ويكيبيديا

    "sınırlar" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الحدود
        
    • حدود
        
    • خطوط
        
    • حدوداً
        
    • بالحدود
        
    • بحدود
        
    • قيود
        
    • حدودنا
        
    • حدودًا
        
    Avrupa'daki sınırlar onları reddediyor veya kabul etmek için saldırıyor. Open Subtitles كل الحدود في أوروبا ترفض لهم أو التهم بشجاعة لقبولهم.
    Tamam ben de bazı sınırlar istiyorum, ...benimle karşılaştırmaya izinli olduğun hayvanlardan başlayarak. Open Subtitles حسنا,انا أريد بعض الحدود أيضا بدءا بأسماء الحيوانات المسموح لكِ أن تشبهيني بها
    sınırlar hakkında ders verebilecek en uygun kişinin sen olduğunu hiç sanmıyorum. Open Subtitles لا أعتقد أنني أنظر إلى أفضل مصدر في إعطاء دروس عن الحدود
    Ve hatta, ürünün şekil manipulasyonuna bile belli sınırlar içinde dahil olabilirsiniz. TED و ايضا يمكنك الاشتراك في التلاعب بشكل المنتج ولكن ضمن حدود آمنة.
    Yani tersi istikamette bir ilerleme var: Daha kapalı sınırlar, daha az işbirliği ve belki Avrupa yapısının farklı bölümlerinin bazılarında ayrılmalar bile olabilir. TED بل على العكس ، فهي ذات حدود أكثر إنغلاقاً و أقل تعاوناً ، بل و حتى قد تخرج عن بعض الأجزاء المختلفة للبناء الأوروبي
    Sonuç olarak kişisel sınırlar konusunda iyi değilsin. Komik bir şey mi var? Open Subtitles خلاصة القول أنت حقا سيء فيما يخص الحدود الشخصيه هل هناك شيئا مضحك؟
    Ancak siberalemin bazı alanlarında sınırlar hala vrlıklarını sürdürüyorlar. TED ولكن الحدود مازالت تتواجد في بعض الأجزاء من الفضاء الرقمي.
    Öğrendim ki sınırlar gerçeğin bittiği yerlerdir fakat aynı zamanda hayalin ve hikayenin başladığı yerlerdir. TED تعلمت أن الحدود هى في النهايات الفعلية ولكنها أيضاً تقبع حيث المخيلة وتبدأ القصة.
    DE: Harika bir soru. Aslına bakarsan beynin işleyeceği veri türlerindeki kuramsal sınırlar hakkında hiçbir fikrimiz yok. TED ديفيد: هذا سؤال جميل، في الحقيقة ليست لدينا فكرة عن الحدود النظرية لنوع المعلومات التي يمكن أن يتقبلها الدماغ
    Her gün; hayatları için kaçan insanların acı hikayelerini dinliyorum, tehlikeli sınırlar ve düşman denizler boyunca. TED كل يوم استمع الى قصص مروعة عن اناس يفرون لأجل النجاة بحياتهم عبر الحدود الخطرة والبحار الهائجة
    Şuan Suriye durumu ana güvenlik krizlerine dönüştüğü için bu konuda bazı problemler görüyoruz, ama geniş dönemde gerçek şu ki: Orta Doğudaki bütün sınırlar açıktı. TED حاليا نلاحظ بعض المشاكل مع الوضع السوري، مع تطور الوضع السوري إلى أزمة أمنية كبيرة، ولكن في الحقيقة لمدة كبيرة، كانت كل الحدود بالشرق الأوسط مفتوحة.
    sınırlar ve kısıtlamalara bakılmaksızın bizi kapsamlı bir şekilde koruyan mevcut bir politikanın olması gerekmez mi? TED أليس من المفترض أن يكون لدينا نوعا من السياسة تحمينا بصورة عامة، بغض النظر عن الحدود والقيود؟
    Toplumsal dansla, gruplar arasındaki sınırlar bulanıklaştı. TED عن طريق الرقص الشعبي، تتلاشى الحدود بين الجماعات البشرية.
    Kalkınma Hedefleri'ni Gezegensel sınırlar içinde başarmalıyız. TED نحن بحاجة إلى إنجاز أهداف التنمية المستدامة ضمن الحدود البيئية
    Y ekseni bize gezegensel sınırlar dâhilinde kalma yeteneğimizi gösteriyor. TED يعرض المحور العمودي مقدرتنا في البقاء ضمن الحدود البيئية
    Doğal seçilim, popülasyon ve türleri kabaca tanımlı sınırlar içinde tutuyor. TED عادةً ما يُبقي الانتقاء الطبيعي على السكان والفصائل ضمن حدود معينة.
    Parsons, gerçekten de aşılmaması gereken yasal sınırlar olduğuna inanıyor. Open Subtitles انه يؤمن حقا أنه هناك حدود قانونيه لا يمكن تخطيها
    Hayvan istismarına dair kanıt yok ve deneyler yasal sınırlar içerisinde yapılmış. Open Subtitles لا يوجد دليل على تعذيب الحيوانات، والتجارب تمّ إجرائها وفق حدود قانونية.
    ve bugünün meselesi sınırlar olmadan gelen yenilikler ama söylemeliyim ki hayatımdaki yenilikler, sınırlarım yüzünden mümkündü. TED وبرغم أن حديث اليوم هو عن الإبداع بدون حدود يجب أن أقول أنه في حياتي كان الإبداع ممكناً بسبب حدودي.
    Bu yazılım parçası bireyi olası sınırlar içinde tutacaktır. TED فإن قطعة من البرمجيات بامكانها إبقاء الفرد في حدود المعقول
    Ama böyle bir dünyada bile aşılmaması gereken sınırlar vardır. Open Subtitles لكن حتّى في هذا العالم، هناك خطوط لا يُمكن تخطّيها
    Yabancı kuralların bütün işaretlerini parçalayıp yeni sınırlar çizdiler. Open Subtitles مزّقوا كلّ علامات الحكم الأجنبى ووضعوا حدوداً جديدة
    Bu eşik, bilimciler tarafından gezegensel sınırlar olarak tanımlananların aynısı. TED وهذه الحافة هي نفسها التي عرفها العلماء من قبل بالحدود الكوكبية.
    Biz polis memurları görevimizi yasaların çizdiği sınırlar içerisinde yapabiliriz. Open Subtitles نحن الشرطة ديك ضباط لنؤدي واجبنا .. مقيدة بحدود معينة.
    Dünyayı bir bütün olarak görmeye çalışın, sınırlar ve cepheler olmadan. TED حاول أن ترى العالم باعتباره عالما واحدا بدون حدود أو قيود جغرافية.
    Ve o an şunu öğrendim, belirlediğimiz sınırlar ve engeller iki şeye neden olur. Bir, hedefimizden saptırır ya da iki, bizi yaratıcı olmaya zorlar. TED حينها تعلمت أن حدودنا وعوائقنا، تتسبب فى شيئين الأول : إيقاف مسارنا أو الثاني : دفعنا إلى طريق الإبداع.
    Kelimenin anlamını bilseydiniz geçilmeyecek sınırlar olduğunu da bilirdiniz! Open Subtitles لو أنّكم تفقهون معنى المحارب لأدركتم أن ثمّة حدودًا لا يمكنكم تخطّيها.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد