| Ne? Hayır, babam iyi. Birileriyle top oynuyordu az önce. | Open Subtitles | ابى بخير لقد رايته بالداخل يلعب بالكره مع بعض الاشخاص |
| Bay Moe, oğlum kızınız olmayan bu kızın yanında oynuyordu sadece. | Open Subtitles | سيد مو، ابني كان يلعب بجانب الفتاة التي هي ليست ابنتك |
| Bu adam, sağımdaydı ve önünde çocuğu vardı. Video oyunu oynuyordu. Bunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | كان هذا الرجل إلى يميني و كان ابنه أمامه كان يلعب بلعبة الفيديو |
| Ya briç oynuyordu ya sinemaya gidiyordu ya da arkadaşlarıyla kahve içiyordu. | Open Subtitles | كانت دائماً تلعب الورق أو في السينما أو تحتسي القهوة مع صديقاتها |
| Carol Anne ortadan kaybolmadan önce en son nerede oynuyordu? | Open Subtitles | أين تعتقدين أن كارولان كانت تلعب عندما كانت تختفي عن الأنظار |
| Belki de beynim bana oyun oynuyordu. Ateşten kendimde değildim. Kim bilir... | Open Subtitles | ربما كان عقلي يتلاعب بي لقد جننت بتلك الحمّى , من يعرف... |
| Altı küçük Kızılderili oğlan kovanla oynuyordu, eşekarısı birini soktu ve kaldı beşi. | Open Subtitles | ستة هنود صغار يلعبون بخلية النحل فلدغت النحلة أحدهم فتبقى منهم خمسة |
| Eun Seok ablasını çok özlediği için ara sıra senin odanda oynuyordu. | Open Subtitles | يون سوك بسبب إفتقاده لكِ بشدة، كان يلعب فى العادة فى غرفتكِ.. |
| Az önce o da oynuyordu. Tuvalete gitmek zorunda kalmış olmalı. | Open Subtitles | و كان يلعب قبل ذلك, أظن ولابد أنه ذهب للحمام فحسب |
| Arkadaslariyla hirsiz-polis oynuyor, kasabada kosusturuyordu, ve hepsi de plastik oyuncak silahlarla oynuyordu. | TED | كان يلعب الشرطة و اللصوص مع أصدقائه، يجرون في جميع أنحاء المدينة، و كان معهم كلهم مسدسات لعبة من البلاستيك. |
| Tam 14'ün ve Broadway'in ortasında, golf oynuyordu. | Open Subtitles | في منتصف الطريق الرابع عشر وبرودواي كان ذلك الرجل يلعب الغولف |
| -Evet biliyorsun, ikili oynuyordu. Bak hala yaşıyorum. O ise öldü. | Open Subtitles | أنت تعلم إنه يلعب على الطرفين انظر أنا مازلت حيا وهو مايزال ميتا |
| Eyaletin tüm polisleri onu izlerken, o çıkmış golf oynuyordu. | Open Subtitles | كانت شرطة الولاية تراقبة و هو يلعب الجولف |
| Sanırım Kabil yazları çok çalışarak mahsulü topluyordu Habil ise o sırada tarlada oyun oynuyordu. | Open Subtitles | أعتقد أن هابيل اجتهد طيلة الصيف في حصد محاصيله بينما كان قابيل يلعب في الحقل. |
| Carol Anne kaybolduğunda nerede oynuyordu? | Open Subtitles | أين كانت كارولان تلعب عندما كانت تختفي عن الأنظار |
| o kıyafetle sadece oynuyordu, kendini yiyordu Prens Achmed,değil mi? | Open Subtitles | لقد كنت تلعب فقط مع ذاك المتأنق الأمير أحمد الأناني ألست كذلك؟ |
| - Jimmy ile gelen mi? - Evet. Biraz önce bilardo oynuyordu. | Open Subtitles | التي جاءت مع جيمي لقد كانت تلعب بلياردو منذ دقيقة |
| Başından beri bizimle oynuyordu. | Open Subtitles | وجلبهم لهنا لقد كان يتلاعب بنا منذ البداية |
| Altı küçük Kızılderili oğlan kovanla oynuyordu, birini eşek arısı soktu ve kaldı geriye beş. | Open Subtitles | ستة هنود صغار يلعبون بخلية للنحل قامت نحلة بلدغ أحدهم فتبقى منهم خمسة |
| Efendim, hiç söylemek istemezdim ama bence bunca zamandır bizimle oynuyordu. | Open Subtitles | سيدياكرهقولذلك لك, لكني اعتقد انها كانت تتلاعب بنا طوال الوقت |
| Küçk kızın saçlarıyla oynuyordu. | Open Subtitles | أنت تعرف كيف هو بدأ يعبث بشعر الفتاة الصغيرة |
| 80'lerin aksiyon filmlerinde oynuyordu, değil mi? | Open Subtitles | لعب دور البطولة في أفلام الحركة في الثمانينات، أليس كذلك؟ |
| Oraya gittim, çocuklarım çimlerin üstünde oynuyordu. | Open Subtitles | وصلت إلى هناك و رأيت الطفلين يلعبان على العشب |
| Yine o yapıştırıcıyla oynuyordu. | Open Subtitles | هو كَانَ يَلْعبُ ببندقيةِ الصمغَ ثانيةً. |
| Bir periyi oynuyordu ve hiç beklenmedik bir şekilde sahneye çırılçıplak girdi. | Open Subtitles | لعبت دور جنية ودخلت، بشكل غير متوقع، عارية تماما. |
| O da muhtemelen güzel bir insandı. Belki de dans ediyor, tenis oynuyordu. | Open Subtitles | وعلى الأرجح أنه كان أحد الأشخاص الرائعين، يرقص ويلعب التنس |
| O gece Barney Quill'le tilt oynuyordu, degil mi? | Open Subtitles | [ كَانتْ تَلْعبُ مع بارني تلك الليلة أليس كذلك؟ |