Üçüncü ritüel ise: bu büyük ateşlerin ortasında kıyafet yığınları var. | TED | وبعد ذلك الطقوس الثالثة: ما بين كل الحرائق وأكوام الملابس الضخمة. |
Belki gün içinde beni oyalayacak birkaç yeni ritüel bulmalıyım? | Open Subtitles | ماذا لو كنت أملك بعض الطقوس لتساعدني على تخطي اليوم؟ |
Hayır, bu ritüel tamamen hekimlerin hastalarına iletmesi gereken bir mesajla ilgiliydi. | TED | لا بل كانت هذه الطقوس تدور حول رسالة واحدة والتي كان الأطباء بحاجة إلى ايصالها لمرضاهم. |
Aslında, "kült" kelimesi orijinal olarak, ritüel sergileyerek ve tapınaklara bakım yaparak, belirli tanrılara tapınan insanlar olarak tanımlanmıştır. | TED | الحقيقة أن الكلمة "كولتس" وصفت في الأساس أناس احتكروا عبادة آلهة ما بممارسة طقوس معينة أو الإبقاء على معابد. |
Sonuçta, gezegenimizin neresinde olduğumuzu ve gezegenimizin uzayda nerede olduğunu düşünmek günlük bir ritüel değil. | TED | بعد كل شيء، إنها ليست طقوس كل يوم أن نضع في اعتبارنا أين نحن على كرة كوكبنا وأين تكون هذه الكرة في الفضاء. |
Aradığım şeyin daha az ölüm hakkında ve daha çok sonrasında geleceklere kapılar açmaya dair bir ritüel olduğu ortaya çıktı. | TED | عندها اكتشفت بأني وجدت ضالتي: وهو طقس متعلق بالحياة أكثر من الموت وفتح أبواب جديدة لما هو قادم. |
Yani ilk ritüel gerçekten şunu söylemek: Bu yere nasıl geldiniz? | TED | حقًا، تقولُ الطقوس الأولى هذا: كيف وصلتم إلى هذا المكان؟ |
Çünkü asıl hatırlanması gereken bu nesnelerin kendisi değil, bir taşı hayata geçirmek için gerçekleştirilen kültürel ritüel. | TED | لأن الذكرى الحقيقية لم تكن التماثيل، بل الطقوس الشعبية التي منحتها الحياة. |
Ama Danışman bu ritüel, yardımcı olmadan gerçekleştirilemez. | Open Subtitles | لكن , أيها المستشار لا يمكن تنفيذ الطقوس بدون مساعد |
Saniyeler içinde, dehşet verici ritüel sona erer. | Open Subtitles | بعد بضع ثوان , ان الطقوس البشعة العضوية. |
Bostan'da bu ritüel'e yıllarca müsamaha gösterdim. | Open Subtitles | لقد اعتدت على هذه الطقوس لسنوات في بوسطن |
Ve l kim ortaya çıkarmak için yapmaktadır lt var biraz ritüel l'gerçekten değilim, veya l umuyoruz kim... kısa bir süre. | Open Subtitles | إنها فقط قليل من الطقوس كنت أحضرها لأظهر من أنا بالحقيقة أو ما أتمنى أن أكون .. قريباً |
Bu bir ritüel ya da onun gibi bir şey olabilir diye düşüyorum. | Open Subtitles | كمضخّم, لربّما من خلال نوع من الطقوس أو التعاويذ. |
Olay yeri muhtemelen bir tür fantaziye bağlı ritüel için düzenlenmiş. | Open Subtitles | المكان كان مرتباً ربما كان يقدم طعاماً كنوع من أنواع الطقوس الدينية؟ |
Bunun erkekler arasındaki bir ritüel olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | يبدو انه يظن بأنها طقوس الرابطة الذكورية |
İnsanlık adeta kutsal bir ritüel gibi, Dünya'nın ondan beklediği sabır ve özveriyle toprağı tekrar tekrar şekillendiriyor. | Open Subtitles | البشر يشبهون الأرض بالصبر وبالأخلاص لمطالب الأرض انها طقوس تقليدية تعاد مرارا وتكرارا |
Bu ritüel meselesini tekrar düşünseniz iyi olacak. | Open Subtitles | أنت ربما تحتاج لـ إعادة التفكير في تلك طقوس القفز كلها |
Dini bir ritüel gibidir. Savaşçılar bunu her yıl tekrarlar. Kimse ölmez. | Open Subtitles | إنها طقوس العبور والمحاربين يستمروا فيها كل عام ولا أحد يموت. |
Belki de bu ritüel tarzı birşey, yani seni kurtadam olarak gömmek gibi. | Open Subtitles | ربما هي طقوس أو شىء ما مثل الدقن مثل ذئب |
lütfen." ve buna dayanarak liderler için bir ritüel geliştirdik. | TED | وبناءا على هذا، قمنا بخلق طقس خاص للموظفين |
Brooke 9 yaşına bastığından beri her doğum gününde yaptığımız bir ritüel vardı caddedeki en sevdiği alışveriş dükkanına kapanışından yarım saat önce giderdik. | Open Subtitles | منذ ان بلغت بروك سن التاسعة ابتدعنا طقس معين لحفل عيد ميلادها حيث نذهب لـ متجرها المفضل |
Kendime hatırlatmak için her ay yaptığım bir ritüel. | Open Subtitles | طقوسٌ شهرية لأذكرَ نفسي. |
ritüel bana Ancient One'nı yenme ve tapınaklarını yerle bir edip Karanlık Boyut'u açma gücünü veriyor. | Open Subtitles | الشعيرة تمدّني بالقوّة لهزم المعلّمة الكبيرة وهدم أقداسها للسماح للبُعد المظلم بالدخول. |