Bill Cody'ye katılmak için sabırsızlanıyor olmalısınız. | Open Subtitles | يبدو ان تتطلع للانضمام الي بيل كودي مرة اخرى |
Sanırım bizim kız seni incelemek için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | آجل أعتقد أنها متشوقة لمقابلتكِ |
Kore'de savaş kahramanı oldu ve annem resimleri görmek için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | كان بطلاً أثناء الحرب الكورية وأمي تتحرى شوقاً لرؤيتها |
Bununla birlikte sabah yol yorgunluğunu üzerinizden attığınızda sizi görmek için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | ولكنه يتطلع بشدة أنّ يراكم في الصباح بعدما ترتاحون من الرحلة .. |
-Eve gitmek için sabırsızlanıyor onun dışında oldukça iyi gözüküyor. | Open Subtitles | ؟ لقد نفذ صبره و يريد الذهاب للمنزل يا سيدى لكن ما عدا ذلك فإنه يبدو بخير تام |
Doktor, Kuru Vadiler'i görmek için sabırsızlanıyor musunuz? | Open Subtitles | دكتور هل أنت متشوق لأول رحلة لك إلي الأراضي الجافة |
- Yeni dönem için sabırsızlanıyor musun? | Open Subtitles | هل انت متلهف لقدوم الليل ؟ نعم .. |
Rosa'nın annesi sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | أن أم روزا تتطلع إلى هذا اليوم |
Bu akşamki hindi ziyafetine sabırsızlanıyor musun? | Open Subtitles | هل تتطلع الى -احتفال الديك الرومي هذه الليلة ؟ |
Roma'daki yeni görevin için sabırsızlanıyor muydun? | Open Subtitles | هل كنت تتطلع إلى منصبك الجديد في روما ؟ |
Seni Ananya'ya çok anlattım, seninle tanışmak için sabırsızlanıyor ! | Open Subtitles | لقد أخبرت (أنانيا) بالكثير من القصص عنكِ، إنّها متشوقة للقائك. |
Sürekli üzerinde çalışıyormuşsun ve eminim herkes okumak için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | الشائعات انتشرت حول كتابتك لسيرتك... وجميع الذين أعرفهم يتحرقون شوقاً حتى يقرؤوها |
Bu ay sonunda sizi görmek için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | يتطلع كثيرا إلى رؤيتك في نهاية هذا الشهر |
Müşterim sabırsızlanıyor. Bunları al. | Open Subtitles | لقد بدأ زبوني يفقد صبره خذي هذه |
Mesela yazımı 3 gün önce verdim ve okumak için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | أعطيته مقالتي قبل ثلاثة أيام، وهو متشوق جداً لقرائتها |
Ortakyaşamım onlarla karşılaşmak için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | - - السمبيوت خاصتي متلهف للقائهم |
Vika gitmek için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | فيكا" لا تستطيع الإنتظار للرحيل" أنا ؟ |
Biraz daha iyi olduğunda sizi görmek için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | و هي لا تطيق الإنتظار لتراكم عندما تتحسّن حالتها قليلاً |
Her neyse. Ben zaten gitmek zorundayım. Arkadaşın sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | أنا مضطر للذهاب على كل حال فقد نفذ صبر أصدقائك |
Adamlar sabırsızlanıyor ve bu iki kişilik bir oyun. | Open Subtitles | رجالي بدأوا يملون من الخسارة في الصالة انها لعبة لرجلين |
Seninle görüşmek için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | إنّه يتوق للحاق بك. |
- O da sizinle tanışmak için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | -وهو لا يطيق الانتظار حتى يقابلكما يا رفاق |
- Jules sizi görmek için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | "جول" مشتاق لرؤيتك. |
Kazılara tekrar başlamak için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | إنه لا يستطيع الإنتظار للبدء بالحفر ثانية |