Bu koşullar altında size maksimum cezayı vermekten başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | وبالاخذ فى الاعتبار والظروف المحيطه بالقضيه لا يوخد خيار لكن لفرض |
Olan bu! Başka seçeneğim var mıydı? Adam bizi kazıklayacaktı. | Open Subtitles | لم يكن لدى خيار آخر السافل كان ذاهب الى ويلش |
Şimdi daha zor, ama başka seçeneğim yok. Onları durdurmalıyım. | Open Subtitles | سأصبح اقوى الآن لكن ليس لدي خيار يجب ان اوقفهم |
Başka seçeneğim kalmadığı sürece kendimi oraya kapatmayacağım. | Open Subtitles | لن أحبس نفسي بالأسفل إلا إذا كان هذا هو الخيار الوحيد |
Üzgünüm Randy. Bak, başka seçeneğim yok. Listeye sadık kalmalıyım. | Open Subtitles | آسف راندي، لا أملك خياراً عليّ الالتزام بالقائمة، تحلّ بالايمان |
Başka seçeneğim yoktu. Sen bütün hafta sonumuzu sabote etmeye çalıştıysan da. | Open Subtitles | ليس لدى خيار , بالرغم من أنك حاولت تخريب العطله الاسبوعيه بالكامل |
Başka seçeneğim yok. Ya onu kabul edeceğim yada seni bir daha göremeyeceğim. | Open Subtitles | لم يكن لدي خيار ، إما أن أرحب به أو أجازف بفقدها ثانية |
Doğru, onun için çok üzgünüm ama başka seçeneğim yoktu. | Open Subtitles | أجل، آسفة للغاية حيال ذلك لم يكن أمامي خيار آخر |
- Başka seçeneğim yok. - Bu konuda dikkatli olmalısın. | Open Subtitles | ليس لدي خيار آخر ـ لكن كن حذرا بهذا الشأن |
Sıcak bölge tamamiyle tahliye edildikten sonra bombayı atmak dışında bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي خيار ساسقط القنبلة في أي لحظة منطقة العمليات أُجْلِيَت تماماً |
Madam, sizi zinadan dolayı suçlu bulmaktan başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | سيدتي , ليس أمامي خيار سوى توجيه تهمة الزنى لكِ |
Başka seçeneğim yok! Burada kalırsam tekrar genç olabileceğime inanıyorum. | Open Subtitles | لا خيار لديّ، فلأبقى هنا عليّ الإيمان أنّي فتيّ مجدّداً |
Tüm yaşananlar için özür dilerim ama başka seçeneğim yoktu. | Open Subtitles | أعتذر بخصوص كل شئ حدث. ولكن لم يكن لدي خيار. |
Başka seçeneğim yoktu. Sonra açıklarım her şeyi. Sen sadece uzak dur. | Open Subtitles | لم يكن عندي خيار, سأشرح لك في وقت آخر أبقي خارج الموضوع |
Eğer kimse sorumluluk almıyorsa istifa etmekten başka seçeneğim kalmıyor. | Open Subtitles | لو لم تتمّ مجازاة أحدٍ، فلا خيار أمامي سوى الاستقالة. |
Daha iyi iyilik için onu sonlandırmaktan başka seçeneğim yoktu. | Open Subtitles | لم أمتلك أي خيار سوي أن أتخلص منه للصالح العام |
Tek seçeneğim bana dediklerini yapmak. | Open Subtitles | الخيار الوحيد امامى هو أن افعل ما أمرنى بة |
Peşimden ayrılmıyordun, başka seçeneğim yoktu. | Open Subtitles | عندما لم تترك لي مجال, لم تترك لي خياراً آخر |
Yani inanılmaz derecede fazla seçeneğim var. | TED | لذا فإن لدي مجموعة كبيرة من الخيارات لعمل ذلك. |
Her neyse, seçeneğim yok. işte... Yarın, tam 11'de. | Open Subtitles | على أية حال فأنا ليس لي إختيار هنا غدا في الـ 11 |
Kabul ettim. Başka seçeneğim yoktu. Hakkımda çok şey biliyordu. | Open Subtitles | وقد وافقت, لم يكن لدىّ اختيار فقد عرف عنى الكثير |
İnsanlara başka seçeneğim olmadığını anlatmalısın | Open Subtitles | يجب عليك أن تجعلي الناس يدركون بأن ذلك لم يكن خياري |
Başka seçeneğim yok. İkinci Aşamaya geçmeniz için onay veriyorum. | Open Subtitles | ليس لدى خيارا اخر , سأضطر للتأكيد بالأنتقال للمرحلة الثانية |
Dünya çapında alternatif bir felaket yaşıyorken başka seçeneğim var mı? | Open Subtitles | ما دام دمار العالم هو البديل الحتميّ فهل أملك خيارًا آخر؟ |
2 kulede de polis olduğu için tek bir seçeneğim vardı. | Open Subtitles | والآن بوجود الشرطة على السطحين، لم يبق لديّ خَيار. |
Keşke seçeneğim olsaydı, adamların arasında olmayı özledim. | Open Subtitles | لو كان لدي الاختيار فانا اريد ان اكون بين الجنود |
Ama resmî sıfatım gereği suçlamasını dinlemekten başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | لكنه واجبى المهنى ليس هناك بديل غير متابعة إتهامه |
İki seçeneğim vardı. Seni öldürmek ya da terk etmek. | Open Subtitles | لقد كان لدي خياران فقط، إما أن أقتلك أو أتركك |
Oh, Chester, başka bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | اوه تشيستر،لا اعتقد بانه لدي خيّار |
Hayır. Ama başka seçeneğim yok. Senin de öyle. | Open Subtitles | لا، فليس لي من خيارٍ في هذا الأمر، وأنتِ كذلك لستِ مُخيّرة. |