| - Hayır. Son seans bir süre için yeterli olacaktır, sayenizde. | Open Subtitles | الجلسة الأخيرة كانت بها ما يكفى لفترة, والفضل يعود اليك |
| Bunu duymamıştık. seans yaparken oldu, polis oradaydı. | Open Subtitles | ولكن الشرطة كانت هناك, حيث كنا فى الجلسة |
| Ve onlara geri gitti, diğer bir 10 seans konusunda hemfikir oldular. | TED | رجع إليهم، فوافقوا على جلسة إضافية من عشرة. |
| Bazıları bir seans sonrası semptomlarında bir gelişme fark eder, diğerlerinin ise tepki vermesi daha uzun sürer. | TED | والبعض منهم يلاحظ تحسّناً بالأعراض بعد جلسة واحدة فقط، بينما يحتاج آخرون لفترة أطول حتى يستجيبوا للعلاج. |
| Müşterilerimin pek çoğu 3-5 seans sonra sonuçları almaya başladı. | Open Subtitles | مُعظم عُملائي يتذوّقون النتائج من بعد ثلاث إلى خمس جلسات. |
| İnanırım. Ama, bir süreliğine başka seans yapmayacağız. | Open Subtitles | أصدقك ، وسوف لن تكون هناك مزيداً من الجلسات لبعض الوقت |
| Onunla anlaştık ve seans kayıtlarını incelemesine izin verdim. | Open Subtitles | لذا عملت إتّفاقا معه لمراجعة الجلسة يلاحظ نفسه |
| Koridorda küçük bir seans yaptık İki dakika bile sürmedi. | Open Subtitles | وفي الجلسة الموجزة في المنتصف في أقل من دقيقتين |
| Sadece orada oturdu ve seans bitene kadar saniyeleri saydı. | Open Subtitles | لقد جلس فقط يعد الثوانِ حتى تنتهى الجلسة |
| Normalinde bir hasta, seans sırasında viski içmezdi. | Open Subtitles | الطبيعي ان المريض لا يتناول الويسكي اثناء الجلسة |
| Konuşmak istemiyorsanız bu seans oldukça kısa sürecek. | Open Subtitles | ان كنت تميل الى عكس ذلك هذه الجلسة ستكون قصيرة جدا |
| seans için bekleyen bir grubum var. | Open Subtitles | لدى مجموعة فى انتظار جلسة الا ترغبوا فى الأنضمام الينا؟ |
| seans yaptık ve kimse gelmedi. | Open Subtitles | لقد عملنا جلسة تحضير أرواح و لم ياتي احد. |
| Üç gece önce bir seans yaptığınızı söylemiştiniz. | Open Subtitles | قلت أن جلسة تحضير أرواح حدثت منذ ثلاث ليالي مضت |
| Ee,niçin bir seans yapmıyorsun,Richard. | Open Subtitles | حسنا، لماذا ليس عندك جلسة تحضير الأرواح، ريتشارد |
| Farai Büyükanne Jack'le bankta 6 seans yaptı. | TED | كان لفاراي ست جلسات على مقعد الحديقة مع الجدة جاك. |
| Ne kadar kıllı olduğuna bağIı. Genelde 2-4 seans. | Open Subtitles | هذا بالطبع يعتمد على إلى درجة أنت مشعر فالمسألة دوماً تستغرق من جلستين إلى أربعة جلسات |
| Merak etmeyin, karar vermeden önce, en az üç seans görüşmemiz şart. | Open Subtitles | لا تقلقي. المطلوب .تمضية ثلاث جلسات قبل أن أستطيع الحكم |
| Bunu bir seans olarak ele almam gerektiğini anlıyorsundur. | Open Subtitles | و أنتِ تفهمين أنه يجب أن أعتبر هذه إحدى الجلسات |
| İtirazı olan yoksa bir seans düzenlemek istiyorum. | Open Subtitles | إذا لم يعترض أحد سوف أحاول عمل جلسه الليله |
| Jody'yle ben banyoda bir seans yaptık, ama hiçbir şey olmadı, sonra banyoya döndüğümde oradaydı, oradaydı! | Open Subtitles | جودي وأنا قمنا بجلسة تحضير الأرواح في الحمام، ولم يحدث شيء . لكن عندما عدت هناك كانت هناك. كانت هناك |
| Bir seansa dahi gelmeden 4 yıldır seans başı 250 ödedim. | Open Subtitles | أنصت إلي لقد كنت أدفع لك 250 دولاراً للجلسة لأربع سنوات بدون حضور جلسة واحدة |
| Bilgisayarıma gizlice girip dosyalarımı açıp, seans notlarımı okuduktan sonra inanmıyorum. | Open Subtitles | ليس بعد أن خرقت حاسوبي وفتحت ملفاتي وقرأت ملاحظات جلستي |
| Girişi kapatırsanız, faturayı geç öderseniz veya seans sırasında uyursanız. | Open Subtitles | إذا سددت طريق الركن للسيارات أو إن تأخرت علي دفع فاتورتك أو إذا وقعت بالنوم خلال الجلسه. |
| seans ne kadar sürecek? | Open Subtitles | كم مدة جلستك العلاجية؟ |
| iki seans daha gelsek biz bosaniriz. | Open Subtitles | جلستان أخريان ثم سنتطلّق بعدها |
| seans sırasında bizi uyaran genç adam dün gece odama geldi. | Open Subtitles | الشاب الذى حظرنا اثتاء جلستنا جاء الى عرفتى الليله الماضيه |
| O da beni arayıp özel bir seans ayarlarsa gelip gelmeyeceğimi sordu. | Open Subtitles | ، لذلك اتصل بي . وطلب منّي المجيء لجلسةٍ خاصّة |