Yapmak istediğimiz bu, böyle sanal dünyalar yaratmak, yani dünyayı keşfeden Dave Gallo ya da başkası değil; keşfeden sizsiniz. | TED | وهذا ما نود أن نحققه إتاحة هذه الأماكن في الواقع الافتراضي ولا يكون الأمر مقتصراً على أحد، بل يمكنك أنت |
Ve bu gerçekten sanal gerçeklikte mimari hakkında dans eden birisi. | TED | وهذه حقيقة أحد ما يرقص في فن العمارة مستخدماً الواقع الافتراضي |
Böylece, belirli bir seviyenin ötesine zoom yaptığımizda bu Sim City benzeri 45 derecelik bir sanal bir görüntü haline dönüşüyor. | TED | لذلك، فيما نحن نقوم بالتكبير فوق مستوى معين يأخذنا إلى نوع من مثل سيم سيتي في عرض افتراضي على 45 درجة. |
Vardıkları sonuç, geleneksel öğretim yöntemleri yerine sanal laboratuvarlar kullanıldığında, öğrenme verimliliğinde şaşırtıcı olarak %76 daha fazla artma olduğuydu. | TED | و ما وجدوه كان مدهشاَ 76 في المئة زيادة في فعالية التعلم عند استخدام المختبرات الافتراضية على طرق التدريس التقليدية. |
sanal gerçeklikte yakın çekim demek birine yakın çekim demek. | TED | الإقتراب في الواقع الإفتراضي يعني إقترابك الفعلي من أحد ما. |
Burada kişiler, ellerinin sanal gerçeklikteki versiyonlarını görüyorlar, elleri kalpleriyle aynı tempoda ya da farklı tempoda kırmızı olarak yanıp sönüyor. | TED | وهنا، يرى الناس نسخة افتراضية مصورة لأيديهم ، التى تومض بالأحمر و تنطفئ، إما بنفس وقت نبضات القلب أو بوقتٍ آخر. |
ve bunun sanal olan hiçbir yani yok. | TED | و ليس هناك من شيء إفتراضي حول هذا الأمر |
Şimdi, tüm ortamınızı sanal ve gerçek dünyalar arasında değiştirdiğinizi hayal edin. | TED | تخيل أن تضبط عالمك المحيط بك ليكون وسطاً بين الواقع والواقع الافتراضي |
O kızı bu özel sanal uzaya getirmiş olabilir mi? | Open Subtitles | لهذه الاسباب توجد تلك الفتاة في الفضاء الافتراضي الخاص بك؟ |
sanal cehennemimde birlikte boğuluyorduk. Kaçabilmemin tek yolu da sana sırtımı dönmekti. | Open Subtitles | في واقعي الافتراضي كنّا نغرق معًا، وكان مفرّي الوحيد هو التخّلي عنك. |
sanal cehennemimde birlikte boğuluyorduk. Kaçabilmemin tek yolu da sana sırtımı dönmekti. | Open Subtitles | في واقعي الافتراضي كنّا نغرق معًا، وكان مفرّي الوحيد هو التخّلي عنك. |
Dolayısıyla bunun, Johnny Cash için sanal bir diriliş ve ortak bir anıt oluşturmada mükemmel bir proje olduğunu düşündüm. | TED | كنا نتصور هذا هو المشروع الكامل لبناء تذكار تشاركي وبعث افتراضي لجوني كاش. |
Ve az önce gördüğümüz herşeyin aksine, sanal olan veya olmayan. Ses: İşaretli kart tespit edildi. | TED | وخلافا لأي شيء آخر قد رأيناه للتو، افتراضي أم لا.صوت: تم الكشف عن البطاقة الموقعة. |
Ve bundan dolayı daha sonra birçok şarkıcı, "Tamam, sanal Koro 2.0 ne?" | TED | و بسبب هذا كثير من المغنين بدأو بالقول حسنا ما هي الجوقة الافتراضية النسخة الثانية |
Ama, kendimi de biliyorum, ben de bu sanal koro ruhunu hepsiyle beraber hissediyorum. | TED | و لكن انا اعرف نفسي ايضا اشعر بروح العمل الجماعي الافتراضية هذه اذا صح التعبير معهم كلهم |
Ona şimdi sanal gerçeklik diyoruz, ama simule edilmiş gerçekleri geçince ne oluyor? | TED | نحن نسميه الواقع الإفتراضي حالياً، لكن ما الذي سيحدث عندما نتجاوز تقليد الواقع؟ |
Yasa dışı sitelerin sanal şehri, istediğin her şey isimsiz bir şekilde alabilirsin. | Open Subtitles | مدينة افتراضية لمواقع غير قانونية حيث يتم فيها شراء أي شيء بشكل مجهول |
Emlak Arama Motoru sanal alemde kontrolü hukukçuya verir enformasyonu vazgeçilmez hale getirir. | Open Subtitles | محرّك إستفسارِ العقاراتِ وضع إفتراضي مِنْ المعلوماتِ وَضْع المحامي بنفسه .في السيطرةِ |
Halen, sanal olan ile fiziksel olan arasında büyük bir kopukluk var. | TED | ولا يزال هناك قطع اتصال كبير في الوقت الراهن بين الإفتراضية والمادية. |
Ve bir de, sanal turlar gibi mobil uygulamalar da üretiyoruz. | TED | وأخيرا ننتج تطبيقات جوال تضم أدوات إفتراضية تحككي قصصا. |
Koridora hoş geldiniz. sanal ger çeklik veri bankamızdasınız. | Open Subtitles | هنا الممر، قاعدة بيانات النموذج الأولي الظاهري. |
sanal Dünya ahlaksız bir günah yuvasına dönmüş ve bunu temizleyeceğim. | Open Subtitles | زوى جراى ستون العالم الإفتراضى هو بالوعه من الخطيئه وسأقوم بتنظيفه |
Ama yüklenici savunucusu olarak 30 dakika çalışmanın ardından, çok geçmeden sanal alem hakkındaki fikrimin birazı aklıma geldi. | TED | ولكن بعد 30 دقيقة من العمل كمقاول دفاع، علمت فورا أن فكرتي عن السيبرانية كانت إلى حد ما خاطئة. |
Ama iş sanal sekse geldiğinde hiçbir gerçek erkek onun için peçete harcamaz. | Open Subtitles | عندما يتعلق الأمر حول الإنترنت لن يستخدم أي رجل منديل من أجل ذلك |
sanal paraların hesapta durduğu sürece tamamen güvende ve takip edilemez. | Open Subtitles | الآن، طالما بقيت الـ"بيتكوينز"، في حسابها، ستكون بأمان، غير قابلة للتعقب. |
sanal bir dünya ama ben hâlâ burada gerçek hayattakinden daha çok yaşadığımı hissediyorum. | Open Subtitles | إنه عالم افتراضيّ لكنني أشعر بالحياة هنا أكثر من العالم الحقيقيّ |
Ve Vikipedi ile ilgili herşey sanal olarak, tamamen gönüllülerden oluşan bir kadro tarafından yönetilir. | TED | وكل شئ عن ويكيبيديا يتم إدارته إفتراضياً بواسطة موظفين متطوعين كلياً. |