Geleneksel işadamlarına bu tarz bir yetkilendirmeden bahsettiğinizde, hayvanat bahçesine ait olduğunuzu düşünürler. | TED | عندما تتحدثون عن هذا النوع من التفويض لرجال الأعمال التقليديين، يعتبرون أنك مجنون. |
Miami'de, bunun anlamı ateşli DJ'lerle gece partileri anlamına geliyor ve içeri girmenin tek yolu kayıtlı seçmen olduğunuzu göstermek. | TED | في ميامي، هذا يعني حفلات طوال الليل مع منسقي أغاني رائعين حيث الطريقة الوحيدة بالدخول هي بإظهار أنك مُسجل للتصويت. |
Dünya'dan bu olayı gözlerken, bu vahşi dansın sadece bir izleyicisi olduğunuzu düşünebilirsiniz. | TED | وأنت تقف على كوكبنا، ربما تفكر بأنك مجرد مراقب لرقصة الباليه العنيفة هذه. |
Benden kurtulmak isteyen o kalabalığın bir parçası olduğunuzu düşünüyorum. | Open Subtitles | أظن انك جزء من هذا الحشد الذى يحاول التخلص منى |
Ve bu şekilde sizin kolay biri olduğunuzu ve içki içmeyi sevdiğinizi anlayacaktır. | Open Subtitles | و بهذا سيعرف أولاً، أنكِ سهلة المنال و ثانياً، أنكِ تحبين شرب الخمر |
Yoksa Sosyal görevli size hiçbir şey öğrenmediğinizi... yıkanmadığınızı, pis olduğunuzu söyler. | Open Subtitles | وإلا ستقول المفتشة الإجتماعية أنكما لم تتعلما أي شيء. أنكمالمتغتسلا، وأنكما متسختيْن. |
Las Vegas'da olduğunuzu düşünün, kumarhanedesiniz ve oradaki bilgisayarlardan birinde oyun oynamaya karar veriyorsunuz, aynı solitaire ya da satranç oynar gibi. | TED | تخيل أنك في لاس فيجاس، في كازينو، وقررت أن تلعب لعبة في أحد حاسوبات الكازينو، فقط مثل ما تلعب السوليتير أو الشطرنج. |
Kollarınızı kavuşturuyor ya da klavyenizi yumrukluyorsanız iş arkadaşlarınız üzgün olduğunuzu anlayacaklardır. | TED | عندما تطوي ذراعك وتنقر على حاسوبك بشدة، سيعلم زملاؤك أنك تشعر بالضيق. |
- Kostümümden olsa gerek. - Hayır, Talbot sizin gerçekten o olduğunuzu düşünüyor. | Open Subtitles | ـ أووه , تقصد ملابسي ـ لا , تالبوت يعتقد أنك دراكولا الحقيقي |
Demek ki gücün peşindeydiniz, Bay Wynand ve pratik bir insan olduğunuzu düşünüyordunuz. | Open Subtitles | إذا انت كنت تسعى وراء القوة، سيد ويناند وكنت تعتقد أنك رجل عملى |
Vardığınızda bir İsviçre şarkısı söyleyin de, orada olduğunuzu anlayalım. | Open Subtitles | عنندما تصل هناك صيح بصوت عالى حتى نعلم أنك وصلت. |
Sizin işleri için faydalı olduğunuzu pek düşünmüyorlar. Neden biliyor musunuz? | Open Subtitles | حسنا، من المؤكد أنهم لا يعتقدون أنك تعملين أي خير بأعمالهم |
Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin merkez yönetiminden önemli... biri olduğunuzu biliyorum. | Open Subtitles | فأعرف بأنك أحد الرؤوس الرئيسية للقيادة العسكرية في اللجنة الوطنية |
Özür dilerim, uzaktaydım. Duyamadım. Hızlı aşçı olduğunuzu söylediniz, değil mi? | Open Subtitles | آسف، كنت هناك ولم أستطع سماعك هل قلت بأنك سريع بالطبخ؟ |
Herkes sizin dolandırıcı olduğunuzu söylüyor. Ama ben ne yaptığınızı gördüm. | Open Subtitles | الجميع قالو انك مخادع, لكن اريد ان اري مايمكن ان تفعله |
Az önce annenizle konuştum ve hasta olduğunuzu bilmediğini söyledi. | Open Subtitles | لقد تحدثت إليها للتو و لم تكن تعرف أنكِ مريضه |
Artık o hatırlatıcılar olmadan hayatınıza devam edebilecek kadar iyi huylu olduğunuzu düşünüyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أنكم اصبحتم الآن مؤدبين بما يكفي و أنكما لم تعودا بحاجة لتذكير |
Eğer saat 22:00'ye kadar bir yanıt vermezseniz kapasitesiz ve olduğunuzu varsayacağım. | Open Subtitles | إذا لم أستلم أي إجابة خلال 22 ساعة سأفترض أنّك بحالة عجز |
Bu çok gülünç, yönetim sizin çok daha iyi olduğunuzu fark etmeli. | Open Subtitles | هذا أمـر سخيف. أعتقد أنّ اللجنة تُدرك بأنّك تشعر بالتحسّن |
Bir önemi varsa, bu, bana sizin herkes gibi inişleri ve çıkışları olan bir gencin olduğu gerçek bir aile olduğunuzu gösterdi. | Open Subtitles | .. إن كان هنالك أيّ شيء ، فهذا يوضح ليّ بأنكم عائلة حقيقيّة .. بكل الصدمات و الكدمّات التي قد يسببها المراهقيّن |
Sizin galip olduğunuzu düşündüm ve birlikte yemek yemek istedim. | Open Subtitles | فقط اعتقد انكم ناس ناجحون و أردت تناول الغداء معكم |
Kim olduğunuzu düşünürsek, kesinlikle bir teşrifatçınız olması gerektiğine eminim. | Open Subtitles | أنا واثق جدا انك يتوجب عليك بالنظر عن من تكونين |
Sizin akıl hastası olduğunuzu ve mallarınızı satacak ehliyette olmadığınızı kanıtlamaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | ويريدون إثبات بأنكِ مختلة عقلياً وأنكِ غير مؤهلة للتفاوض على بيع ممتلكاتك |
İnsanlar, sizin burada olduğunuzu bilseler albüm satışlarına ne olur, biliyor musunuz? | Open Subtitles | أتعلمون ماذا الذّي سيحدث لمبيعات الألبوم إن عرف النّاس أنّكم هنا ؟ |
Litvanyalı olduğunuzu kanıtlayacak pasaportunuz var mı? | Open Subtitles | هل لديك جواز سفر لتثبتِ أنّكِ ليثوانية ؟ |
Meşgul bir adam olduğunuzu biliyorum ama bu kadar olduğunuzu bilmiyordum. | Open Subtitles | أعلم بأنكَ رجل مشغول، ولكن لم أعرف أنكَ مشغولٌ لذه الدرجة. |
Sizin oldukça yakın arkadaş olduğunuzu ima etmek haksızlık olur mu? | Open Subtitles | ربما من الإنصاف يمكن القول بأنكما صديقين حميمين ؟ |