |
. O kadar da şaşırma. - Düğün gününde mahremiyet olmaz. | Open Subtitles | لا تندهش هكذا لا مجال للخصوصية فى يوم زواجه |
mahremiyet isteyen 5 arkadaşın işedikleri kap. | Open Subtitles | خمسة اصدقاء يحتاجون للخصوصية لخيانة زوجاتهم |
mahremiyet bir seçenek değildir, ve Internet'te gezmek için Bizim kabul edeceğimiz bedel olmamalıdır. | TED | الخصوصية ليس خياراً، ولا ينبغي أن تكون الثمن الذي نقبله لمجرد الوصول إلى الإنترنت. |
Hiç bir robotun umumi yerlerde mahremiyet beklentisi olmamalıdır. | TED | لا يجب السماح للروبوتات باقتحام الخصوصية في الأماكن العامة. |
Yardım edebilmeyi isterdim ama mahremiyet konusunda hassas olduğumu anlamanız gerek. | Open Subtitles | ليت بوسعي المساعدة، لكن عليكما الفهم أتخذ السرية على محمل جاد. |
Çocuklar asıl evde odalarına yerleşirken biz de size biraz mahremiyet vermek istedik. | Open Subtitles | الآن الشباب يشتركون في الغرف في البيت الرئيسي وأردنا فقط أن نقدم لك بعض السرية حسنا، شكرا لكم |
Korumaya çalıştığın aramızdaki mahremiyet her ne ise teşekkür ederim ama şu anda hiç hoş değil. | Open Subtitles | مهما كانت الخصوصيه التي تحاول إخفاءها بيننا, فأنا أشكرك عليها ولكن ذلك ليس مرحبٌ به الآن |
Cennet Bahçesi hikayesinin Adem ve Havva'nın çıplak hissetmesi ve utanmaları ile ilgli olmayacak şekilde ikinci bir mahremiyet yorumu bulunmaktadır. | TED | هناك تفسير آخر متعلق بالخصوصية في قصة جنة عدن و هو ليس له علاقة بقضية شعور آدم و حواء بالعري و بالحرج. |
Dördüncü yasa, mahremiyet hakkım olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | في التعديل الرابع ف الدستور يحق لي الحفاظ على خصوصيتي |
Hükümet ne isterse onu yapabileceğini düşünüyor ve artık mahremiyet diye bir şey kalmadı. | Open Subtitles | أقول لكم يارفاق تعتقد الحكومة بأنّ بوسعها فعلُ ماتريد . و لانملكُ أيّة خصوصيّة بعد الآن |
Çünkü son günlerde mahremiyet yasaları çok katılaştı. | Open Subtitles | لأن قوانينَ السريةِ صارم ممتاز في الوقت الحاضر. |