Her bir heykelin üzerinde onlardan ne kadar uzakta olduğunuzu yakalayan sensörler var. | TED | وهناك أجهزة استشعار مثبتة على رأس كل منحوتة تلتقط كم أنت بعيد عنهم. |
Elbette üst sınıf Yahudiler de vardı ama ben onlardan bahsetmiyorum. | Open Subtitles | بالطبع كان يوجد يهود من الطبقه الراقيه لكننى لا اتكلم عنهم |
Bütün hikaye Pennsylvania, Pittsburgh'da, ölüymüşler gibi herkesin onlardan vazgeçtiği sert bir mahallede lise öğrenci olan benimle başlıyor. | TED | كل القصة في الواقع تبدأ كفتى في الثانوية في بيتسبورغ، بنسلفانيا، في احد الاحياء القاسية التي يئس منها الجميع. |
onlardan birinde çalışmaya başladığınızda bizi arayın. Sizi izlemeye birini göndereceğiz. Söz veriyorum. | Open Subtitles | عندما تبدأ بالعمل فى أىٍ من هؤلاء إتصل بنا و سنرسل شخصاً ليقيمك |
Ortalıkta onlardan çok var, gazeteciler, editörler, eleştirmenler, sonsuz bir koşturma içindeler. | Open Subtitles | , والعالم مكتظ بهم , صحفيين , محررين,نقاد .ونساء لا حصر لهم |
Çünkü onlara şimdi söylersem, Noel, babalarını onlardan alan şey olarak kalacak. | Open Subtitles | لأنني إذا أخبرتهما الآن فسيكون الميلاد دائما هو ما أخذ والدهما منهما |
Tabelanın önünde de onlardan oluşan bir ordu var. Yanına yaklaşamıyoruz. | Open Subtitles | هناك جيش منهن أمام اللافتة الضوئية أيضاً، لا يمكن الإقتراب منها. |
Ve her yıl onlardan on yılda bir milyar insanın hayatını olumlu bir şekilde etkileyecek bir şirket yada ürün yada hizmet başlatmalarını istiyoruz. | TED | وفي كل سنة نطلب منهم بدء شركة أو منتج أو خدمة والتي من الممكن أن تؤثر إيجاباً على حياة البلايين من الناس خلال عقد. |
Ya onlardan olabildiğince uzağa gideceksin ya da kafana bir kurşun sıkacaksın. | Open Subtitles | لذا عليك أن تبتعد عنهم بقدر ما تستطيع و إلا تقوم بالانتحار |
Erkekler ona sürekli cinsel yönden yaklaşır, senin kendini onlardan ayırman gerek. | Open Subtitles | ,حسنا الشباب يتقربون منها طوال الوقت, لذلك يجب عليك فصل نفسك عنهم |
Jenny anne, bize onlardan bahsediyor, biz de onlara daha da yakınlaşıyoruz. | Open Subtitles | قالت ماما جيني : لنتحدث عنهم يجب أن نكون أكثر قرباً منهم |
Ailen ve arkadaşların olsa, beni onlardan saklamaya çalıştığın diye canına okurdum. | Open Subtitles | إنه كل شيء. مع عائلتكِ وأصدقائك, كنت سأضربكِ لو حاولتي إخفائي عنهم. |
Sorunlar her neyse, onlardan biri olmak için burada kalmayacağım. | Open Subtitles | مهما كانت مشاكلك أنا لن أنتظر لكي أكون واحداً منها |
onlardan kurtulmak için ne kadar uğraşırsanız uğraşın sürekli yeniden ortaya çıkarlar. | Open Subtitles | و مهما كانت محاولتنا شديدة للتخلص منها فإنهم دائماً يحتاجون للقص ثانيةً |
Bir çok özelliğim var ama unutkanlık onlardan biri değil. | Open Subtitles | أنا أتمتع بالكثير من الصفات، لكن النسيان ليست واحدة منها |
Bu sıralar, onlardan sizde bir sürü var gibi, Bay Ancelet. | Open Subtitles | يبدو أن لديك الكثير من هؤلاء في الآونة الأخيرة سيد أنسيلوت |
- Ne istiyorlarsa o kadar korkunç bir şey ki, kitap onlardan bahsettiği yerleri silip yeni şeyler yazdı. | Open Subtitles | حسناً، مهما كان الأمر أنهم مخيفون بما فيه الكفاية لجعل الكتاب يعيد كتابة نفسه ويقوم بمحى أي ذكر لهم |
onlardan biri daima diğerini yönlendirir. | TED | لابد لواحدة منهما أن تتطور والأخرى تندثر. |
Gidip o kadınları bulmaları ve onlardan açıklamalarını istemeleri gerekiyordu. | TED | اذا كان عليهم التوجه الى هناك ومقابلة النساء واخذ التفصيل منهن. |
onlardan, hangi ayaklarıyla topa temas ettiklerine dikkat etmelerini istedik. | TED | طلبنا منهم أن ينتبهوا لأي جانب من قدمهم يلامس الكرة. |
Örneğin bu olayda, 10 yaşın altındaki çocuklarla ilgilenmelisin, yoksa onlardan etkilenebilirler, çünkü bu yaştaki çocuklar, hayaletleri görüp onlarla konuşabilir. | Open Subtitles | حسناً في هذه الحالة مثلاً تتعامل مع أطفال تحت سن العشر سنوات لذلك قد يتأثروا بهم لأن الأطفال في هذا السن |
Gerçekten onlara aşık -- onlardan biri -- O bir kaz terbiyecisi. | TED | هو حقا يحبهم ــ هو الوحيد في ذلك معهم إنه الهامس للأوز |
Tek yapmamız gerekenin onlardan daha çok para harcamak olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | إتّضح أنّ جلّ ما علينا القيام به هو أن نصرف عليهم أكثر. |
Kimin deli olduğunu bilemezsin. Ben de onlardan biri olabilirim. | Open Subtitles | لا تدرين من يكون مجنون، قد أكون أحد أولئك الناس |
Çünkü başıma açtıkları sorunlara rağmen, bütün hayatımı akciğerlerimi eğitmeye adamıştım ve onlardan vaz geçme konusunda da çok istekli değildim. | TED | لانه وبالرغم من مشاكل رئتي فقد قضيت معظم حياتي ادربهما ولم اكن متحمسة جداً .. للتخلي عنهما |
Muhtemelen bizim işimize yaramaz. onlardan çalmayı düşündüğümüzü varsayarsak. | Open Subtitles | و ربما لن يعمل معنا هذا بإفتراض تفكيرنا فى سرقته |
Hayatim boyu bir sürü katil gördüm Curtis, ama sen onlardan biri degilsin. | Open Subtitles | الآن لقد رأيت الكثير من القتلة في حياتي يا كورتيس لكنك لست مثلهم |
Ama onlardan biri içeriye girecek olsa, ayağa kalkar, ve gözlerinin içine bakardım. | Open Subtitles | ولكن إذا تكلم معي واحد منهم سوف أقف وسأتحدث إليهم مباشرةً في عيونهم |