Şimdi, onun ve mürettebatının bir kısmının sığınmaya çalışacakları olasılığı var. | Open Subtitles | و هناك الآن احتمال بأنه و جزء من طاقمه يريدون اللجوء |
Scully'nin tedavisinin bu duvarların içinde bir yerlerde olma olasılığı tek umudum. | Open Subtitles | إحتمال وجود علاج لسكالي بمكان ما داخل هذه الجدران.. هو أملي الوحيد. |
Anında herkesin dikkatini çekmişti. Çünkü Dünya'ya çarpma olasılığı hayli yüksekti. | Open Subtitles | وفي الحال نال إنتباه الجميع لأن إحتمالية التصادم أصبحت عالية جدا |
Bu davayı bırakma olasılığı, hiç aklıma gelmedi mi demek istiyorsun? | Open Subtitles | هل تقصد أن إمكانية تركك لهذه القضية لم تخطر على بالك؟ |
Bunların verimlilik krizinden kaynaklanma olasılığı var. | TED | هناك احتمالات أنها متجذرة فى أزمة الإنتاجية. |
Ve şu anda sana söylemeliyim ki bunun olasılığı, fazla değil. | Open Subtitles | وأنا يجب أن أخبرك فى هذه اللحظه الإحتمالات ؟ ليست جيده |
Beyninde hasar olan iki insanın aynı hayalleri görmelerinin olasılığı nedir? | Open Subtitles | ماهي فرص الرجليين ذو الضرر الدماغي يعانون من أوهام لحظية متطابقة؟ |
Maksimum 8 aya karşılık minimum 5 yıl olasılığı mı? | Open Subtitles | ثمانية أشهر كحد أقصى مقابل احتمالية خمس سنوات كحد أدنى؟ |
Belli eden hareketin her neyse bu ortamda ortaya çıkma olasılığı çok düşük. | Open Subtitles | و من غير المحتمل أن تُبرز ردة فعلك نفسها في جو علاج نفساني |
O heriflerden birinin bile bu gemide olma olasılığı ne kadar düşük farkında mısın? | Open Subtitles | أتدركين مدى ضألة الاحتمالات أن يكون احدهم على متن السفينة |
Aynı şeyin ADHD'li insanlarda da geçerli olup olmadığını bilmiyoruz, ancak bu türden sonuçlar en azından bu olasılığı hesaba katmamızı gerektiriyor. | TED | وسواء كان الشيء نفسه ينطبق على البشر أم لا لانعلم حتى الآن، لكن مثل هذه النتائج تفتح لنا الباب للنظر في هذا الإحتمال |
Düşündüm ki, eğer kazanırsam, yani, bunun olma olasılığı nedir ki? | Open Subtitles | لقد فكرت أني إذا فٌزت به أعني ماهي إحتمالات هذا ؟ |
Afkhami'nin bu hattı köstebekle konuşmak için kullanma olasılığı nedir? | Open Subtitles | أعني، ما احتمال أن أفخامي استعمل خطّ عمله للاتصال بالخائن؟ |
Ekibiniz her güncelleme yüklediğinde ciddi bir hata olasılığı vardır. | Open Subtitles | كل مرة يصدر فريقك تحديثًا، هناك احتمال بوقوع عطل حرج. |
Biliyorsunuz, bu denklem gezegenlerde yaşam olasılığı, bu yaşamın ne kadar süreceği, kaç gezegen olduğu gibi varsayımlarda bulunuyor. | TED | احتمال إمكانية الحياة على الكواكب الناشئة، كم من الوقت قد تستمر، وكم من الكواكب هناك ، أشياء من هذا القبيل. |
Cezalarının affedilme olasılığı olmazsa işbirliği yapmak için bir nedenleri olmayacak. | Open Subtitles | لو لم يكن هناك إحتمال للعفو الكامل ليس لديهم شىء يتطلعون إلية أو سبب للتعاون , صحيح ؟ |
Buzdaki kırıklardan böyle ısı bulutlarının çıkması su altında güçlü termal aktivitelerin ve yaşam bulunma olasılığı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | لو كانت تلك الهيجانات ، الحرارية تخرج من شقوق في الجليد فالأمر يعني نشاط حراري قوي و إحتمالية الحياة |
Aynen. Canlı virüsün tehlikesi vahşi formuna dönüşüp taşıyıcıyı öldürebilme olasılığı. | Open Subtitles | الخطر الوحيد بالفيروس الحي، هو إمكانية عودته للطبيعة الوحشية وقتل المُستضيف |
Sadece tek bir olasılığı yaşamak biz insanların aklının alamayacağı, tuhaf bir şeydir. | TED | لإنه أمر غريب لا تستطيع عقولنا إدراك احتمالات متعدد للواقع.. لأننا نعايش واقع واحد فقط. |
olasılığı hesaplamak biraz basit bir iş gibi görünür: bir zarın altı yüzü, bozuk paranın iki tarafı ve destede 52 kart vardır. | TED | حساب الإحتمالات سيبدو شئ سهل حتى: هناك ستة وجوه للمكعب، وجهين للعملة، 52 ورقة في الطاولة. |
Ama uzay inanılmaz büyüklükte olduğu için o süre içerisinden başka bir uzay gemisinin sizi alma olasılığı 2 üzeri 2 milyar 79 milyon, 460 bin 347 de 1'dir. | Open Subtitles | لكن مع كبر حجم الفضاء و كل هذا فرص إنقاذك فى خلال هذا الوقت هى 2 أس 20 بليون |
Yani, nöronun farklı parçalarının aynı anda farklı şeyler yapmasını sağlayan hesaplama bölmelerinin varolma olasılığı vardır. | TED | وهناك احتمالية بأن يكون لديك أجزاء حسابية تتيح لأجزاء مختلفة من الخلية العصبية عمل أمور مختلفة في نفس الوقت. |
Bir parça meyve olduğunda, yakınlarda başka bir parça olma olasılığı vardır. Kümelenmiş kaynaklar konusunda uzman karıncalar diğerlerini toplama için etkileşimi kullanır. | TED | عندما يكون هناك قطعة من الفواكة، فمن المحتمل وجود قطعة فواكة أخرى بالقرب منها، والنمل المتخصص في المصادر المتجمعة يستخدم التواصل في الغزو. |
Olabilir. Ama bir imparator olması olasılığı da gayet yüksekti. | Open Subtitles | أمكن ذلك، ولكن كانت الاحتمالات متساوية أن يكون إمبراطوراً. |
Sence bunun olma olasılığı çok mu az? | Open Subtitles | هل تعتقدين أن الإحتمال ضئيل فى حدوث شئ كهذا ؟ |
Peki, bir insanın bütün bu gücü denetleme olasılığı nedir? | Open Subtitles | ما هى إحتمالات أن يتحكم شخص ما فى كل تلك القوى؟ |
Çıkma aşk olasılığı barındıran bir ön düzenlemedir. | Open Subtitles | الموعد يكون بترتيب مسبق, مع امكانية وجود حب. |
Belki de insanların hâlâ birlikte olup olmadığımızı bilmek istediklerinde sordukları şey aslında garanti olasılığı. | TED | ربما هذا الاحتمال من الضمان الذي كان يسأل عنه الناس حقا عندما كانوا يريدون معرفة ما إذا كنا نزال معا. |
Üçünün ayrı ayrı istemesinin olasılığı nedir? - Neden her lafıma kulp takıyorsun? | Open Subtitles | ما هي الفرص أن يطلب منك كل من هؤلاء الثلاثة على حدا ؟ |