Üniversiteye başlamadan önce benim güzel kızım öyle mutluydu ki. | Open Subtitles | قبل أن ترحل إلى الجامعة إبنتي إيميلي كانت سعيدة للغاية |
Büyükannen çok mutluydu, ben de o mutlu olduğu için mutluydum. | Open Subtitles | جدتك كانت سعيدة جداً، و أنا كنت سعيدة لأنها كانت سعيدة. |
O kadar iyi görünüyordu ki neredeyse onu tanıyamadım. Pam mutluydu. | Open Subtitles | وكِدتُ لمْ أتعرّف عليها، فقد بدت بحالة جيّدة حقاً، وكانت سعيدة. |
Annem mutluydu, ve bu beni mutlu etti, ama aslında başka bir nedenden dolayı daha mutluydum. | TED | وكنت سعيدا لسعادة أمي، لكن في الحقيقة كنت سعيدا لسبب أخر. |
Askerler gemiden inecekleri için çok mutluydu. Mide bulantısı bitecekti. | Open Subtitles | الجنود كانوا سعداء بنزولهم إلى الشاطئ للتخلص من دوار البحر |
O zamanlar muhtemelen daha mutluydu. Sadece iki telefon hattımız olduğu zamanlar. | Open Subtitles | كان أكثر سعادة هناك على الأرجح كان لدينا خط هاتف فقط |
Kadın bu şarkıyı söylerken sanırım adam gerçekten mutluydu. | Open Subtitles | أنا واثق من أن الرجل الذي تناولته في الأغنية، كان في قمة السعادة. |
O kadar mutluydu ki, ona hiçbir şeyin zarar veremeyeceğini söylerdi. | Open Subtitles | لقد كان سعيداً جداً، قال أن لا شيء يُمكن أن يؤذيه |
Evet, annem sonuncusu nedeniyle epey mutluydu. | TED | نعم، كانت والدتي سعيدة فيما يخص أمر الصلاة. |
Her zaman mutluydu ve tekrar konuşmaya başladığında bile anlaşılması zor olsa da, asla bundan yakınmadı,bir defa bile. | TED | كانت دوما سعيدة ، وحتى عندما بدأت التحدث مجددا ، وإن كان من الصعب فهم ذلك ، لم تشتك أبدا ، ولا مرة واحدة. |
Ve o güzel bir evde yaşamaya gitti... ve herkes onu sevdi, ve o çok ama çok mutluydu. | Open Subtitles | وقد ذهبت لتعيش فى بيت جميل وأحبها كل الناس وكانت سعيدة جدا جدا |
Ve o güzel bir evde yaşamaya gitti... ve herkes onu sevdi, ve o çok ama çok mutluydu. | Open Subtitles | وقد ذهبت لتعيش فى بيت جميل وأحبها كل الناس وكانت سعيدة جدا جدا |
O akşam telefonda konuştuğumuzda mutluydu ve manik bir durumdaydı. | Open Subtitles | 30 مساء تلقت إتصالا من إبن زوجها السابق جو ديماجو جونيور و كانت سعيدة بالإتصال |
Gelmeden önce mutluydu Buradan gitmeliyiz. | Open Subtitles | لقد كانت سعيدة قبل ان ننتقل يجب أن نخرج من هنا. |
Aileyi yerleştirdik. Çocukları görmekten herkes mutluydu. | TED | استقرت العائلة، و الكل كان سعيدا لرؤية الأطفال. |
Bildiğiniz gibi, bundan 12.000 yıl önce, herkes aylak aylak dolaşmaktan, avlamaktan ve toplamaktan kusursuz bir biçimde mutluydu. | TED | فكما تعلمون، قبل 12,000 سنة كان الجميع سعيدا تمامًا يتجولون في الأرض، يصطادون ويحتشدون. |
Yolda Ashton Kutcher'ı gördüm, çok mutluydu. | Open Subtitles | عبرت آشتون كوتشير في سيارتي وهو بدا سعيدا |
Herkes mutluydu çünkü tüm dileklerinin gerçekleşeceğini söylüyordum. | Open Subtitles | وكل المعنيون كانوا سعداء لأنى وعدتهم تحقيق كل رغباتهم |
Önceki ben şu anki halimden daha mı mutluydu? | Open Subtitles | هل كنت سابقا أكثر سعادة مما انا عليه الان ؟ |
Sizi ilk kez yan yana gördüğümde... hiç olmadığı kadar mutluydu. | Open Subtitles | أتعلمين,أول مرة رأيتكما معاً ,لم أرة بتلك السعادة أبداً |
Ve sanatçı Dominique Engel, bu zeki adam, o da mutluydu çünkü bir yıl boyunca üzerinde çalışacağı rüya gibi bir projesi vardı. | TED | والفنان، دومينيك أنجل، رجل ذكي، كان سعيداً أيضاً لأنه حصل على مشروع أحلام للعمل عليه لمدة سنة. |
Sekiz yıl boyunca onu yılda sadece iki hafta görmekten gayet mutluydu. | Open Subtitles | طوال ثمانية سنوات، كانت سعيده برؤيته لأسبوعين في السنه |
Romeo ve Juliet değillerdi belki ama o mutluydu. | Open Subtitles | الآن، لم يكن روميو وجوليت لَكنَّها كَانتْ سعيدةَ. |
Gerçek aşkı bulduğunu söylüyordu ve çok mutluydu. | Open Subtitles | بأنّه كان حبّا حقيقيا ولم تكن أسعد من هذا |
İki dünya arasında kaldı ama yine de mutluydu. | Open Subtitles | حبُست بين عالمين، وسعيدة جداً رغم ذلك |
Sun mutluydu ama büyük bir tehlike içerisindeydi. | Open Subtitles | "كانت (صن) سعيدةً ولكنها كانت بخطر عظيم" |
iyiydiler. Onun iyi olduğunu söylediler ve o da mutluydu. | Open Subtitles | لقد أخبروني بأنهم سُعداء و أنها تعمل بِجد و هي سيدة أيضاً |
Çok mutluydu. | Open Subtitles | هو كَانَ سعيدَ جداً. |
Sevdiği bir şey öğrenmekten o kadar mutluydu ki öğrendiklerini paso bize anlatırdı. | Open Subtitles | كان مسرورا جدا لتعلمه شيء يحبه لم ينفعك ينتقدنا بواسطة تلك التعاليم |
Onu onaylayan bir babası olduğu için mutluydu sadece. | Open Subtitles | "لقد كان سعيدًا لحصوله على والد سعيدًا به" |