ويكيبيديا

    "prensibi" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • سياسة
        
    • المبدأ
        
    • مبدأ
        
    • المبادئ
        
    • مبادئ
        
    • لمبدأ
        
    • بمبدأ
        
    Tamam, insanların onları yemesi konusunda restoranın prensibi nedir? Open Subtitles حسنا، ما هي سياسة المطعم عن الناس يأكلون ذلك؟
    Bu ulusun teroristlerle uzlaşmama prensibi kesinleşmiş bir karardır. Open Subtitles سياسة هذه الأمة بعدم التفاوض مع الارهابيين كانت عائقاً مثبتاً
    Eğer isterseniz, aynı prensibi havalimanlarındaki güvenlik şeridi için de uygulayabilirsiniz. TED يمكنك تطبيق نفس المبدأ في الواقع اذا اردت على ممرات الأمن في المطارات
    Kopernik prensibi, Fermi Paradoksu, Antropik prensibi, hayatın kökeni gibi şeyler arasında gezinebileceğiniz oyuncaklar. TED رحلة عبر الاشياء مثل مبدىء كوبرنيكي، ومفارقة فيرمي المبدأ الانثروبي، أصل الحياة.
    Yani, "Üç Numaralı Wilson prensibi": "Silah seslerinin geldiği yönden uzaklaşın!" TED لذلك, مبدأ وبيلسون الثالث: سر بعيدا عن صوت النيران.
    Her neyse, çalışma prensibi oldukça basit. Open Subtitles على أي، المبادئ الأساسية للعمل هنا، بسيطة جداً.
    Ama açıklık prensibi sıradan fiziksel detaylara dahi tesir ediyor. TED ولكن مبادئ الانفتاح تصب تماماً في التفاصيل المادية، المملة حقاً.
    Seksistler ise kendi cinsiyetini kayırarak bu prensibi ihlal ediyorlar. Open Subtitles أنصار التمييز الجنسي يشكل انتهاكا لمبدأ المساواة من خلال تفضيل مصالح الجنس الخاصة بهم.
    Ücretini gün sonunda alırsın. Mağaza prensibi böyle. Open Subtitles ستحصل على أموالك مع نهاية اليوم، إنها سياسة المتجر
    Evimizin "iş sohbeti yok" prensibi var. Open Subtitles ولكن منزلنا فيه سياسة "عدم التحدث عن العمل"
    Kimin prensibi benim için daha çok şey ifade ediyor? Open Subtitles وأنا لديّ سياسة مضادة للخسارة.
    Kusura bakma ama dediğim gibi, şirketimizin prensibi böyle. Open Subtitles أنا آسفة، لكن كما شرحت إنها سياسة العمل
    JH: Ahlaki psikolojinin bir sonraki prensibi sezgilerin önce, stratejik nedenlerin daha sonra geldiğidir. TED جون: المبدأ التالي من علم النفس الأخلاقي هو أن الإستنتاج يأتي أولًا، والسبب الإستيراتيجي ثانيًا
    Bu firmanın kendi ürünlerine mecbur bırakma prensibi. Büyük bir başarıya ulaşacak ve bütün görüntüleme sistemlerinin kalıcı bir ilkesi hâline gelecekti. TED ذلك المبدأ في الإحتكار لمنتج معين سيستمر في التطور وبنجاح كبير جدا كنظام دائم لمبادئ أنظمة التشغيل في كل مكان.
    Ve bizim de burada Amerika'da bu prensibi öğrenmemiz gerekiyor. Çünkü çok borcumuz var. TED وعلينا تعلم هذا المبدأ في أمريكا لأننا نحمل مديونيات كبيرة
    Biz diğer gezegenler, bu prensibi uzun zamandır kabul etmiş durumdayız. Open Subtitles ونحن من الكواكب الأخرى منذ فترة طويلة قبلنا بهذا المبدأ.
    Bolluk veya verimlilik prensibi veya büyük var oluş zincirine göre gerçeklik mümkün olduğunca doludur. TED التي هي مبدأ الوفرة أو الخصوبة، أو سلسلة الوجود العظيمة، هذا الواقع فعليًا كامل قدر الإمكان.
    Ama o benim gibi gençler için geçerli temel prensibi biliyordu. TED لكنها كانت تتفهم مبدأ أساسي واحد عن الشباب أمثالي
    Bir şeyin prensibi şudur, prensiplerle asla uzlaşmaya varamazsın. Open Subtitles إنها مسألة مبدأ ولا يمكن التفاوض على المبادئ.
    ve prensibi olmayan kişiler... en çok onları seviyorum. Open Subtitles و الأفراد الذين تنقصهم المبادئ هم أفضل من أي شيئ آخر الآن لقد تذكرت تذكرت ماذا يا " هاري " ؟
    Başka bir Asilomar yapay zekâ prensibi ise yapay zekâ bölümündeki maaş ayrımcılığını azaltmak. TED ومن مبادئ أسيلمار للذكاء الاصطناعي هو وجوب تخفيف عدم المساواة في الدخل المرتبط بالذكاء الاصطناعي
    Irkçılar, kendi ırkının menfaatleri başka ırkın menfaatleriyle çakıştığında kendi ırkının menfaatlerini kayırarak bu prensibi ihlal ediyorlar. Open Subtitles العنصريين يشكلون انتهاكا لمبدأ المساواة من خلال إعطاء المزيد من الصلاحيات لمصالح أعضاء سلالتهم عندما يتم اشتباك بين مصالحهم ومصالح أبناء السلالة الأخرى.
    Ama gerçekte bu pazarda bir paylaşım prensibi hüküm sürüyordu. TED ولكن في الواقع هذا السوق محمي بمبدأ التشارك.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد