Aslında bu durumla alakalı. Okuldaki sorunların çoğunun kaynağı evdeki sorunlardır. | Open Subtitles | بالواقع هذا ذو صلة، فأغلب مشاكل المدرسة تعود لمشاكل في المنزل. |
Kaslı lezbiyenle sorunların olduğunu biliyorum, hedefe de o kadar uzak değilsin. | Open Subtitles | أعلم بأن لديك مشاكل مع الإسحاقيات وأنت لست بعيداً عن هذه العلامة |
Merkez Bankası'nın başındayken Alan Greenspan'in tüm görevi, ABD ekonomisindeki sorunlara karşı dikkatli hareket etmek ve bu sorunların kontrolden çıkmamalarını sağlamaktı. | TED | عندما كان آلان غرينسبان رئيس الحزب الفيدرالي، كان عمله الدائم هو النظر في مشاكل أمريكا الاقتصادية والتأكد أنها لم تخرج عن السيطرة. |
Göçmenlikle ilgili asimilasyoncu yaklaşım bu sorunların çoğunu ortadan kaldırıyor ve | TED | لذلك، فنهج الإستيعاب والتقبل نحو الهجرة يقضي على الكثير من المشاكل. |
En önemlisi ise bu yerler sorunların kaynağı olan yerlerdir. | TED | وعلاوة على ذلك ، من تلك الأماكن بالذات تأتي المشاكل. |
sorunların gerçekten jeopolitik ise o zaman sana yardım edemem. | Open Subtitles | واذا ماكانت مشاكلك حقاً جغرافية سياسية. عندها لا استطيع مساعدتكِ. |
Bizler çirkin kentsel alanların basit ulusal sembollerinin ötesindeyiz. Veya gelip giden bakanların boş seçim kampanyası vaatleri ile çözülecek sorunların. | TED | نحن أكثر من أن نكون رموز وطنية بسيطة للآفة المدنية أو مشاكل تحل بوعود الحملات الانتخابية الفارغة للرؤساء الذين أتوا وذهبوا |
Fakat eğitimdeki sorunların çoğu sadece okullarla ilgili olmayıp toplum ve ailelerle de ilgili olduğundan, aynı zamanda ihtiyacınız olan şeyler bu tablonun daha çok sağ tarafındakiler. | TED | ولكن مشاكل التعليم ليست فحسب في المدارس بل هي في المجتمع والعائلات والذي نحتاجه حقا هو دعم قوي |
Hayatta kalanlar ise, uzun vadeli bilişsel sorunların yanı sıra statür kaybına maruz kalıyorlar. | TED | وهؤلاء الذين نجوا يعانون مشاكل إدراكية علي المدى الطويل وقصر القامة، |
Duyduğuma göre, evde sorunların varmış, öyle mi? | Open Subtitles | لقد سمعت أن لديك مشاكل في منزلك أليس هذا صحيح؟ |
Ben de burada yeni sorunların çıkmasını önlemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أحاول منع أنفسنا من الحصول على اي مشاكل |
Bu ülkedeki sorunların senin polka çalıp çalmamanla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | مشاكل هذا البلد ليس لدينا حيالها اى شئ لعين يمكن ان نفعله سواء شغلت البولكا ام لم تشغل البولكا |
Bazı sorunların olduğunu da biliyoruz. Hayatını yeniden düzene koyabiliriz. | Open Subtitles | نحن نعلم انكي تواجهين بعض المشاكل نحن نستطيع حلها لكي |
Size yumuşak başlı olacaklarını garanti ederim. Bu sorunların üstesinden geldik. | Open Subtitles | أؤكد لكم انهم كانوا ذو حصانة لم نصادف مثل هذه المشاكل |
Biliyor musun, Kanji, tüm sorunların, problemlerin çözümü nerede biliyor musun? | Open Subtitles | ..أتعرف يا كانجي ، أين كتب حل جميع المشاكل والصعوبات ؟ |
Bundan öncesinde olan sorunların kendinle ya da partnerinle ilgili yok olup gitmiyorlar. | Open Subtitles | مهما كانت المشاكل سابقاً إذا كانت بك أو بشريكك . إنها لا تختفي |
Kendimi bu kadar düşünmeyi bırakacağım. Senin sorunların benim de sorunlarım olacak. | Open Subtitles | سأتوقف عن التفكير فى نفسى كثيراً مشاكلك تكون مشاكلى |
Benim kendime göre işlerim var. Senin de sorunların var. | Open Subtitles | لدى أعمالى الخاصة , كما تعرف وأنت لديك مشاكلك |
Mara içimdeki bu sorunların neler yapabileceğini bile bilmiyor. | Open Subtitles | مارا لاتعرف حتى ماتكون الاضطرابات بداخلي قادرة على فعله |
Çünkü sorunların son bulmasını, bunun durmasını istiyorum! | Open Subtitles | . لأنني اريد ان انهي هذه الإضطرابات . اريد انهاء هذا |
Bütün sorunların birkaç aya kadar sonlanmış olacak. | Open Subtitles | كُلّ مشاكلكَ... قريباً سَإنتهى خلال شهرين. |
ve umarım değişim bu sorunların devam etmesinin sorumlusu enstitülerden gelir ve bunu durdurmaları için onlara yalvarıyorum, rica ediyorum | TED | و أتمنى أن يحدث التغيير من المؤسسات في القمة التي تحافظ على هذه المشكلات ، و أنا اسأل و التمس منهم ان يتوقفوا. |
Sanırım artık güvenebileceğin arkadaşların var, bu yüzden sorunların seni rahatsız etmiyor. | Open Subtitles | أفترض بأن لديك الآن أصدقاء تأتمنين لهم. حتى لا تضايقكِ مشاكلكِ كثيراً. لا بد أن هذا هو السبب؟ |
Sadece tek bir kişi yok gibi gözüküyor. Bu sorunların önemli olduğunu düşünen, | TED | ويبدو أنّ هناك أكثر من شخص واحد يؤمن بأهميّة المسائل التي سأطلعكم عليها |
Tekrar velayet için başvurmadan önce belki kendi sorunların için danışmanlığı göz öünüde bulundurmalısın. | Open Subtitles | .ربما يجب أن تفكري بإستشارة لمشاكلك الخاصة .قبل أن تقدمي ثانية للرعاية |
Sanki bir an için... annesiyle arasındaki tüm sorunların çözüldüğünü düşündü! | Open Subtitles | للحظة واحدة ظنّت أن مشاكلها مع أمها انتهت |
Biliyorum parasal sorunların var. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّك عِنْدَكَ مشاكلُ المالِ. |
Üste çıkamazsın çünkü tanık sorunların olur. | Open Subtitles | لايمكنك تجاوز ذلك النظام لأن لديك مشكلة مع الشهود. |
Görünürde sorunların yok olacağına dair bir işaret olmadığı için. | Open Subtitles | لأنه ليس هناك نهاية تلوح في الأفق للاضطرابات. |
Senin de o kadınla özel sorunların var. | Open Subtitles | أعرف بأنّك عندك قضاياك الخاصة. |