Tuğladan duvarları bu gezegenin üzerine yıktığımız bütün sorunlar olarak düşünün. | TED | تصور جدران الطوب هي جميع المشاكل التي سببناها على هذا الكوكب. |
Ama yanılgımız şu ki, her birini tek tek çözülecek sorunlar olarak görüyoruz. | TED | لكننا نرى، بطريقة خاطئة، كل واحد من هذه المشاكل كمشاكل فردية ينبغي حلها. |
Sonradan fark etmişler ki en kötü tıbbi sorunlar solunumla alınan parçalardan kaynaklanmış. | TED | واكتشفوا مؤخرًا أنّ الكثير من أسوأ المشاكل الطبية جاءت من الجسيمات يتنفسها الناس. |
İş aile içi sorunlar nedeniyle eve askerî inzibatın çağırılmasına kadar varmış. | Open Subtitles | تصاعدت الى درجة ان النواب ذهبوا الى منزله من اجل الاضطرابات الداخلية. |
Ben ahıra giriyorum ve sorunlar 27 yıllığına son mu buluyor? | Open Subtitles | . ادخل الي الحضيرة , و الإضطرابات ستنتهي لـ 27 عام ؟ |
Laboratuarında kendini sorunlar için suçlayan bir bilim kadını, her zaman bir şeyler ters gittiğinde nedenleri belgelemeye başladı. | TED | إحدى العالمات التي استمرت بلوم نفسها على المشاكل في مختبرها بدأت بتوثيق الأسباب في كل مرةٍ حدث شيءٌ خاطىء. |
Bizi yok etme ihtimali taşıyan bütün bu sorunlar doğaları gereği küreselleşmiş sorunlardır. | TED | كل هذه المشاكل التي تهدد بالقضاء علينا جميعاً هي بطبيعتها مشاكل تتسم بالعولمة. |
Ama bununla ilgili sorunlar var, ve matematik bize en büyüğünü gösterecek. | TED | ولكن هناك بعض المشاكل في هذا، والحساب سيساعدنا في الكشف عن واحدة. |
Görünen o ki, tesisimizde her şey yolundayken birden bire sorunlar çıkıverdi. | Open Subtitles | من المناسب أن أقول أن طريقتنا الحالية الناعمة سببت فجأة بعض المشاكل |
Işıklar kararıp ekran parladığında kapının dışındaki sorunlar birden yok olurdu. | Open Subtitles | عندما كانت الأضواء تطفأ والشاشة تومض تختفي كل المشاكل الموجودة بالخارج |
Belirtileri önlemek için kullanılan ilaçlar var ama hastalık ilerledikçe sorunlar da büyüyecek. | Open Subtitles | هناك بعض الأدوية للتحكم بالأعراض لكن مع تطور المرض ستصبح المشاكل أكثر حدة |
Bir kediyi yalamanın ardındaki psikolojik sorunlar benim bahsetmek istediğim şeyler değil. | Open Subtitles | إن المشاكل النفسية وراء لعق قطة هي أشياء لا أريد الخوض فيها. |
Ve sonra uzay gemisiyle ilgili... sorunlar ve ben... çakıldım falan... | Open Subtitles | كان هناك بعض المشاكل المتعلقة بالمركبة الفضائية و أنا.. تحطمت السفينة |
Nörolojik sorunlar insanların olmayan dillerde konuşmasına sebep olabilir, aksanlı konuşma- | Open Subtitles | المشاكل العصبية قد تجعل شخصا يتحدث لغات غير مفهومة يتحدث بلهجات |
Bu bölgede bazı sorunlar oldu kızları dağdan uzaklaştırmamız gerek. | Open Subtitles | هناكَ بعض المشاكل في المنطقة ويجب أن نبعدكم عن الجبل |
Görevim hakkında istediğine inanabilirsin Dwight ama sorunlar inanılmaz şekilde eğlenceliler. | Open Subtitles | صدق ماتريد حول مهمتي دوايت ولكن الاضطرابات انهم مسلين بشكل لايصدق |
Enerji depoluyorsun, sonra ahıra geri dönüyorsun ve sorunlar tekrar duruyor. | Open Subtitles | . انه ما ينشطك حتي تتمكني من العودة الي الحضيرة . و توقفين الإضطرابات مجدداً |
Saydığımız tüm bu sorunlar hakkında gerçek zamanlı bir bilgi akışı olduğunu hayal edin. | TED | تخيّلوا الحصول على بيانات فوريّة لكلّ من هذه المشكلات. |
Kullandığımız sorular şunlardı: Hayat deneyimlerinden bazılarını benimle paylaşır mısın? Seni derinden endişelendiren sorunlar nelerdir? | TED | وكنا نطرح اسئلة من هذا القبيل .. شاركيني ببعض من خبرات حياتك ماهي القضايا التي تهمك حقاً ؟ |
Bütün bu sorunlar varken uyuyabileceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | مع كل تلك المتاعب أظن أنكِ لم تستطيعين النوم |
Dünyamız değişiyor. Şu anda farklı bir dünyada yaşıyoruz ve bir zamanlar kişisel olan sorunlar şimdilerde hepimiz için dünya çapında sorunlar oldu. | TED | إن عالمنا يتغير. نعيش في عالم مختلف الآن، و ما كان مرة مشاكل فردية هي الآن في الحقيقة مشاكل عالمية بالنسبة لنا جميعاً. |
Manhattan 'da şehir merkezindeki Clamp Merkezi'nde bir dizi mekanik sorunlar yaşandı. | Open Subtitles | في منهاتن أصيبت الآلات بمشاكل في مركز كلامب اليوم |
Daniel döndüğümüzde aynı sorunlar bizi bekliyor olacak. | Open Subtitles | ستكون مشاكلنا فى إنتظارنا هنا حال عودتنا |
Gazetede personellerle ilgili bir takım sorunlar olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | لقد لاحظت ان هناك بعض المسائل المتعلقة بالموظفين في الصحيفة |
Bu sorunlar, nereye gidersem gideyim gölgem gibi peşimden ayrılmayacaklar. | Open Subtitles | مشاكلي ستتبعُني إلى أيّ مكانٍ أذهبُ إليه. |
"Özür dileriz, bayanlar ve baylar bazı teknik sorunlar yaşıyoruz." | Open Subtitles | أنا آسف، سيداتي وسادتي, نحن نعاني' من عدة صعوبات تقنية، |
Yaşamımda yüzleştiğim sorunlar, bir çok genç kızın yaşadığı ile aynıdır. | Open Subtitles | التحديات التى واجهتها فى حياتي هى تحديات تواجهها كثير من الفتيات |
Onun buraya gelmesini bile istemiyorum. Eğer bu işi alırsak büyük sorunlar yaşayacağız. | Open Subtitles | لا اريده في هذه المكاتب , أن آخذ اعماله ستكون مشكله |
Savundukları davalara dikkat çekiyorlar, bizi fark etmeye zorluyor ve pek de farkında olmadığımız ama belki de olmamız gereken sorunlar için büyüteç görevi görüyorlar. | TED | إنهم يلقون الضوء على قضايا يوْيدونها، ويجبرونا على الانتباه إليها، إنهم كعدسة مكبرة عالمية للمواضيع التي لا نهتم بها والتي ربما علينا ان نهتم بها. |