Pekala, masanın üzerine bırakın Bayan Pearce. Bir ara bakarım. | Open Subtitles | حسنا ، اتركيها على المكتب سأحاول أن أجد وقت لها |
Bir kaç şey bıraktım. masanın üstüne 40-50 dolar bıraktım. | Open Subtitles | تركت بعض الاشياء تركت 40 أو 50 دولار على المكتب |
Hala burada olmana sevindim, sigara tablamı masanın üzerinde unutmuşum. | Open Subtitles | أنا سعيد لوجودك هنا لقد نسيت علبة سجائري على المنضدة |
Önce Gina bana asılmaya başladı, masanın altından bacağımı okşadı. | Open Subtitles | جينا هي التي بدات بمغازلتي في قدمي من تحت المنضدة |
Bunu sen söyle Şef. masanın arkasında oturup atmak tutmak kolay. | Open Subtitles | أنت أخبرني يا رئيس الشرطة لديك مطلّ رائع من خلف مكتبك |
Çok ama çok üzgünüm ama şu andaki boktan durumlarımız bu masanın dışında ve birbirimizden hoşlanmaya karar verebiliriz... | Open Subtitles | أنا آسفه جداً جداً جداً جداً ولكن الآن اترين, جميع تراهاتنا على الطاوله ونسنطيع إختيار الإستمرار في الإعجاب ببعض |
Uyandığımda para masanın üstündeyse, bilirim ki bir ortağım var. Değilse, bilirim ki ortağım yok. | Open Subtitles | و عندما أستيقظ اذا كان المال على المائدة, فسأعلم أن لدى شريك |
Bu akım masası, tüm masanın üstünde renkli güneş hücreleri bulunuyor. | TED | هذه الطاولة، حيث سطح الطاولة بأكمله يتضمن هذه الخلايا الشمسية الملونة. |
Eğer zaman yeniden başlamazsa kapıya dayanmış bu masanın pek bir faydası olmaz. | Open Subtitles | إذا وقتِ لا يُعيدُ نفسه، هذه المنضدةِ ضدّ ذلك البابِ لَنْ يُساعدَ كثير. |
O paketi bir masanın yanına bırakıp çıkışının görüntüleri elimizde. | Open Subtitles | وجدناه يترك ذلك الطرد بجوار المكتب ثم رحل قبل الانفجار |
Sen dışarıda bütün eğlenceli şeyleri yaparken ben masanın arkasında oturuyor olacağım. | Open Subtitles | أن أجلس هنا خلف المكتب بينما تكون أنت بالخارج تحظى بكل المرح |
Bir defasında öğrenciler felsefe sınavına girmiş ve öğretmen sınıftaki sandalyeyi masanın üstüne koymuş "Bu sandalyenin varlığını bana kanıtlayın." demiş. | Open Subtitles | في أحد الأيام بعض الطلبة كانوا يمتحنون بمادة الفلسفة و في البداية ، قام المدرس بجلب كرسيُ و وضعه على المكتب |
Bu sandalyede masanın arkasında oturduğumu düşün. | Open Subtitles | .. ؟ أفترضى أننى أجلس على هذا الكرسى خلف المكتب , ها هو المكتب |
Neredeyse unutuyordum. Geçen hafta sana bir zarf geldi. masanın üzerine koydum. | Open Subtitles | أوه نعم ، هناك رسالة لك من إسبوع ، إنها على المنضدة |
masanın üzerine yapsan bile, aman ne güzel oldu diyeceklerdi! | Open Subtitles | إذا تبرزتِ على المنضدة سيقولون يا للهول، لقد أكلت جيداً |
Bir sebepten dolayı geri geldin diye düşünüyorum. Silah. masanın üstünde. | Open Subtitles | عدتَ لسبب محدد على ما أعتقد المسدس، إنه هناك على المنضدة |
masanın üstünde sana gönderdiği bir davetiye var, tarihi cep bilgisayarına programladık. | Open Subtitles | ارسلت لك دعوه التي على مكتبك و برمجنا الموعد في مذكرتك الكفية |
Başkanlığınla alakası olmadığı belli olan Lemon'un resmini masanın altında saklı olmasını mı? | Open Subtitles | عندك صورة ,ليمون مخفيه في مكتبك الذي يشير إلى أكثر مِن علاقة بلدية |
Kira parasını masanın üstüne bıraktım. | Open Subtitles | لقد وضعت النقود الخاصه بالأيجار على الطاوله |
Buranın sahibi, masanın üstünde, para görmek istemiyor. | Open Subtitles | إن المالك لا يريد رؤية النقود على المائدة |
Bu taraftan, lütfen. Konuk listesinin kopyalarını ve diğer bilgileri masanın üzerinde bulacaksınız. | Open Subtitles | من هنا رجاءً ، سوف تجدون نسخاً من قائمة الضيوف على هذه الطاولة |
Herkes fotoğrafta olmak istiyor, masanın diğer tarafına git. | Open Subtitles | حسناً. حاجة كُلّ شخصِ لِكي يَكُونَ في الصورةِ، إذهبْ إلى الجانبِ الآخرِ المنضدةِ. |
O kadınla masanın üstünde ilişkiye girmesini sen mi söyledin? | Open Subtitles | هل قلتى له أن يفعل ذلك مع تلك المرأه على المنضده ؟ |
masanın henüz hazır olmadığını söylemelerinin tek nedeni barda beklerken içki almanı sağlamak. | Open Subtitles | اجل , سيقولون ان طاولتك غير جاهزة لتجلسى على البار و تشترى مشروب |
Burada bir masanın içine kıvrılıp girebilecek bir var mı? | Open Subtitles | هل عندك هنا واحد صغير ورشيق يمكنه الدخول في منضدة ذات غطاء متحرك؟ |
Başlarken, Amerikan servis ya da masa örtüsü kullanın, fakat ikisini değil, böylece tabaklar direk olarak masanın üzerinde olmaz. | TED | لتبدأ، ضع غطاء للطاولة أو مفرش لكن ليس كلاهما لكي لا تكون الأطباق موضوعة مباشرة على الطاولة |
Hemen şu an masanın altına girip taşaklarını ağzına vermediğim için şanslısın. | Open Subtitles | أنتَ محظوظ أنّي لن أنزل تحت هذه الطّاولة ولا أقتلع خصيتاكَ وآكلهما على العشاء. |
Ve bu masanın etrafındaki adamlardan onu istemeyen biri yok mu? | Open Subtitles | ورغم ذلك لم يترك احد المائده مَنْ يُريدُها؟ |
Onu buraya, masanın üstüne koyuyorum, çünkü fortlandığından beri hiçbirimiz sana dokunmak istemiyor. | Open Subtitles | سوف أضعها على منضدتك. لا أحد منا يريد لمسك منذ أن أطلق عليك الريح. |
Özür dilerim, bütün giysilerinizi çıkarın... hey, biliyorsun, neden masanın üzerine eğilmiyorsun? | Open Subtitles | اخلعي كل ملابسك و استلقي علي مائدة الكشف |