| Ve ölçebildikleri şeyler, piramidin alt kısmındaki elle tutulabilen şeyler idi. | TED | و مانستطيع قياسه هو تلك الاشياء الملموسة في الاسفل بقاعدة الهرم |
| Ama amacımızın piramidin tabanına yeni ekonomik faaliyet getirmek olduğunu varsayalım. | TED | لكن دعونا نفترض أن هدفنا هو أن نأتي بنشاط اقتصادي جديد لقاعدة الهرم. |
| Mikro kredi, piramidin altındakilerin finansal erişimlerini genişletmek için çok iyi ve yenilikçi bir yol oldu. | TED | كانت القروض الصغرى جيدة، وطريقة مبتكرة لتوسيع الاستفادة من التمويل لصالح أسفل الهرم. |
| Toplum olarak piramidin en üstündeki kişileri yüceltiyoruz. | TED | نحن كمجتمع نُقدر الأشخاص الذين يعتلون الهرم. |
| Eşimi, bir kartpostal destesini yarım milyon sırdan oluşan piramidin üstüne yerleştirmeye çalışırken görüyorsunuz. | TED | يمكنكم أن تروا زوجتي تكافح من أجل تكويم لبنة من البطاقات البريدية على هرم من أكثر من نصف مليون سر. |
| Ve bu piramidin tepesinde kalkülüs var. | TED | وفي أعلى ذلك الهرم حساب التفاضل والتكامل |
| O, şehir merkezine doğru ilerlerken bir papaz da sırtında bir kadın taşıyarak piramidin tepesine çıkıyor. | TED | تشق طريقها إلى وسط المدينة، حيث يحمل كاهن امرأة على ظهره إلى أعلى الهرم. |
| Ve pek çoğumuz için talihimiz aslında piramidin en altında yatar. | TED | وبالنسبة لكثيرين منا، فأن ثرواتنا بالطبع تقع في قاعدة الهرم. شكراً لكم. |
| Mucizevi bir şekilde biz bu soruları sordukça ve dikkatimizi piramidin üst seviyelerine verdikçe daha çok sadakat yarattığımızı gördük | TED | بأعجوبة، اثناء طرحنا لهذه الاسئلة وبأبداء الاهتمام باعلى الهرم ما اكتشفناه هو اننا اوجدنا المزيد من الولاء |
| piramidin üst kısmındaki elle tutulamayan şeylerin farkında bile değillerdi. | TED | انهم حتى لم يروا الاشياء غير الملموسة باعلى الهرم |
| piramidin hayatta kalma kısmından çıkıp Dönüşüm seviyesine tırmanmış bir yer Dünya için bir rol modeli | TED | قد انتقل في الواقع من قاعدة البقاء في الهرم الى قاعدة التحول و اصبح مثالا يحتذى به في العالم |
| Ardından hem yaşayıp hemde hissedebilen hayvanlar var, ve piramidin en tepesinde, insanoğlunu görüyoruz. | TED | ومن ثم لدينا .. الحيوانات .. والتي هي بداية الحياة مع الاحساس وفي قمة الهرم لدينا الانسان |
| Tramplenin üzerinde yaylanacak ve tek sıçrayışta piramidin tepesine inip, bayrağı sallayarak muhteşem bir final yapacak. | Open Subtitles | الذى سيقفز من هذا المنط فى قفزة واحدة إلى قمة هذا الهرم يلوح علمه الصغير |
| Böylece nerede olduklarını veya piramidin hangi kısmında çalışacaklarını bilmeyecekler. | Open Subtitles | وبذلك لن يعلموا أين كانوا ولا بأيه منطقة داخل الهرم كانوا يعملون. |
| piramidin tepesi ile tabanı aynı teknede. | Open Subtitles | هنا , فى هذا المركب حيث تتقابل رأس الهرم وقاعدته |
| 1952 yılında, piramidin derinliklerinde çalışırken, hiçbir çıkışı olmayan bir oda bulduk. | Open Subtitles | في 1952 , خالال عمل عميق داخل الهرم وجدنا غرفة , من الواضح انه لايوجد بها مخرج |
| Şu anda UAV'yi gönderip, piramidin çevresini araştırmaya hazırlanıyoruz. | Open Subtitles | إننا نعد طائرة إستكشاف بدون طيار للبحث بعيد المدى حول الهرم |
| Gördüğüm tek halka bu piramidin içinde. | Open Subtitles | الحلقات الوحيدة التي رأيتها كانت في ذلك الهرم |
| Sonda piramidin sağlam olduğunu gösteriyor.Görünen hasar yok. | Open Subtitles | العربه الأليه تظهر بأن الهرم سليم لا يوجد دمار |
| Bunlar bir piramidin içindeki kraliyet mezarı için yapılan tasarımlar. | Open Subtitles | أنها تصمميات من أجل مقبرة ملكية داخل هرم. |
| Senin fil piramidin... sirkte doruk noktasını bekliyor. | Open Subtitles | هرمك من الفيلة يقف فى الحلقة ينتظر ذروة |