Kararı etkileyebilmek için Moskova'ya uçuyorum. Bunu söylemek için uğradım. | Open Subtitles | لأرى إن كان من الممكن تغيير القرار ولهذا جئت لأخبرك |
Bu şekilde yaşamak istemiyorsun. Hayatına devam ediyorsun. Doğru şeyi yaptığını söylemek için buradayım bu yüzden aynen devam et. | Open Subtitles | لا تريد العيش بتلك الطريقة ، عليك المضي قدماً أنا هنا لأخبرك ، أنت تفعل الصواب ، حافظ عليه فحسب |
Sen bütün yolu bana bunu söylemek için mi teptiniz? | Open Subtitles | جئت كلّ هذا الطريق حتى هنا.. لتخبرني بذلك ؟ حسنا.. |
Sanatçıların gerçeği söylemek için, politikacılarınsa gerçeği örtbas etmek için yalana başvurduklarını söylerdi. | Open Subtitles | اعتاد القول أنّ الفنّانين يستعملون الأكاذيب لقول الحقيقة بينما السّياسيّون يستعملونها لطمس الحقيقة. |
Aileme kimle tanıştığımı söylemek için bekleyemedim. | Open Subtitles | لا أطيق الأنتظار لإخبار عائلتى عن من قابلت |
Bütün bu olanların o-yüzden olduğunu söylemek için aramadın, değil mi? | Open Subtitles | إنكِ لم تتصلي لإخباري بهذا لابد أنَّ هذه المشاكل بسبب أحد الذين تعرفينهم جيّداً، أليس كذلك؟ |
Beni sabahın 4:00 ünde, bunu söylemek için mi kaldırdın? | Open Subtitles | توقظينني فى الرابعة صباحا لتخبريني بهذا؟ |
Ama yine de beni arayacağını söylediği için... aramayacağını söylemek için aramalıydı... ve ben de bunun için ona teşekkür ederdim. | Open Subtitles | لكن حتى لو أنها ذكرت انها ستتصل كان عليها ان تتصل لتقول انها لن تتصل وكان على وقتها أن اشكرها للأتصال |
- Evet, gemiye bindiğin gece limana bunu sana söylemek için gelmiştim. | Open Subtitles | أجل, الليلة التي ذهبتِ فيها على تلك الرحلة قصدتُ الميناء لأخبركِ بذلك |
Galiba buraya sizinle ne kadar gurur duyduğumu söylemek için geldim. | Open Subtitles | أعتقد أني أتيت إلى هنا لأقول لك كم أنا فخور بك |
Bak, seninle ayrıIdığımı söylemek için aradım çünkü bir başkasını buldum. | Open Subtitles | انظري, أنا أتصل لأخبرك بأني قابلت شخصاً آخر لذا أنا سأهجرك |
Korkak olduğun için bu cesetleri asla taşıyamayacağını söylemek için buradayım. | Open Subtitles | أنا هُنا لأخبرك أنّك لن تحرك تلك الجثث مطلقًا لأنك جبان |
Ben de sizi buraya nişanlandığımı söylemek için çağırmıştım. | Open Subtitles | لقد طلبت منكِ الحضور إلى هنا لأخبرك بشأن خطوبتى |
O kadar yolu, bana bunu söylemek için mi geldiniz? | Open Subtitles | جئت كلّ هذا الطريق حتى هنا.. لتخبرني بذلك ؟ حسنا.. |
Lütfen ısıtmanın bozuk olduğunu söylemek için bana acil çağrısını attığını söyleme. | Open Subtitles | أخبرني رجاءً أنّكَ لم ترسل لي نداء طارىء لتخبرني بأنّ المدفأة معطوبة |
Biliyorum söylemek için çok erken ama söylediğin için çok mutluyum. | Open Subtitles | علمت بأنك قريب لقول ذلك لكن أنا مسروره جدا أنك فعلت |
Neden insanlara nasıl hissettiğimizi söylemek için bekliyoruz bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف لماذا ننتظر .لإخبار الناس كيف نشعر حقا |
Mektubumu çözdüyse, söylemek için bir yolunu bulur. | Open Subtitles | إن كانت قد فهمَت رسائلي فستجد وسيلة لإخباري |
Elaine, selam göndermediğini söylemek için buraya kadar gelmiş olman, selam söylemenden daha önemli. | Open Subtitles | قدومك لتخبريني بأنك لم تلقِ التحية، هو بادرة أكثر من القائك التحية. |
İyiymiş. Peki bunu söylemek için buraya kadar mı geldin? | Open Subtitles | حسناً,هذا لطيف,ولكن لمَ قدت طوال الطريق الى هنا لتقول ذلك؟ |
- İşlerimin erken bittiğini söylemek için. | Open Subtitles | لأخبركِ بأنني أنهيت عملي باكرًا لم يخبروني بذلك |
Kuzey Kutbu'ndaki atölyemden şunu söylemek için geldim Simpsonları evden çıkarma. | Open Subtitles | لقد أتيت من معملي بالقطب الشمالي لأقول لك لا تطرد السيمبسون |
Sizi içeri girerken görmüş ve burada beklemenizi söylemek için beni gönderdi. | Open Subtitles | لقد رآكِ وأنتِ تدخلين الى هُنا و أرسلني لإخبارك أن تنتظريه هُنا |
Şimdi, kendime, popüler bir kızlarla tanışıp farklı bir kariyer seçmemi söylemek için geçmişe döneceğim. | Open Subtitles | والآن، سأعود بالزمن لأخبر نفسي أن أختار مهنة مختلفة مهنة أقابل بها امراة طاغية الأنوثة |
Bir dostumdu. Bu gece Bruins maçına gelemeyeceğini söylemek için aramış. | Open Subtitles | كان هذا صديقي ، اتصل ليخبرني بأنه لن يستطيع الذهاب لمشاهدة الهوكي الليلة |
Nicholas, eve geç geleceğini söylemek için erkenden beni aradı. | Open Subtitles | اتصل علي نيكولاس في السابق ليقول انه سيتأخر عن المنزل. |
-Parayı alacağını söylemek için. Ama ben onunla konuşurken hayattaydı. | Open Subtitles | لأخبره انه سوف يحصل على المال وعندما انصرفت كان مازال حيا |
Komadasın ve sana uyanmak zorunda olduğunu söylemek için buradayım. | Open Subtitles | انتي في غيبوبة وانا هنا لاخبرك انه يحب عليك الاستيقاظ |