Gerçekten ama gerçekten kurtulmak istediklerinde Jim Crow South'dan ABD sınırları içerisinde mümkün olan en uzak noktaya, Alaska'ya gittiler. | TED | وحين رغبوا حقًا في الهرب بعيدًا، اتجهوا إلى ألاسكا، أبعد منطقة ممكنة داخل حدود الولايات المتحدة عن جنوب جيم كرو. |
PMS mitinin varlığını sürdürmesinin diğer bir nedeni, kadına özgü rolün dar sınırları. | TED | سبب اخر ل استمرار الخرافات لديها ما تفعله في حدود ضيقه عند الأناث. |
Ve bütün bu deneyleri tekniğimizin sınırlarını anlayana dek çözümledik, çünkü bu sınırları anlayınca, nereye kadar zorlayabileceğimizi öğreniriz. | TED | وقمنا بتحليل كل هذه التجارب حتى فهمنا فعلا حدود تقنياتنا وما أن فهمنا هذه الحدود فقد عرفنا كيف نوسعها |
Biz sınırları zorlamadık, sadece herkesin sandığından daha ileride olduğumuzu gösterdik. | TED | لم نتخطى الحدود, لكن اثبتنا اننا متقدمين على اي شخص اخر. |
Orada sarayın teknik danışmanı olarak çalıştı ve sınırları zorlamaya devam etti. | TED | وعِمل هناك كمستشار فني في القصر الملكي، واستمر دايدالوس في تخطّيه الحدود. |
Bölge sınırları boyunca yükselen Berlin Duvarı şehri ikiye bölüyordu. | Open Subtitles | على طول حدود القطاع ارتفع جدار برلين، قاسمًا المدينة لشطرين |
Kobay deneysel çevresindeki sınırları aşmaya teşebbüs ederse mekanizma ile davranışları düzeltilir. | Open Subtitles | إذا خرجت الحالة عن حدود نطاق الاختبار يقوم الجهاز بتعديل هذا التصرف |
Onaylı dükkanların sınırları dışında tıbbî marihuana satmak hâlâ yasak. | Open Subtitles | بيع الماريجوانا الطبية خارج حدود المتجر لا يزال غير قانوني |
Yönetmeliklerine göre şehir sınırları içerisinde yeteri kadar otel odası olmayabilirmiş. | Open Subtitles | وفقًا لقواعدهم لا يمكننا الحصول على غرف فندقية داخل حدود المدينة |
Erkek olmanın getirisiyle kime bakış attıysam cinselliğimin sınırları karşısında yelkenleri suya indirdi. | Open Subtitles | بقدر ما أنا رجل فكل شيء ألمحه يحبطني في حدود النشاط الجنسي الذكوري |
Kale duvarlarının sınırları kötü bir rüya gibi geride kalmıştı. | Open Subtitles | كما هي حدود جدران القلعة تتلاشي من خلفي كحلم مزعج |
İstismarcılar internet sitelerindeki kullanıcı sözleşmelerini okumuyor ve içerik coğrafi sınırları umursamıyor. | TED | لا يقرأ هؤلاء المعتدون اتفاقيات المستخدم للمواقع، والمُحتوى لا يحترم الحدود الجغرافية. |
Bu inanılmaz güç, insanları dönüştürmek, insanları eklemlemek, sınırları aşmak için topluca bir deneyimi paylaştıklarını hissetmeleri için kullanılabilir. | TED | هذه القوة المهدشة يمكن أن تستخدم لتغيير الناس ولربطهم سوياً، لتخطي الحدود وأن يشعر الناس بأن لديهم تجربة مشتركة. |
Bir kutu içinde bir bitki modellerken, aslında, sınırları nereye çizeceğimi bilirim. | TED | عندما أصمم نباتا في علبة ، حرفيا، وأنا أعلم أين أجعل الحدود. |
Ama kabul etmelisin ki son zamanlarda sınırları biraz kolay aşar olduk. | Open Subtitles | لكن عليّك أن تعترف إنّه تم تجاوز الحدود في الأوّنة الأخير ببساطة |
Senle Pope Oakland'daki sınırları ve dağıtımı belirlemeye yardımcı oldunuz. | Open Subtitles | أنت والبابا يُساعدُ على رَبْط سوية الحدود والتوزيع في أوكلند. |
Neden sınırları biraz zorlayıp onlara istediğimiz gibi bir gece yaşatmayalım? | Open Subtitles | لماذا لا نفسح الحدود قليلاً ونعطيهم ليلة نغض فيها أبصارنا عنهم؟ |
Hiç suyu olmayan bir ülke, sınırları ötesinde neler olacağı konusunda endişelenmeli. | TED | ان بلد لايمتلك الماء يجب ان يقلق حول الاحداث خارج نطاق حدوده. |
Tez elden geri dönüş yapmasını ve sınırları zorlaması gerektiğini söyle. | Open Subtitles | اخبره اننا في حاجة الى تحول سريع ودفعه الى الخطوط الامامية |
Başkan'a, babama... burada ne olduğunu biliyorsun ve sınırları açıp haksız yere suçlananların ülkelerine dönmesine izin vermezsen bunu sana ve ABD'ye karşı kullanacağım. | Open Subtitles | الى الرئيس الى ابى انت تعرف ماذا يوجد هنا واذا لم تفتح حدودك |
Bu ülkeye nasıl bir zavallı düşünce hakim olmuş böyle bir kadın sınırları içinde kalacak ama bir erkek aç gözlü bir domuz gibi ortalıkta mı dolaşacak? | Open Subtitles | حتى يجبر المرأة على البقاء فى حدودها بينما يعطى الرجل الحق أن ينطلق مثل الكلاب المتوحشة؟ النظام. |
Her şey, hayatta kalacak,... ...kavga edecek, zihinsel sınırları zorlayacak... ...ve devam edecek güce sahiptir. | TED | شيء يدفع برغبتك الى البقاء الى الحد الاقصى .. يدفعك للقتال .. للتغلب على الصعاب الفكرية لكي تستمر بالمضي قدماً .. |
Bizi yerde tutan yerçekimi mi, tabiat mı yoksa hayal gücümüzün sınırları mı? | Open Subtitles | هل هي بسبب الجاذبية أم الطبيعة أم مجرد قيود خيالنا الذي تركنا فوق سطح الأرض |
Ancak gen sürücülerinin ayrıca bazı fiili sınırları var. | TED | ولكن للتعديل الجيني أيضاً بعض القيود الملموسة. |
Ama aşmamamız gereken sınırları aşarsak... | Open Subtitles | ..لكن لو كنا قد تخطينا حدودا لا يجب تخطيها |
Kaşmir'deki politik karışıklık yüzünden hem Pakistan hem de Hindistan sınırları kapattı. | Open Subtitles | الإضطراب في كشمير سبّب كلتا باكستان والهند لإغلاق حدودهم |
Sadece sana teşekkür etmek istemiştim, sınırları aştım ve bu yüzden beni kovdurabilirdin, ve sadece memnun olduğumu söylemek istedim. | Open Subtitles | أردت أن أشكرك. لقد تعديت حدودي و كان يمكنك أن تتركيهم يفصلونني. و أردت أن أقول أنني أقدِر لكِ هذا. |
sınırları bu kadar çizilmiş olan bir ilişki zamanla benim "tam macera" tanımıma uymuştu. | Open Subtitles | علاقة غراميّة محدودة بوضوح بالوقت والمساحة، وافقت تعريفي الخاصّ للمغامرة التامّة. |
Ama aşmamamız gereken sınırları aşarsak... | Open Subtitles | لكن إذا تخطينا حدوداً لايجب علينا تخطيها |