Ve buna rağmen, bayanlar ve baylar, bu gezegendeki her bir birey Muhtemelen her gün müzikle iç içe. | TED | ومع ذلك ، أيها السيدات والسادة ، كل واحد منا على هذا الكوكب ربما يمارس ويشارك بالموسيقا بشكل يومي |
Şimdiiii, size Muhtemelen bildiğiniz bir gizi açıklayacağım: Hikayeleriniz inşa ediliyor. | TED | و الأن، هذا السر الذي ربما تعرفونه بالفعل: يتم تحرير التحقيقات |
Artık kendi konservasyon insansız hava aracınızı yaptığınıza göre, Muhtemelen gidip uçurmak istiiyorsunuz, ancak insansız hava aracı nasıl uçurulur? | TED | إذن الآن وقد بنيت طائرة الحماية خاصتك ربما ترغب في أن ترسلها في رحلة، ولكن كيف لأحد ان يطير الطائرة؟ |
- Bence onu beklemen daha iyi. Muhtemelen kan kaybından ölecektiler. | Open Subtitles | ربّما من الأفضل أن ننتظره حتى يخرج ربّما ينزف حتى الموت |
Ne olmuş yani? Muhtemelen bu şeyleri daha önce duymuşsunuzdur. | TED | وإن يكن؟ ربما سمعتم عن مثل هذه الأشياء من قبل. |
Ama en önemlisi, devasa bir sur duvarı kalıntıları vardı, Muhtemelen Priam ve Hector'un Yunanların yaklaşmasını izlediği duvardı. | TED | والأمر المهم أنه يوجد بقايا جدارٍ حصني ضخم ربما يكون هو نفسه الذي شاهد منه بريام وهيكتور قدوم اليونانيين. |
Yalnız, benim tersime, sizin patronunuz Muhtemelen Amerika Birleşik Devleti'nin Cumhurbaşkanı değildi. | TED | و لكن بعكسي، فإن رئيسك ربما لم يكن رئيس الولايات المتحدة الأمريكية |
Muhtemelen yaşadığımız en büyük kriz yayından bir hafta önceydi. | TED | ربما كانت الأزمة الكبرى هي التي واجهناها قبل النشر بأسبوع. |
Kişisel ilişkiler, bence Muhtemelen sahip olduğumuz en güçlü araçlar. | TED | أعتقدُ أن العلاقات الشخصية، هي ربما أقوى الوسائل التي لدينا. |
Muhtemelen dünyada daha önce yaşamış hayvanların yarısının genomlarını okuduk. | TED | ربما نقرأ أكثر من نصف الجينوم للحيوانات الأولى في العالم. |
Muhtemelen civarda bir nehir veya çöp sahası bulur ve oraya dökerdi. | TED | ربما وجد نهرًا قريبًا منه أو مكبًا للنفايات ورماها أو دفنها هناك. |
Burası Muhtemelen Kibera’da bulabileceğiniz en ilkel varoş, çöplük yığınının yanındaki sopa ve çamurdan kulübeden biraz daha ilkel. | TED | ربما يكون هذا الكوخ هو الأكثر بدائية في كيبيرا، أصغر بقليل من كوخ القش والطين القريب من كومة القمامة. |
Bunu bir tek şekilde dizayn edebilirdik, ya da Muhtemelen inşa edebilirdik, bu da formun kalkülüs temelli tanımlamasını kullanarak. | TED | والآن ، فإن الطريقة الوحيدة التي يمكن أن نصمم ذلك، أو ربما بناءه، هي باستخدام حساب التفاضل والتكامل لتعريف الشكل. |
Muhtemelen hiçbir fikriniz yoktu. Bu dünyanın etrafını altı kez dolaşmakla aynı. | TED | ربما ليس لديكم فكرة. أنها مثل قيادة السيارة حول العالم ست مرات |
Muhtemelen biraz baskı altında hissettiniz, belki de yanınızdaki kişiden şüphe duydunuz. | TED | ربما كنت تشعر بالقليل من الضغط، ربما الشكّ في الشخص الجالس بجانبك؛ |
Bağcığı Muhtemelen, uyluk atardamarına bağladı ama süreç başarısız oldu. | Open Subtitles | ربّما إستخدم رباط الحذاء لربط شريان الفخذ، ولكنّ الإجراء فشل |
Muhtemelen kurşun ve cıva doludur. Denizdeki tüm zehirler gövdesindedir. | Open Subtitles | غالباً هى مليئة بالزئبق والرصاص . وكل السموم الموجودة بالبحر |
Ve Muhtemelen de arabamın ön camına o kurşunu sıkan kişi. | Open Subtitles | إنه غالبا هو الرجل الذى وضع رصاصة فى زجاج سيارتى الأمامى |
Yaklaşık 150 milyon yıl önce, ilk ateş böcekleri Muhtemelen böyle görünüyordu. | TED | قبل حوالي 150 مليون سنة، كانت اليراعات الأولى تبدو هكذا على الارجح. |
Muhtemelen kendi ülkeni de böyle bir zulümden kurtulmak için terketmişindir. | Open Subtitles | فى الغالب أنكَ غادرتَّ بلدك لتهرب فقط هذا النوع من الإضطهاد |
Muhtemelen restoranlarda daha fazla bez değiştirme masası olmasını savunurduk. | TED | لربما سوف ندعو لزيادة عدد طاولات تغيير الحفاضات في المطاعم. |
Muhtemelen çocuğu öldürmek zorunda kalacağız ama bir gece düşüneceğim. | Open Subtitles | غالبًا سأضطر لقتل هذا الصبيّ، ولكنني سأفكر بشأن هذا الليلة.. |
Şimdi bu cinsel isteği arttıran bir şey, Muhtemelen çikolata gibi. | TED | وهو شيئ يزيد من الرغبة الجنسية من الممكن أن يكون شوكولاتة |
Şimdi sadece bunlardan birkaçına odaklanacağım ve yangınla başlayalım, çünkü sanırım yangın Muhtemelen şu anda hepinizin hakkında düşündüğü ilk şey. | TED | سوف أركز فقط على بعضها، ولنبدأ بالحريق، لأنني أعتقد أن الحريق والذي من المحتمل أن يكون أول شيء تفكرون به الآن. |
Fakat bu Muhtemelen başarısızlıkla sonuçlanacak, bu yüzden biraz daha odaklanmamız gerek. | TED | لكن هذا على الأرجح سينتهى بالفشل، لذا فعلينا أن نكون أكثر تركيزا. |
- Muhtemelen görülmeyecek kadar küçüktü ve birkaç saat önce başlamıştı. | Open Subtitles | على الاغلب انه صغير جدا لنراه و هو ينزف منذ ساعات |
Benimki olmasa daha iyi olabilirdim. Eğer kardeşim için olmasaydı Muhtemelen hayatta kalmazdım. | Open Subtitles | كان بمقدوري التربّي بدون أبي، لولا أخي، لربّما ما كنتُ سأنجو من أبي. |
- Onun ayakkabılarında çim parçacıkları olmalıydı ama Muhtemelen halıya bastığında temişlenmiştir... | Open Subtitles | لابد أن هناك جسيمات عشب على حذائه لكن ربما مسحت في السجادة |
Muhtemelen, bizimle konuşmaya ömrü yetmeyecek ve sen de bunu biliyorsun. | Open Subtitles | من المحتمل أنه لن يعيش كفاية ليتحدث الينا وانت تعرف هذا |